18 Mart Şehitleri Anma Günü ve Çanakkale Zaferinin 105. yıl dönümü kutlamaları sade bir çelenk töreni eşliğinde tamamlandı. Korona virüsü nedeniyle tüm organizasyon iptal edildi. Her sene ziyarete giderek hediyeler gönderdiğimiz şehitliğimiz boş kaldı. Ancak biz biliyoruz ki; şehitlerimiz ruhen hep bizimle beraberler ve bizlere yardımdalar. Bunu nasıl anladığımı soruyorsanız eğer sizi yine ve her zamanki gibi Üveys Veysel Karane zikrini yapmaya davet ediyorum.
Biz üveysler şehitlerimizi sadece belirli günlerde değil, sabah-akşam ve vakit namazlarımızın ardından sevgi ve saygıyla anarız. Rabbimizin sevgili kullarına ve tüm şehitlerimize hediyeler göndeririz. Her gün seni anıp, hediyeler gönderen birine sen de karşılığını vermek, yardımcı olmak istersin değil mi? Neden onları bu kadar seviyorsunuz derseniz eğer, yolumuz sevgi yolu, biz Rabbimizin sevdiği herkesi sevmeye gönül vermişiz deriz. Şehitlerimizi sadece belirli günlerde anmak yerine, hediyeler göndermekle her gün anmış oluyoruz böylece.
Şehitlerimiz, bizler daha iyi bir hayat yaşayabilelim, ezan seslerini özgürce duyabilelim, bayrağımız daima dalgalansın, vatan bütünlüğümüz korunsun diye beden olarak canlarını verip, geride analarını, kardeşlerini, sevdiklerini bıraktılar. İslam dik dursun, Müslüman sadece Allah’ın karşısında eğilsin istediler ve bunu başardılar da. Allah hepsinden razı olsun. Allah tüm şehitlerimizden hatta gazilerimizden de razı olsun inşallah. Eğer onlar olmasaydı, eğer onlar canlarını vermeselerdi biz bugün Cuma ve bayram namazlarımızı kılamazdık. Bir Müslüman, bir Mümin olamazdık, bunu onlara borçluyuz. Bu ibret verici kahramanlık destanının cesur erleri, şehitlerimiz, dönmeyi düşünmediler bile. Dimdik, korkusuzca, Allah için, aşkla çarpıştılar. Bir mermiyle bir merminin havada çarpışma ihtimalini düşündüğümüzde, on binlerce merminin havada çarpıştığı sefer bizim, zafer Allah’ın zaferidir. Bu zafere dünya ihtimal vermezken, Mehmetçik için tek ihtimal zaferdi.
Allah’ın ordularının galip geldiği bir zaferde, şehitlerimizin bizler üzerindeki kul hakkını hiç düşündük mü peki? Hep kulun kula olan hakkından bahsettiler. Cehennemde yanmakla korkuttular. Ancak; Allah’ın, Peygamberlerin, veli kulların, şehitlerin kul hakkından hiç bahsetmediler. Bu hakkı onlara ödememiz gerek değil mi? Biz bununla toprağa gidemeyiz. Onlar bedelini ödediler. Bizler de bunun karşılığını onlara vermeliyiz. Vermek zorundayız. Bizler de onlara olan kul hakkımızı layıkıyla yerine getirmeliyiz. Bunun için gayret etmeliyiz. Bu hakkı nasıl ödeyeceğinizi soruyorsanız eğer, anlatın insanlara, insanlara Allah'ı anlatın. İnsanlara sevgi dolu bir Allah olduğunu, ateşte yakmayan, kullarını sevgiyle lütuflarla kucaklamak için her daim hazır olduğunu, merhametlilerin en merhametlisi, her işimizde kolaylık verdiğini, zorlaştırmayıp kolaylaştıran, karşılıksız veren, en büyük hazinelerin sahibi olduğunu anlatın insanlara. Allah’ı sevdirmek için anlatın. Bir kardeşinizin başı sıkışsa, ona Hakkı ve sabrı tavsiye edin. Tüm sorunların yalnız, tek ve bir olan Allah’ ı anmakla çözüleceğini, derdi de dermanı da verenin Allah olduğunu aktarın