Ordu Valisi, Mal Varlığı, Sayıştay Raporu, 31 Martta olanlar, vakıflar, vaatler vs. vs… Ben konunun bu tarafıyla ilgilenmiyorum. Bu tarihi oturuma hitabet açısından bakalım istiyorum. “Bir akıntının yönünü değiştirmede hiçbir şey televizyondan daha etkili değildir." diyor Kennedy. Bu akıntıyı değiştirmede hitabet ve unsurları önemli. Neydi, ne olmalıydı, ne yapılmalıydıbaşlıklarındaoturumu değerlendirelim.
AYAKTA VE GÖZ GÖZE
Avrupa ve ABD’de bu tarz TV karşılaşmaları çoğunlukla ayakta yapılır. Adayların yüzü birbirine dönüktür. Bizdeki gibi yandan bakmak yoktur. Rakibinin gözüne bakarak soru sormak, yorum yapmak; birinin gücünü, karşı tarafın güçsüzlüğünü ortaya çıkarır, puan kazandırır. Beden dilinin hali, posdur dediğimiz duruş, seçmen üzerinde etki sağlar. Ya ayağa kalkacaksınız, ya da sizi daha dik gösteren bir duruş takınacaksınız. Vücut tetiklenecek, ruh harekete geçecek.
GÖRÜNMEZ GÖRSEL YAPMIŞLAR
Görseller bu tarz tartışmaların en önemli argümanıdır. Tablo, grafik, görüntü, illüstrasyon, infografi vb. materyaller adayın fikirlerini destekler.İlginçtir, Yıldırım’ın tabloları bilgi dolu lakin boyutça küçük, ihtiyaçtan fazla, stüdyo ortamına uyumsuz ve heterojendi. İdeali ise büyük, mat kartonlarda, tek tip, sorulara uyumlu, sade ve dikkat çeken olmasıdır. Bu bakımdan İmamoğlu daha iyiydi.Görseli kameraya gösterme, yani pazarlama/sunma açısından Yıldırım yetersiz, İmamoğlu iyiydi.
MAVİ VE KIRMIZI
Bu tarz tartışmalarda giyim kuşam önemlidir. Esas ilke sadeliktir. Bu anlamda danışmanların yönlendirmeleri doğru olmuş. Koyu takım elbise tercihi yerindeydi. Dikkat dağıtıcı bir unsur kıyafette yoktu. Kravatta; İmamoğlu maviyi, Yıldırım kırmızıyı tercih etmişti. Her ikisi de kıyafet bütünü açısından doğru renkler. Kırmızı dinamizmi, mavi uyumu ve umudu temsil ediyor. 2012 seçimlerinde Başkan Barack Obama, Cumhuriyetçi Parti'nin önemli isimlerinden MittRomney ile karşı karşıya geldiğindeki giysi tercihi de böyleydi. Her ikisinde de olması gerektiği gibi Türk bayrağı rozeti vardı ki bu kucaklayıcıdır.
RAHATLIĞIN GÜCÜ ADINA
İmamoğlu’nun beden dili, Yıldırım’dan daha iyiydi. Gerçi ilk bölümde İmamoğlu gergin, Yıldırım tutuktu. Sonra dizel motor gibi açıldılar. Bu tip tartışmalarda rahat ve kendinden emin olan daha çok puan kazanır. Gülmek bu anlamda iyi bir kamuflajdır. Kesinlikle gerginlik seyirciye yansıtılmamalıdır. Mesela her iki adayda yer yer el titremesi vardı. Bu gösterilmemeli. İmamoğlu terlemeye yatkın biri. Terleseydi kendisi için iyi olmazdı. Şüphesiz makyaj da mühimdir. Nixon ve Kennedy arasındaki tartışmada Nixon’un makyajsız, yorgun ifadesi ona puan kaybettirmişti. 2012 seçimleri öncesi Uğur Dündar’ın tartışma programında Erdoğan ve Baykal makyajlıydı. Göz göze gelmeme, mümkün mertebe göz kaçırma vardı ki bunun yerine daha çok ve emin bakış önemlidir. Bir adayın eşiyle elele, diğerinin eşi arkasında gelmesi de üzerine konuşulması gereken bir konu. Mesela fazlasıyla göz kırpmak, seyredenin, dinleyenin bilinçaltında aday aleyhine bir tepkiye neden oluyor.
KİMİN SESİNİ İYİ KULLANDI?
İmamoğlu’nda inanmış ve heyecan yüklü, Yıldırım’da sakin ve kendinden emin bir ses tonu var. İmamoğlu’nda ses hareketleri daha yoğun. Yıldırım ise tek düze. Evvela dikkat çekmek, etkilemek adına şüphesiz ilki makbul. Bu ses tonu ancak esprili sözlerle kamufle edilebilir. Aslında Yıldırım’da bu meziyet yani nüktedanlık var lakin yeterince kendini göstermedi. Adayların, inanmadığı hususlarda ses seviyeleri düştü. Vurgu ve tonlama açısından İmamoğlu daha iyiydi. Eylemselliğin ve dinamizmin önemli olduğu bir makam için yarışanların aslında sesi daha dinamik olmalıdır.
ASANSÖR KONUŞMASI
Bu anlamda iki adayda başarısızdı. Kabul etmeliyiz ki 3 dakikada pek bir şey anlatılmaz. Ama marifet çok şeyi az sözle anlatmaktır. Bu noktada en iyisi cümlelerde tasarrufa gitmek, hatta kelimelerde tasarrufa gitmektir. Mesela İmamoğlu bazı yanıtlarında aynı cümleleri tekrar etti, ya da aynı manaya gelen cümleler kullandı. Bu sürenin bir kısmı rakibe cevap, geri kalan büyük kısmı ise soruya yanıt şeklinde olabilirdi. Buna “Asansör konuşması” denir. Yani az zamanda, az sözle çok şey anlatacaksınız. Mesela Avrupa Parlamentosu’nda 1 dakikalık konuşmalar var. Ha bu arada bu konuda moderatör hiç iyi değildi.
LAF DEDİĞİN BÖYLE OLUR
Bu anlamda özellikle kapanışta İmamoğlu’unun iyi olduğunu söylemeliyim. “10 saniye ekliyorum” gibi çıkışlar güzeldi. Yıldırım ara ara söz kesmeleri yaparak sinirlendirmeye çalıştı. Aslında sinirlendiriyordu da. O halde ben olsam buradan yürürdüm. İdeal olan Turgut Özal ve NejdetCalp arasında köprü ve otoyollar üzerine yaşanan özelleştirme tartışmasında Özal’ın tutumu gibi tutum takınmaktır. Yani sakin. Rakibin sinirinin bozulması, dengelerinin bozulması, daha az performans göstermesine sebep olacaktır. Yanısıra çok etkileyici, unutulmaz bir söz duymadım. 2017 yılında Fransa'da gerçekleşen EmanuelMacron ile Marine Le Pen arasındaki ekran kapışmasında Macron'un "Kusura bakmayın Madam Le Pen ama Fransa sizden daha iyisini hak ediyor" sözü, ırkçı liderin tuş olmasına yetmişti. Böyle bir tartışmada cümle adı verilen mermiler hazır edilmeli ve rakibe doğrultulmalıdır.
YAZARLAR
18 Haziran 2019 - 12:10
İmamoğlu & Yıldırım Karşılaşması
Ordu Valisi, Mal Varlığı, Sayıştay Raporu, 31 Martta olanlar, vakıflar, vaatler vs
YAZARLAR
18 Haziran 2019 - 12:10