Bugün sizlere Emekliler Türkiye Meclisi Aktivistlerinden Sayın Avukat Ali Ersin Gür'ün bir yazısını paylaşıyorum Kendilerine teşekkür ediyorum...
Her örgütlenmenin bir ihtiyaçtan doğduğu doğru ise; amaca uygun bir örgütlenme modelinin benimsenip uygulanması da oldukça önemlidir. Amaca hizmet etmeyecek bir örgütlenme modelinin, seçildiği alan için başarı şansı yoktur. Demek ki başarı için amaç ile aracın uygunluğu mutlak şart gibi gözükmektedir. Basitleştirecek olursak, közü maşa ile bulunduğu yerden alıp kaldırabiliriz ama eğer bunun yerine lastik bir eldivenle közü tutmaya çalışacak olursak sonucunun ne olacağını hepimiz biliyoruz…
Örgütlenmede çoğu kez amaç ile aracın uygunluğu tek başına yeterli olmaz. İster yeni kurulmuş veya kurulmakta olsun ister ise var olan her örgütlülükte iradenin rolü asla inkâr edilemez. Bunu görmemek veya önemsememek, pusulasız okyanusa açılmayı göze almaya benzer ki hem bindiğimiz geminin ve hem de gemideki mürettebat ile yolcuların ömrünün uzun vadeli olması mümkün değildir. Zira çetin dalgalar gemiyi ya bir kayalığa sürükleyip çarpar ya da kasırga ve fırtınaların yarattığı dev dalgalar gemiyi yutar. Kesin olan bir şey var ki o geminin istediği limana varması mümkün değildir.
Aslında her örgütlülük, iradelerin birlikteliğinden oluşur. Bazı örgütlenmelerde bütün iradeler, tek bir iradeye tabi olurken, biz her iradenin özgür birlikteliğinden yanayız. Ülkemizdeki siyasi partilerin hemen hemen tamamında üyelerin iradesi, liderin veya genel başkanın iradesine tabi iken bizler, hareketin ve sendikanın her üyesinin özgür iradesinin ortak belirleyici oldukları ve “ortak rızaya dayalı” kolektif iradenin oluşumundan yanayız.
13.9 milyon emeklinin sendikalaşmasını hedefleyen Emekliler Türkiye Meclisi, örgütlenmede iradenin rolünün farkında olduğu içindir ki daha ilk günlerinden itibaren “YILLARIN EMEĞİYLE ÖRGÜTLENİYORUZ” broşürünü çıkararak alana iradi müdahalede bulunmaya çalışmıştır. Bu yöntemin yol açıcı özelliğinin farkına varan Hareket, akabinde “DOĞRUDAN DEMOKRASİ; YENİ BİR PATİKA AÇMAK” isimli ikinci broşürü hazırlayıp, imkanlar dahilinde tüm aktivistlere ulaştırmaya çalışmıştır. Bu her iki broşür de kolektif çabanın ve dolayısıyla da kolektif iradenin ürünüdür.
Emekliler Türkiye Meclisi, bireysel irade ile kolektif irade arasındaki diyalektik bağı iyi kavrayıp ona göre davranmak zorundadır. Eğer ki kolektif iradenin, örgütlenmeyi oluşturan bireysel iradelerin birleşiminden ibaret olduğunu düşünüyor isek; tek tek bireysel iradeler gelişmeden, kolektif iradenin de gelişemeyeceğini görmek gerekir. Eğer ki sağlıklı ve yemyeşil bir orman yetiştirmek istiyorsak, tek tek sağlıklı ağaçlar dikip bakımını yapmamız gerekir. Aynı şeyi toplumsal yaşama da rahatlıkla uygulayabiliriz: Sağlıklı ve işlevsel bir emekliler sendikası, ancak sağlıklı, bilgili, özgür ve özgüvenli bireylerin bir araya gelmesiyle oluşturulabilir.
Bireysel irade ancak özgür ve uygun koşullarda gelişebilir. Sürekli baskı altında tutulan zihinlerin, yaratıcı fikirler üretmesi ve uygulaması mümkün değildir. Öyle ise Emekliler Türkiye Meclisi’nin tüm aktivistlerine, kendilerini ifade etme ve kendisini gerçekleştirip geliştirecek bir ortam yaratmak zorundadır. Eğer sendika ağaları, lider veya “şeflerin” tekli iradeleri yerine gelişmiş kolektif bir iradeyi tercih ediyorsak, sendika veya hareketin tüm üyelerini eşit hak ve sorumluluklarla donatmak zorundayız. Fırsat eşitliği olmayan bir yapılanmada kolektif irade hep sakat ve noksan kalacaktır.
