Kıyı AVM önünde bulunan trafik ışıklarında aracımla yeşil ışığın yanmasını bekliyordum bugün. Sağ şeritte en öndeyim ve arkamda en az dört araç var. Yanımda ki sol şeritte daha fazla araç benimle birlikte ışığın yanmasını bekliyor ve o anda hep birlikte siren sesini duyuyoruz. Dikiz aynama baktığımda sol şeritten bir ambulansın bize doğru hızla geldiğini gördüm ve bu esnada yeşil ışık yandı. Sol şeritten gelmekte olan ambulansın biran önce hastaneye ulaşması lazım ve bunun için yol onun şeridinden açılmalı. Bunun tek yolu, sağ şerit durmalı ve sol şeritte ki araçlar açılan sağ şeride kayarak ambulansa yol vermeliler. Sağ şeritte bekleyen en önde ki araç olarak hareket etmedim ve sol şeritte ki araçların ilerleyerek önüme geçmelerini bekledim ama ne gezer. Tüm sol şeritte ki araçlar hız sınırını ihlal ederek ve ambulansa yol vermeyerek ilerlediler. Ben de arkamda bana klakson çalarak kızan diğer sağ şeritte ki sürücülerin nahoş tepkilerine maruz kaldım. Hiç birisi bir gün o ambulansta kendilerinin de olabileceğini düşünmediler ve neredeyse herkes böyle duyarsız davranıyor. Bu tür durumlarda hemen aklıma Aziz Nesin üstadım geliyor. Az bile söylemiş diye içimden geçiriyorum.
Sonrasında eve geldim ve apartman kapısında bisikleti ile uğraşmakta olan komşu çocuğu Ahmet’i gördüm;
“nasılsın Ahmet?”
“İyiyim Ufuk abi, sen nasılsın”
“Ben de iyiyim”
“Ufuk abi sen reklam işlerini bıraktın mı?”
Bir yayınevim olduğunu öğrenmiş herhalde diye düşündüm, çıkarttığım dergiye aldığım reklamları falan soruyor herhalde.
“yoo Ahmet, devam”
“nebilim, epeydir televizyonda görmüyorum da seni”
Yanılmışım, Ahmet televizyonda yaptığım siyasi programı soruyor ve ne yazık ki o bunu “reklam işi” olarak algılamış. İki yıldır başka bir televizyonda başka bir gün yayında olduğum için de belli ki uzun bir süredir beni ekranda göremeyip fırsat bu fırsat diyerek sormakta kerata.
“başka kanalda yapıyorum programı Ahmet, biliyorsun reklamlara çıkmıyorum, siyasi bir program yapıyorum”
“ben hep bakıyorum Ufuk abi”
Toplumun algı kalitesini yükseltmek gerekiyor. Herkesin empati konusunda mutlaka bilgilendirilmesi ve her konuda, her alanda empati yapılmasının toplumsal yaşamda değişmez bir kural olduğu gerçeği kabul ettirilmeli bireylere. Yoksa biz bu huzur ve refah içerisinde yaşama arzumuza erişemeyeceğiz. Birbirimizin dertlerine ortak olmadan, halimizden anlayanların varlığı olmaksızın nasıl bu ülkede birlikten kuvveti doğurabiliriz ki? Zaten doğmuyor da. Ordumuz bir operasyon yapıyor kırk ağızdan seksen değişik ses çıkıyor. Toplum yararına bir çalışma yapmak istiyor herhangi bir parti, diğer partiler siyasi eziklik içerisinde karşı çıkıyor. Olmuyor, olamıyor.
Gencecik eğitim çağında ki geleceğimiz reklam ile tartışma programı arasında ki farkı kavrayamıyor. Trafikte seyir halinde bulunan sürücüler hiçbir zaman ambulansa nasıl yol verilirse daha büyük bir fayda sağlanır düşünmemişler. Hızla ambulansın önünden gitmek çok büyük bir saygı göstergesi onlar için. Ufacık beyinler hiç düşünmüyorlar ki o sürat ile yapacakları bir kazada ambulansın önünü daha fazla kapatacaklar, hatta ambulansa ihtiyaç duyacaklar ve daha da ötesi belki de ambulansı da içerisinde bulunan zor durumda ki hasta ile beraber kazaya karıştıracaklar. Zekaları buna yetiyor ancak. Çünkü empati yapamayacak kadar dar bir beyin çapı ile hayatlarını sürdürmeye çalışarak bizlerinde yaşamından çalıyorlar.
Artık ezber eğitim sistemi son bulmalı, artık gerçek bir eğitim sağlanmalı gençlerimize, artık bu saçma sapan toplumsal yaşamdan Türk halkı kurtulmalı ve hak ettiği rahat, huzur ortamına erişmeli. Eğitim bu noktaya biran önce gelmeli.
YAZARLAR
02 Kasım 2019 - 10:30
Eğitim Şart
Kıyı AVM önünde bulunan trafik ışıklarında aracımla yeşil ışığın yanmasını bekliyordum bugün
YAZARLAR
02 Kasım 2019 - 10:30
İlginizi Çekebilir