Eskiye ait anıları beynimiz “çok güzel” diye hatırlarmış. Ya da hatırlama eğilimindeymiş. Bunu beyin ve sinir uzmanları söylüyor. Sebebi çok çeşitli olabilir.
Henüz olmamış bir şeyin belirsizliğinin verdiği tedirginlik olabileceği gibi; bir şeyleri bıraktığımız gibi, istediğimiz gibi hatırlamak istediğimizden. Hayatın tutarlılığını garantiye almak istiyor olabiliriz. Nostalji fikri, gittikçe içine düştüğümüz yabancılaşma durumuna karşı bir savunma mekanizmasıdır belki de. Eskiye yönelik hatıraların bütünlüğümüzü, bağımızı güçlendirdiği, hatta alzheimera bile iyi geldiğini duymuştum. Ama “ah nerede o eski bayramlar”ın aklımızın oynadığı bir oyun olduğunu ya da en azından bu teselli güzellemesinin artık ortadan kalkması gerektiğini düşünüyorum. Diğer yandan eskiden o kadar güzeldi madem, aynı güzellikte yaşa, sana engel olan mı var? Demezler mi adama? Çokça adını duyduğumuz kitapları okuduğumuzu, bildiğimizi zannediyoruz. Oysa çoğu zaman detaylarda gizlenen hazineleri görmüyoruz. İşte tam da bu yüzden aynı şeylere farklı gözlerle bakmalıyız. Ve yahut çokça dile getirilen şeylere aşinayız diye, göz ardı etmeden kendi bilincimizle yordamaya çalışmalıyız. Kaldı ki bu, kasıtlı olarak kullanılabilir. Yani algımızla kötü niyetli ve çıkarcı bir biçimde oynayanlar olabilir.
Mandela etkisi diye bilinen, kitlesel olarak gerçek sanılan bazı şeylerin aslında gerçek olmadığını duymuşsunuzdur. Bu etki, 2010 yılında Fiona Broome adlı bir bloger tarafından ortaya atılmış.
Şimdi gelelim yeni bayramlara ve daha da ileride yaşanacak olanlara. Bayramlar her zaman paylaşım, aktarım ve bütünleşme fırsatları olmalı. Geçen yılki gibi köye gittiğimde “iyi bayramlar” ya da “bayramın mübarek olsun” dediğimde, genç biri bana “aynen” diye cevap verirse elbette gene dalga geçip eleştireceğim. Her ziyarete gittiğim yerde yemiş olsam da, o baklavaları gene yiyeceğim, hem de büyük bir iştahla. Biliyorum ki, bu defaki ve bundan sonraki bayramlar da güzel olacak. Hatta daha güzel ve daha anlamlı olacak. Çünkü farkındalığımız ve kişisel gelişimimiz bir sonraki yaşamımızı şimdikinden daha anlamlı ve yaşamaya değer yapıyor ve yapacak. İyi bayramlar. Hoşçakalın.
Şimdi gelelim yeni bayramlara ve daha da ileride yaşanacak olanlara. Bayramlar her zaman paylaşım, aktarım ve bütünleşme fırsatları olmalı. Geçen yılki gibi köye gittiğimde “iyi bayramlar” ya da “bayramın mübarek olsun” dediğimde, genç biri bana “aynen” diye cevap verirse elbette gene dalga geçip eleştireceğim. Her ziyarete gittiğim yerde yemiş olsam da, o baklavaları gene yiyeceğim, hem de büyük bir iştahla. Biliyorum ki, bu defaki ve bundan sonraki bayramlar da güzel olacak. Hatta daha güzel ve daha anlamlı olacak. Çünkü farkındalığımız ve kişisel gelişimimiz bir sonraki yaşamımızı şimdikinden daha anlamlı ve yaşamaya değer yapıyor ve yapacak. İyi bayramlar. Hoşçakalın.