insanlara. Sıkıştığınızda “Vekil olarak Allah yeter!” deyin. Başkalarından yardım istemeyin. Dilenecekseniz, Allah’ın kapısında dilenin. Fatiha suresinin, 4. ayetini “Yalnız sana ibadet eder, yalnız senden yarım dileriz.” unutmayın. Araya aracı koymayın. Lütfen! Bir başkasından dua bile istemeyin. Sizin biricik Rabbiniz var! İhtimal dahi verilmeyen Çanakkale Zaferi, şehitlerimiz Allah’a sığındıkları için kazanıldı. Lütfen bunu biraz düşünelim. Düşünüp kendi hayatımıza uyarlayalım inşallah. Bayrak için, vatan için, sevdikleri için, İslam için savaşan Mehmetçiğin, gözü yaşlı analar, babalar, sevdiklerini bırakan şehitlerimizin hakkını, tüm dünyaya gerçek müslümanlığı anlatarak, kendinizde bizzat yaşayarak öğretin inşallah. Rabbimizin Hicr suresi, 94. ayetinde bildirdiği gibi, “Şimdi sen her ne ile emrolunuyorsan kafalarına çatlatırcasına anlat ve müşriklere aldırma." Biz üveyslere verilen emir belli sevgili okurlar. Tüm Peygamberlerin uyguladığı gibi bizlerde "Tevhid dinini" yaymaya geldik, getirildik bu dünyaya. Biz seçmedik, seçildik! Lütfen yazdırılanlar üzerinde düşünün! Biz neyiz, kimiz, nereden geldik ve nereye gidiyoruz? Sizler bu görevin neresindesiniz, düşünün lütfen!
Rabbim hepimizi görevlerini layıkıyla yerine getirenlerden eylesin inşallah. Başta Peygamber Efendimiz, ehli beyti, yüce alisi olmak üzere, Rabbimizin tüm sevgili kullarına, özellikle Atatürk ve silah arkadaşlarına, şehitlerimize, Çanakkale şehitlerine, Seyit Onbaşı’ya, Bigalı Mehmet Çavuş’a selam olsun, selam olsun, selam olsun. Ta ezelden kıyamete kadar da daim olsun inşallah. Üveyslik hakkında ayrıntılı bilgi için www.veyselkarane.com
Biz üveysler şehitlerimizi sadece belirli günlerde değil, sabah-akşam ve vakit namazlarımızın ardından sevgi ve saygıyla anarız. Rabbimizin sevgili kullarına ve tüm şehitlerimize hediyeler göndeririz. Her gün seni anıp, hediyeler gönderen birine sen de karşılığını vermek, yardımcı olmak istersin değil mi? Neden onları bu kadar seviyorsunuz derseniz eğer, yolumuz sevgi yolu, biz Rabbimizin sevdiği herkesi sevmeye gönül vermişiz deriz. Şehitlerimizi sadece belirli günlerde anmak yerine, hediyeler göndermekle her gün anmış oluyoruz böylece.
Şehitlerimiz, bizler daha iyi bir hayat yaşayabilelim, ezan seslerini özgürce duyabilelim, bayrağımız daima dalgalansın, vatan bütünlüğümüz korunsun diye beden olarak canlarını verip, geride analarını, kardeşlerini, sevdiklerini bıraktılar. İslam dik dursun, Müslüman sadece Allah’ın karşısında eğilsin istediler ve bunu başardılar da. Allah hepsinden razı olsun. Allah tüm şehitlerimizden hatta gazilerimizden de razı olsun inşallah. Eğer onlar olmasaydı, eğer onlar canlarını vermeselerdi biz bugün Cuma ve bayram namazlarımızı kılamazdık. Bir Müslüman, bir Mümin olamazdık, bunu onlara borçluyuz. Bu ibret verici kahramanlık destanının cesur erleri, şehitlerimiz, dönmeyi düşünmediler bile. Dimdik, korkusuzca, Allah için, aşkla çarpıştılar. Bir mermiyle bir merminin havada çarpışma ihtimalini düşündüğümüzde, on binlerce merminin havada çarpıştığı sefer bizim, zafer Allah’ın zaferidir. Bu zafere dünya ihtimal vermezken, Mehmetçik için tek ihtimal zaferdi.
