İstiklal Marşı’na hakaret suç teşkil etmek demek ciddi cezai müeyyidesi bulunan bir hareket. Oysa ki biz bunu sürekli yapıyoruz. Gündeme defalarca getirmek istedim, televizyon programlarında, köşe yazılarımda sürekli anlatmaya çalıştım ama iyice itibarsızlaştırılan ve basitleştirilen İstiklal Marşımız şiir olarak Arapça okutulana dek kimse ilgilenmedi. Oysa ki hepimiz saygısızca davranıyoruz İstiklal Marşımıza karşı.
Bu iş futbol maçları ile başladı. Ortalama yirmi yıl kadar önce lig maçları öncesinde stat içerisinde ki taraftarlar seramoni esnasında İstiklal Marşımızı söylemeye başladılar. İki takım taraftarının tek yürek bunu gerçekleştirmeleri bir anda kabul gördü ve kısa süre içerisinde futbol federasyonu maç öncesi gerçekleşen seramoniye bu ritüeli ekledi. İyi mi oldu? Bence çok iyi oldu ama… Aması var işte; hepimiz stat dışında maç izlerken İstiklal Marşımızı ekranda duymaya başladık. Kimimiz sohbet halinde, kimimiz içki kadehi tokuşturuyor, kimimiz evinde çorbasını içiyor ve ekranda bir seramoni, İstiklal Marşımız okunuyor. Ayağa kalkılmadı, evde yetişen çocuklara, bizim çocukluğumuzda bizlere aşılanan milli duygular aşılanmadı ve yeni bir nesil yetişti. Bit ikinci ve bir üçüncü kuşak (yedi yıl arayla) daha aynı şekilde İstiklal Marşımızın basitleştirilmesi ile büyüdü.
Ne yapılabilirdi ya da ne yapılabilir? Çok basit, İstiklal Marşı geleneğinden kesinlikle vaz geçilmemeli. Aynen devam etmeli ve çok büyük bir coşkuyla söylenmeli ancak o esnada yayına verilmemeli bu durum. Marş süresince hazırlanan kamu spotları ya da reklamlar devreye girmeli ve kimse istemeden de olsa oturduğu yerden İstiklal Marşımızı dinleyerek saygısızlık yapmamalı, marşımızı basitleştirmemeli. Marşımız Arapça şiir olarak okutuldu ve haklı tepkilere maruz kaldı bu durum. Ben merak ettim, acaba ne için bunu yaptılar? Arap toplumuna marşımızın destansı kahramanlık anlatımını sunmak mı? Bizi 1.Dünya Harbi’nde sırtımızdan vuran ve sonrasında da aynı şekilde davranan Araplar mı kahramanlık nedir öğrenecek? Mümkün değil, hiçbir zaman kahraman olmadılar, olamazlar. Niye o zaman? Kimin fikriydi bu saygısızlık, ne amaçlandı, neye ulaşıldı neticesinde? Marşımızı Arapça okumayı kendisine görev adleden okumacı hiç mi milli duyguyu benliğinde barındırmıyor? Çocuk yaştan itibaren gelecek nesillerimize milli duygularımızı, birlik ve beraberlik içerisinde yaşamanın erdemini anlatmalıyız. Onlara kendi seslerini duyabilecekleri şekilde İstiklal Marşımızı şiir olarak da marş olarak da güçlü ve gür bir şekilde okutarak öğretmeliyiz. Kendi seslerinden çıkan tınılarla vücutlarında ki tüm tüylerin kabarmasına izin vermeliyiz. Gözlerinden yaşlar gelecek şekilde benliklerine işleyerek her sabah topluca gelecek için ant içirmeliyiz. “NE MUTLU TÜRK’ÜM DİYENE” sözünün gururunu yaşamalarına izin vermeliyiz.
Ülkemiz gerçekten kozmopolit bir yapıya sahip ve bu yapı gün geçtikçe farklı coğrafyalardan kaçarak gelen halklar tarafından genişletiliyor. Tüm dünya halklarının oluşturduğu ABD’de nasıl ki vatandaşlar Amerikan’ım diye sorulduğunda gururla cevap veriyorsa, ülkemizde de vatandaşlık numarasına sahip herkes Türk’üm diyebilmeli, demeli…
Ne yapılabilirdi ya da ne yapılabilir? Çok basit, İstiklal Marşı geleneğinden kesinlikle vaz geçilmemeli. Aynen devam etmeli ve çok büyük bir coşkuyla söylenmeli ancak o esnada yayına verilmemeli bu durum. Marş süresince hazırlanan kamu spotları ya da reklamlar devreye girmeli ve kimse istemeden de olsa oturduğu yerden İstiklal Marşımızı dinleyerek saygısızlık yapmamalı, marşımızı basitleştirmemeli. Marşımız Arapça şiir olarak okutuldu ve haklı tepkilere maruz kaldı bu durum. Ben merak ettim, acaba ne için bunu yaptılar? Arap toplumuna marşımızın destansı kahramanlık anlatımını sunmak mı? Bizi 1.Dünya Harbi’nde sırtımızdan vuran ve sonrasında da aynı şekilde davranan Araplar mı kahramanlık nedir öğrenecek? Mümkün değil, hiçbir zaman kahraman olmadılar, olamazlar. Niye o zaman? Kimin fikriydi bu saygısızlık, ne amaçlandı, neye ulaşıldı neticesinde? Marşımızı Arapça okumayı kendisine görev adleden okumacı hiç mi milli duyguyu benliğinde barındırmıyor? Çocuk yaştan itibaren gelecek nesillerimize milli duygularımızı, birlik ve beraberlik içerisinde yaşamanın erdemini anlatmalıyız. Onlara kendi seslerini duyabilecekleri şekilde İstiklal Marşımızı şiir olarak da marş olarak da güçlü ve gür bir şekilde okutarak öğretmeliyiz. Kendi seslerinden çıkan tınılarla vücutlarında ki tüm tüylerin kabarmasına izin vermeliyiz. Gözlerinden yaşlar gelecek şekilde benliklerine işleyerek her sabah topluca gelecek için ant içirmeliyiz. “NE MUTLU TÜRK’ÜM DİYENE” sözünün gururunu yaşamalarına izin vermeliyiz.
Ülkemiz gerçekten kozmopolit bir yapıya sahip ve bu yapı gün geçtikçe farklı coğrafyalardan kaçarak gelen halklar tarafından genişletiliyor. Tüm dünya halklarının oluşturduğu ABD’de nasıl ki vatandaşlar Amerikan’ım diye sorulduğunda gururla cevap veriyorsa, ülkemizde de vatandaşlık numarasına sahip herkes Türk’üm diyebilmeli, demeli…