Vitrin camına benimle birlikte sokaktaki her şey, her yanıma öyle tuhaf, hiç bir contemporary sanatçının dahi bir araya getiremeyeceği şekilde doluşmuştu ki birisi çıkıp pencereyi açsa her şey ters yüz olacaktı sanki.
Son zamanlarda “her şey çok güzel olacak” lı ümitlerle bayram şekeri kıvamına getirilmiş acitasyonlu reklamlarla her yanımız kuşatıldı. Umut fakirin ekmeğiymiş ne de olsa lakin şu sıra halka sahici ekmek gerekli; umut verip elinde avucunda ne varsa onu almak değil. Normalleşme sinyalleri aldığımız şu günlerde bir yandan da normal ne? Kimin neye göre belirlediği normlar bunlar? Diye de sorguluyoruz. Eee ne yaparsın içimize döndükçe filozof olduk son günlerde. Belki de bundan sonra ket vurulmuş özgürlüğümüzün kıymeti arttığından daha da tahammüllü oluruz birbirimize.
Devletimiz birçok ülkeye yaptığı yardımlarına bir yenisini ekledi. A.B.D' ye yardım paketleri gönderildi geçtiğimiz günlerde. Hem de kargo paketlerinin üstüne hem İngilizcesinin hem de Türkçesinin yazılı olduğu Mevlana’dan deyişler ekleyerek. Önümüzdeki ay itibari ile kimi ülkeler öğretime lise sonlardan itibaren başlayacak.
Bu salgın krizi zamanında bir de anladık ki Dünyanın en hassas en önemli en tahammülsüz “sektörü" futbolmuş meğer. Bir yandan hasta olmayı göze alarak idmanlar yapmanın bir yolu aranırken diğer yandan da maddi zararlar açıklanıyor. Üretilen pek bir şey olmadığını düşünecek olursak kullanılamayan transferlerden kaynaklı"kardan zarar" bir durum olmalı bu açıklanan zarar rakamları. Elbette camiya içinde ekmek peşinde olan küçüklü büyüklü birçok sektör olduğu bir aşikâr. Lakin zarar eden sekteye uğrayan sadece kendileriymiş gibi davranmaları yalnız bencilce değil ayrıca sinir bozucu.
Çocukluğumda en mutlu uyandığım kış sabahları, annemin bizi uyandırmak için sürprizi kendisi hazırlamış gibi bir sirk perdesini açarcasına odamızın perdesini birden açıp sürpriiiiiz! Deyip bize kar ile kaplanmış evlerin çatılarını göstermesiydi. Şu sıralar hey yere bahar kokuları doluşuyor. Yeni doğmuş bir kuzu gibi çayırları kırları özlesek de evdeyiz halen. Birisi çıkıp birden perdeleri açıp sürpriz! Dese ne güzel olurdu.
Mevsimlerden baharsa neden badem ağaçları dar sokaklarda ağzımız burnumuz maskeli iken dallarını başımızın üstüne uzatırlar. Ya da neden her şey tam yolunda gidiyor derken bir şeyler bu kadar da olmasın, hayatta bir itki gücü lazım dercesine bir eşikten geçmek üzereyken o eşiğe sabun sürüp bizi ta başa döndürür. Gelişelim diye mi? Bunun gibi melankolik onlarca soru sorulabilir. Neyse boş verin melankolik olmak iyidir. Hiç karşılaşmadığımız bir durumda panikleyip, onca temel ihtiyaç dururken, tuvalet kağıtlarını talan edecek kadar şuursuz olmaktansa. Veya Dünya'nın önünde bir basın toplantısı yapılırken sağlık kurulu başkanına “ vücuda dezenfektan enjektesi yapsak temizlense olmaz mı" diyecek kadar eblehleşip saçmalayan bir başkan durumuna düşmektense. Evet melankolik olmak iyidir. Varıp biraz melankolik olalım. Hoşça kalın.
YAZARLAR
02 Mayıs 2020 - 12:37
Melankolik yazı
Vitrin camına benimle birlikte sokaktaki her şey, her yanıma öyle tuhaf, hiç bir contemporary sanatçının dahi bir araya getiremeyeceği şekilde doluşmuştu ki birisi çıkıp pencereyi açsa her şey ters yü
YAZARLAR
02 Mayıs 2020 - 12:37
İlginizi Çekebilir