Allah’ın ordularının galip geldiği bir zaferde, şehitlerimizin bizler üzerindeki kul hakkını hiç düşündük mü peki? Hep kulun kula olan hakkından bahsettiler. Cehennemde yanmakla korkuttular. Ancak; Allah’ın, Peygamberlerin, veli kulların, şehitlerin kul hakkından hiç bahsetmediler. Bu hakkı onlara ödememiz gerek değil mi? Biz bununla toprağa gidemeyiz. Onlar bedelini ödediler. Bizler de bunun karşılığını onlara vermeliyiz. Vermek zorundayız. Bizler de onlara olan kul hakkımızı layıkıyla yerine getirmeliyiz. Bunun için gayret etmeliyiz. Bu hakkı nasıl ödeyeceğinizi soruyorsanız eğer, anlatın insanlara, insanlara Allah'ı anlatın. İnsanlara sevgi dolu bir Allah olduğunu, ateşte yakmayan, kullarını sevgiyle lütuflarla kucaklamak için her daim hazır olduğunu, merhametlilerin en merhametlisi, her işimizde kolaylık verdiğini, zorlaştırmayıp kolaylaştıran, karşılıksız veren, en büyük hazinelerin sahibi olduğunu anlatın insanlara. Allah’ı sevdirmek için anlatın. Bir kardeşinizin başı sıkışsa, ona Hakkı ve sabrı tavsiye edin. Tüm sorunların yalnız, tek ve bir olan Allah’ ı anmakla çözüleceğini, derdi de dermanı da verenin Allah olduğunu aktarın insanlara. Sıkıştığınızda “Vekil olarak Allah yeter!” deyin. Başkalarından yardım istemeyin. Dilenecekseniz, Allah’ın kapısında dilenin. Fatiha suresinin, 4. ayetini “Yalnız sana ibadet eder, yalnız senden yarım dileriz.” unutmayın. Araya aracı koymayın. Lütfen! Bir başkasından dua bile istemeyin. Sizin biricik Rabbiniz var! İhtimal dahi verilmeyen Çanakkale Zaferi, şehitlerimiz Allah’a sığındıkları için kazanıldı. Lütfen bunu biraz düşünelim. Düşünüp kendi hayatımıza uyarlayalım inşallah. Bayrak için, vatan için, sevdikleri için, İslam için savaşan Mehmetçiğin, gözü yaşlı analar, babalar, sevdiklerini bırakan şehitlerimizin hakkını, tüm dünyaya gerçek müslümanlığı anlatarak, kendinizde bizzat yaşayarak öğretin inşallah. Rabbimizin Hicr suresi, 94. ayetinde bildirdiği gibi, “Şimdi sen her ne ile emrolunuyorsan kafalarına çatlatırcasına anlat ve müşriklere aldırma." Biz üveyslere verilen emir belli sevgili okurlar. Tüm Peygamberlerin uyguladığı gibi bizlerde "Tevhid dinini" yaymaya geldik, getirildik bu dünyaya. Biz seçmedik, seçildik! Lütfen yazdırılanlar üzerinde düşünün! Biz neyiz, kimiz, nereden geldik ve nereye gidiyoruz? Sizler bu görevin neresindesiniz, düşünün lütfen!
Rabbim hepimizi görevlerini layıkıyla yerine getirenlerden eylesin inşallah. Başta Peygamber Efendimiz, ehli beyti, yüce alisi olmak üzere, Rabbimizin tüm sevgili kullarına, özellikle Atatürk ve silah arkadaşlarına, şehitlerimize, Çanakkale şehitlerine, Seyit Onbaşı’ya, Bigalı Mehmet Çavuş’a selam olsun, selam olsun, selam olsun. Ta ezelden kıyamete kadar da daim olsun inşallah. Üveyslik hakkında ayrıntılı bilgi için www.veyselkarane.com