Özellikle bugüne kadar uygulanmakta olan klasik örgütlenme modelinden radikal bir kopuşu ifade eden Emekliler Türkiye Meclisi’nin savunduğu yatay örgütlenme modelinin, eski olana dönüşmemesi ve “trenin raydan çıkmaması” için hareketin tüm aktivistlerinin sürekli uyanık ve gerektiği yerde de iradi müdahalede bulunması gerekiyor. Sendikal Hareketin rotasından sapmadan gelişip yoluna devam edebilmesi için yerellerde “öncü karıncaların” ve genelde de kolektif iradenin dinamik bir duruş sergilemesi zorunlu görünüyor. Bireysel özgür iradelerin “uyumlu birlikteliği” hiç kuşkusuz ki bu “inşa ve geçiş sürecinde” en çok ihtiyaç duyduğumuz kolektif iradeyi doğuracaktır.
Bize göre iki akıl her koşulda bir akıldan daha üstündür. Bin akıl ise bir akıldan milyonlarca kez daha üstündür. Bin sazlı bir orkestranın armonisinin yaratacağı doyumu düşünün. Ruhumuzda ve bedenimizde yaratacağı dinginliği ve fırtınaları…Emekliler Türkiye Meclisi, bin sazlı bir orkestradır ve kolektif iradenin tezahürüdür. Ve biliyoruz ki “Çok Örgülü Saç Kopmaz” ALİ ERSİN GÜR SENDİKALAŞMADA İRADENİN ROLÜ
Bugün sizlere Emekliler Türkiye Meclisi Aktivistlerinden Sayın Avukat Ali Ersin Gür'ün bir yazısını paylaşıyorum Kendilerine teşekkür ediyorum...
Her örgütlenmenin bir ihtiyaçtan doğduğu doğru ise; amaca uygun bir örgütlenme modelinin benimsenip uygulanması da oldukça önemlidir. Amaca hizmet etmeyecek bir örgütlenme modelinin, seçildiği alan için başarı şansı yoktur. Demek ki başarı için amaç ile aracın uygunluğu mutlak şart gibi gözükmektedir. Basitleştirecek olursak, közü maşa ile bulunduğu yerden alıp kaldırabiliriz ama eğer bunun yerine lastik bir eldivenle közü tutmaya çalışacak olursak sonucunun ne olacağını hepimiz biliyoruz…
Örgütlenmede çoğu kez amaç ile aracın uygunluğu tek başına yeterli olmaz. İster yeni kurulmuş veya kurulmakta olsun ister ise var olan her örgütlülükte iradenin rolü asla inkâr edilemez. Bunu görmemek veya önemsememek, pusulasız okyanusa açılmayı göze almaya benzer ki hem bindiğimiz geminin ve hem de gemideki mürettebat ile yolcuların ömrünün uzun vadeli olması mümkün değildir. Zira çetin dalgalar gemiyi ya bir kayalığa sürükleyip çarpar ya da kasırga ve fırtınaların yarattığı dev dalgalar gemiyi yutar. Kesin olan bir şey var ki o geminin istediği limana varması mümkün değildir.
Aslında her örgütlülük, iradelerin birlikteliğinden oluşur. Bazı örgütlenmelerde bütün iradeler, tek bir iradeye tabi olurken, biz her iradenin özgür birlikteliğinden yanayız. Ülkemizdeki siyasi partilerin hemen hemen tamamında üyelerin iradesi, liderin veya genel başkanın iradesine tabi iken bizler, hareketin ve sendikanın her üyesinin özgür iradesinin ortak belirleyici oldukları ve “ortak rızaya dayalı” kolektif iradenin oluşumundan yanayız.
13.9 milyon emeklinin sendikalaşmasını hedefleyen Emekliler Türkiye Meclisi, örgütlenmede iradenin rolünün farkında olduğu içindir ki daha ilk günlerinden itibaren “YILLARIN EMEĞİYLE ÖRGÜTLENİYORUZ” broşürünü çıkararak alana iradi müdahalede bulunmaya çalışmıştır. Bu yöntemin yol açıcı özelliğinin farkına varan Hareket, akabinde “DOĞRUDAN DEMOKRASİ; YENİ BİR PATİKA AÇMAK” isimli ikinci broşürü hazırlayıp, imkanlar dahilinde tüm aktivistlere ulaştırmaya çalışmıştır. Bu her iki broşür de kolektif çabanın ve dolayısıyla da kolektif iradenin ürünüdür.
