“Su seviyeleri son yirmi yılın en düşük seviyesine indi”
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Harun Baytekin kuraklık konusunda açıklamalar yaparak, yetersiz yağışın sulak alanlar üzerindeki olumsuz etkisini değerlendirdi. Baytekin, “Çanakkale’de sulak alan habitatları zayıflamaya devam ediyor. Çok sayıda gölet ve barajda su seviyeleri son yirmi yılın en düşük seviyesine indi. Son günlerde meydana gelen ve Nisan ayında yağması beklenen yağışların su açığını gidermede pek yararlı olmayacağı görünüyor” dedi.
Kalem Gazetesi’ne açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Harun Baytekin, “Küresel ısınma bütün dünyayı olduğu gibi Türkiye’yi de tehdit ediyor. Türkiye’nin batı bölgeleri uzun süredir güz kurağı yaşıyor. Sonbaharda geç gelen yağmurlar kışlık hububat ekimini geciktiriyor ve verimleri düşürüyor.
Yeterli yağış almayan bölgede, sulama amaçlı olarak inşa edilen çok sayıda gölet ve barajda su seviyeleri son yirmi yılın en düşük seviyesine indi. Son günlerde meydana gelen ve Nisan ayında yağması beklenen yağışların su açığını gidermede pek yararlı olmayacağı görünüyor” dedi. “Çanakkale, son yılların en kurak sezonunu yaşıyor” “Kuraklık esas olarak yaban hayatının yaşam alanlarını ortadan kaldırıyor, aynı zamanda yaşam döngülerini kesintiye uğratıyor” diyen Prof. Dr. Harun Baytekin, “Avrupa kuş göç yolu üzerinde bulunan Çanakkale, son yılların en kurak sezonunu yaşıyor. Göl, gölet ve sulak alan yönünden ülkenin en zengin bölgelerinden olan Çanakkale’de sulak alan habitatları zayıflamaya devam ediyor. Güney Marmara Bölgesinin en zengin habitatına sahip olan Manyas Gölü de kuraklıktan etkileniyor. Gelibolu Yarımadasında bulunan üç adet sulak alanda kıyıdan çekilme oldukça fazla. Diğer yandan Karamenderes deltası da her geçen yıl çölleşiyor. Yeterli yağış almayan bölgede, taşkın oluşmuyor, sulak alanlara yeterli organik materyal taşınmıyor. Ekosistemin üreticileri yeterli beslenemediği için, besin zincirinin diğer halkaları da bundan etkileniyor ve yaşam alanlarını değiştirmek zorunda kalıyorlar. Türkiye’de su kaynakları sağlıklı kullanılmıyor. Tatlı su kaynaklarının yüzde 74’ü tarımsal sulamada kullanılıyor. Bu oran dünya ortalamasının tam iki katı. Konya ovası gibi Kapalı havzalarda sulu tarımın yasaklanması gerekiyor. Konya ovasında kuruyan sulak alan sayısı kırkın üzerinde bulunuyor” dedi. “Sulak alanların azalması göçmen kuşlarda hem tür sayısını azaltıyor” Kuraklığın göçmen kuşlar üzerindeki etkisine ve yönüne de değinen Baytekin, “Sulak alanlar genellikle Avrupa’dan gelen çok sayıda göçmen kuşun üreme alanı olarak önem taşıyor. Yaban ördekleri, kaz türleri, angutlar ve çok sayıda sucul ekosistemleri yaşam alanı seçen türler Türkiye’deki sulak alanlarda çoğalarak geri dönüyor. Sulak alanların azalması veya tamamen kuruması göçmen kuşlarda hem tür sayısını hem de türlerin nüfuslarını sürekli azaltıyor. Sulak alanların korunması biyolojik çeşitliliğin korunması açısından da önem taşıyor. Bu nedenle sulak alanların yakın çevrelerinde su kullanımının azaltılması, diğer yandan tarımsal üretimde kimyasal ilaç kullanımının yasaklanması gerekiyor. Aksi takdirde yaban hayatına çok önemli katkıları olan sulak alanlar her geçen gün çöle dönüyor” dedi.
Özel Haber: Mine Tarım
Yeterli yağış almayan bölgede, sulama amaçlı olarak inşa edilen çok sayıda gölet ve barajda su seviyeleri son yirmi yılın en düşük seviyesine indi. Son günlerde meydana gelen ve Nisan ayında yağması beklenen yağışların su açığını gidermede pek yararlı olmayacağı görünüyor” dedi. “Çanakkale, son yılların en kurak sezonunu yaşıyor” “Kuraklık esas olarak yaban hayatının yaşam alanlarını ortadan kaldırıyor, aynı zamanda yaşam döngülerini kesintiye uğratıyor” diyen Prof. Dr. Harun Baytekin, “Avrupa kuş göç yolu üzerinde bulunan Çanakkale, son yılların en kurak sezonunu yaşıyor. Göl, gölet ve sulak alan yönünden ülkenin en zengin bölgelerinden olan Çanakkale’de sulak alan habitatları zayıflamaya devam ediyor. Güney Marmara Bölgesinin en zengin habitatına sahip olan Manyas Gölü de kuraklıktan etkileniyor. Gelibolu Yarımadasında bulunan üç adet sulak alanda kıyıdan çekilme oldukça fazla. Diğer yandan Karamenderes deltası da her geçen yıl çölleşiyor. Yeterli yağış almayan bölgede, taşkın oluşmuyor, sulak alanlara yeterli organik materyal taşınmıyor. Ekosistemin üreticileri yeterli beslenemediği için, besin zincirinin diğer halkaları da bundan etkileniyor ve yaşam alanlarını değiştirmek zorunda kalıyorlar. Türkiye’de su kaynakları sağlıklı kullanılmıyor. Tatlı su kaynaklarının yüzde 74’ü tarımsal sulamada kullanılıyor. Bu oran dünya ortalamasının tam iki katı. Konya ovası gibi Kapalı havzalarda sulu tarımın yasaklanması gerekiyor. Konya ovasında kuruyan sulak alan sayısı kırkın üzerinde bulunuyor” dedi. “Sulak alanların azalması göçmen kuşlarda hem tür sayısını azaltıyor” Kuraklığın göçmen kuşlar üzerindeki etkisine ve yönüne de değinen Baytekin, “Sulak alanlar genellikle Avrupa’dan gelen çok sayıda göçmen kuşun üreme alanı olarak önem taşıyor. Yaban ördekleri, kaz türleri, angutlar ve çok sayıda sucul ekosistemleri yaşam alanı seçen türler Türkiye’deki sulak alanlarda çoğalarak geri dönüyor. Sulak alanların azalması veya tamamen kuruması göçmen kuşlarda hem tür sayısını hem de türlerin nüfuslarını sürekli azaltıyor. Sulak alanların korunması biyolojik çeşitliliğin korunması açısından da önem taşıyor. Bu nedenle sulak alanların yakın çevrelerinde su kullanımının azaltılması, diğer yandan tarımsal üretimde kimyasal ilaç kullanımının yasaklanması gerekiyor. Aksi takdirde yaban hayatına çok önemli katkıları olan sulak alanlar her geçen gün çöle dönüyor” dedi.
Özel Haber: Mine Tarım