Emekliler Türkiye Meclisi, bireysel irade ile kolektif irade arasındaki diyalektik bağı iyi kavrayıp ona göre davranmak zorundadır. Eğer ki kolektif iradenin, örgütlenmeyi oluşturan bireysel iradelerin birleşiminden ibaret olduğunu düşünüyor isek; tek tek bireysel iradeler gelişmeden, kolektif iradenin de gelişemeyeceğini görmek gerekir. Eğer ki sağlıklı ve yemyeşil bir orman yetiştirmek istiyorsak, tek tek sağlıklı ağaçlar dikip bakımını yapmamız gerekir. Aynı şeyi toplumsal yaşama da rahatlıkla uygulayabiliriz: Sağlıklı ve işlevsel bir emekliler sendikası, ancak sağlıklı, bilgili, özgür ve özgüvenli bireylerin bir araya gelmesiyle oluşturulabilir.
Bireysel irade ancak özgür ve uygun koşullarda gelişebilir. Sürekli baskı altında tutulan zihinlerin, yaratıcı fikirler üretmesi ve uygulaması mümkün değildir. Öyle ise Emekliler Türkiye Meclisi’nin tüm aktivistlerine, kendilerini ifade etme ve kendisini gerçekleştirip geliştirecek bir ortam yaratmak zorundadır. Eğer sendika ağaları, lider veya “şeflerin” tekli iradeleri yerine gelişmiş kolektif bir iradeyi tercih ediyorsak, sendika veya hareketin tüm üyelerini eşit hak ve sorumluluklarla donatmak zorundayız. Fırsat eşitliği olmayan bir yapılanmada kolektif irade hep sakat ve noksan kalacaktır.
Özellikle bugüne kadar uygulanmakta olan klasik örgütlenme modelinden radikal bir kopuşu ifade eden Emekliler Türkiye Meclisi’nin savunduğu yatay örgütlenme modelinin, eski olana dönüşmemesi ve “trenin raydan çıkmaması” için hareketin tüm aktivistlerinin sürekli uyanık ve gerektiği yerde de iradi müdahalede bulunması gerekiyor. Sendikal Hareketin rotasından sapmadan gelişip yoluna devam edebilmesi için yerellerde “öncü karıncaların” ve genelde de kolektif iradenin dinamik bir duruş sergilemesi zorunlu görünüyor. Bireysel özgür iradelerin “uyumlu birlikteliği” hiç kuşkusuz ki bu “inşa ve geçiş sürecinde” en çok ihtiyaç duyduğumuz kolektif iradeyi doğuracaktır.
Bize göre iki akıl her koşulda bir akıldan daha üstündür. Bin akıl ise bir akıldan milyonlarca kez daha üstündür. Bin sazlı bir orkestranın armonisinin yaratacağı doyumu düşünün. Ruhumuzda ve bedenimizde yaratacağı dinginliği ve fırtınaları…Emekliler Türkiye Meclisi, bin sazlı bir orkestradır ve kolektif iradenin tezahürüdür. Ve biliyoruz ki “Çok Örgülü Saç Kopmaz” ALİ ERSİN GÜR
Her örgütlenmenin bir ihtiyaçtan doğduğu doğru ise; amaca uygun bir örgütlenme modelinin benimsenip uygulanması da oldukça önemlidir. Amaca hizmet etmeyecek bir örgütlenme modelinin, seçildiği alan için başarı şansı yoktur. Demek ki başarı için amaç ile aracın uygunluğu mutlak şart gibi gözükmektedir. Basitleştirecek olursak, közü maşa ile bulunduğu yerden alıp kaldırabiliriz ama eğer bunun yerine lastik bir eldivenle közü tutmaya çalışacak olursak sonucunun ne olacağını hepimiz biliyoruz…
Örgütlenmede çoğu kez amaç ile aracın uygunluğu tek başına yeterli olmaz. İster yeni kurulmuş veya kurulmakta olsun ister ise var olan her örgütlülükte iradenin rolü asla inkâr edilemez. Bunu görmemek veya önemsememek, pusulasız okyanusa açılmayı göze almaya benzer ki hem bindiğimiz geminin ve hem de gemideki mürettebat ile yolcuların ömrünün uzun vadeli olması mümkün değildir. Zira çetin dalgalar gemiyi ya bir kayalığa sürükleyip çarpar ya da kasırga ve fırtınaların yarattığı dev dalgalar gemiyi yutar. Kesin olan bir şey var ki o geminin istediği limana varması mümkün değildir.
Aslında her örgütlülük, iradelerin birlikteliğinden oluşur. Bazı örgütlenmelerde bütün iradeler, tek bir iradeye tabi olurken, biz her iradenin özgür birlikteliğinden yanayız. Ülkemizdeki siyasi partilerin hemen hemen tamamında üyelerin iradesi, liderin veya genel başkanın iradesine tabi iken bizler, hareketin ve sendikanın her üyesinin özgür iradesinin ortak belirleyici oldukları ve “ortak rızaya dayalı” kolektif iradenin oluşumundan yanayız.
13.9 milyon emeklinin sendikalaşmasını hedefleyen Emekliler Türkiye Meclisi, örgütlenmede iradenin rolünün farkında olduğu içindir ki daha ilk günlerinden itibaren “YILLARIN EMEĞİYLE ÖRGÜTLENİYORUZ” broşürünü çıkararak alana iradi müdahalede bulunmaya çalışmıştır. Bu yöntemin yol açıcı özelliğinin farkına varan Hareket, akabinde “DOĞRUDAN DEMOKRASİ; YENİ BİR PATİKA AÇMAK” isimli ikinci broşürü hazırlayıp, imkanlar dahilinde tüm aktivistlere ulaştırmaya çalışmıştır. Bu her iki broşür de kolektif çabanın ve dolayısıyla da kolektif iradenin ürünüdür.
Emekliler Türkiye Meclisi, bireysel irade ile kolektif irade arasındaki diyalektik bağı iyi kavrayıp ona göre davranmak zorundadır. Eğer ki kolektif iradenin, örgütlenmeyi oluşturan bireysel iradelerin birleşiminden ibaret olduğunu düşünüyor isek; tek tek bireysel iradeler gelişmeden, kolektif iradenin de gelişemeyeceğini görmek gerekir. Eğer ki sağlıklı ve yemyeşil bir orman yetiştirmek istiyorsak, tek tek sağlıklı ağaçlar dikip bakımını yapmamız gerekir. Aynı şeyi toplumsal yaşama da rahatlıkla uygulayabiliriz: Sağlıklı ve işlevsel bir emekliler sendikası, ancak sağlıklı, bilgili, özgür ve özgüvenli bireylerin bir araya gelmesiyle oluşturulabilir.
Bireysel irade ancak özgür ve uygun koşullarda gelişebilir. Sürekli baskı altında tutulan zihinlerin, yaratıcı fikirler üretmesi ve uygulaması mümkün değildir. Öyle ise Emekliler Türkiye Meclisi’nin tüm aktivistlerine, kendilerini ifade etme ve kendisini gerçekleştirip geliştirecek bir ortam yaratmak zorundadır. Eğer sendika ağaları, lider veya “şeflerin” tekli iradeleri yerine gelişmiş kolektif bir iradeyi tercih ediyorsak, sendika veya hareketin tüm üyelerini eşit hak ve sorumluluklarla donatmak zorundayız. Fırsat eşitliği olmayan bir yapılanmada kolektif irade hep sakat ve noksan kalacaktır.
Özellikle bugüne kadar uygulanmakta olan klasik örgütlenme modelinden radikal bir kopuşu ifade eden Emekliler Türkiye Meclisi’nin savunduğu yatay örgütlenme modelinin, eski olana dönüşmemesi ve “trenin raydan çıkmaması” için hareketin tüm aktivistlerinin sürekli uyanık ve gerektiği yerde de iradi müdahalede bulunması gerekiyor. Sendikal Hareketin rotasından sapmadan gelişip yoluna devam edebilmesi için yerellerde “öncü karıncaların” ve genelde de kolektif iradenin dinamik bir duruş sergilemesi zorunlu görünüyor. Bireysel özgür iradelerin “uyumlu birlikteliği” hiç kuşkusuz ki bu “inşa ve geçiş sürecinde” en çok ihtiyaç duyduğumuz kolektif iradeyi doğuracaktır.
Bize göre iki akıl her koşulda bir akıldan daha üstündür. Bin akıl ise bir akıldan milyonlarca kez daha üstündür. Bin sazlı bir orkestranın armonisinin yaratacağı doyumu düşünün. Ruhumuzda ve bedenimizde yaratacağı dinginliği ve fırtınaları…Emekliler Türkiye Meclisi, bin sazlı bir orkestradır ve kolektif iradenin tezahürüdür. Ve biliyoruz ki “Çok Örgülü Saç Kopmaz” ALİ ERSİN GÜR SENDİKALAŞMADA İRADENİN ROLÜ
Bugün sizlere Emekliler Türkiye Meclisi Aktivistlerinden Sayın Avukat Ali Ersin Gür'ün bir yazısını paylaşıyorum Kendilerine teşekkür ediyorum...
Her örgütlenmenin bir ihtiyaçtan doğduğu doğru ise; amaca uygun bir örgütlenme modelinin benimsenip uygulanması da oldukça önemlidir. Amaca hizmet etmeyecek bir örgütlenme modelinin, seçildiği alan için başarı şansı yoktur. Demek ki başarı için amaç ile aracın uygunluğu mutlak şart gibi gözükmektedir. Basitleştirecek olursak, közü maşa ile bulunduğu yerden alıp kaldırabiliriz ama eğer bunun yerine lastik bir eldivenle közü tutmaya çalışacak olursak sonucunun ne olacağını hepimiz biliyoruz…
Örgütlenmede çoğu kez amaç ile aracın uygunluğu tek başına yeterli olmaz. İster yeni kurulmuş veya kurulmakta olsun ister ise var olan her örgütlülükte iradenin rolü asla inkâr edilemez. Bunu görmemek veya önemsememek, pusulasız okyanusa açılmayı göze almaya benzer ki hem bindiğimiz geminin ve hem de gemideki mürettebat ile yolcuların ömrünün uzun vadeli olması mümkün değildir. Zira çetin dalgalar gemiyi ya bir kayalığa sürükleyip çarpar ya da kasırga ve fırtınaların yarattığı dev dalgalar gemiyi yutar. Kesin olan bir şey var ki o geminin istediği limana varması mümkün değildir.
Aslında her örgütlülük, iradelerin birlikteliğinden oluşur. Bazı örgütlenmelerde bütün iradeler, tek bir iradeye tabi olurken, biz her iradenin özgür birlikteliğinden yanayız. Ülkemizdeki siyasi partilerin hemen hemen tamamında üyelerin iradesi, liderin veya genel başkanın iradesine tabi iken bizler, hareketin ve sendikanın her üyesinin özgür iradesinin ortak belirleyici oldukları ve “ortak rızaya dayalı” kolektif iradenin oluşumundan yanayız.
13.9 milyon emeklinin sendikalaşmasını hedefleyen Emekliler Türkiye Meclisi, örgütlenmede iradenin rolünün farkında olduğu içindir ki daha ilk günlerinden itibaren “YILLARIN EMEĞİYLE ÖRGÜTLENİYORUZ” broşürünü çıkararak alana iradi müdahalede bulunmaya çalışmıştır. Bu yöntemin yol açıcı özelliğinin farkına varan Hareket, akabinde “DOĞRUDAN DEMOKRASİ; YENİ BİR PATİKA AÇMAK” isimli ikinci broşürü hazırlayıp, imkanlar dahilinde tüm aktivistlere ulaştırmaya çalışmıştır. Bu her iki broşür de kolektif çabanın ve dolayısıyla da kolektif iradenin ürünüdür.
Emekliler Türkiye Meclisi, bireysel irade ile kolektif irade arasındaki diyalektik bağı iyi kavrayıp ona göre davranmak zorundadır. Eğer ki kolektif iradenin, örgütlenmeyi oluşturan bireysel iradelerin birleşiminden ibaret olduğunu düşünüyor isek; tek tek bireysel iradeler gelişmeden, kolektif iradenin de gelişemeyeceğini görmek gerekir. Eğer ki sağlıklı ve yemyeşil bir orman yetiştirmek istiyorsak, tek tek sağlıklı ağaçlar dikip bakımını yapmamız gerekir. Aynı şeyi toplumsal yaşama da rahatlıkla uygulayabiliriz: Sağlıklı ve işlevsel bir emekliler sendikası, ancak sağlıklı, bilgili, özgür ve özgüvenli bireylerin bir araya gelmesiyle oluşturulabilir.
Bireysel irade ancak özgür ve uygun koşullarda gelişebilir. Sürekli baskı altında tutulan zihinlerin, yaratıcı fikirler üretmesi ve uygulaması mümkün değildir. Öyle ise Emekliler Türkiye Meclisi’nin tüm aktivistlerine, kendilerini ifade etme ve kendisini gerçekleştirip geliştirecek bir ortam yaratmak zorundadır. Eğer sendika ağaları, lider veya “şeflerin” tekli iradeleri yerine gelişmiş kolektif bir iradeyi tercih ediyorsak, sendika veya hareketin tüm üyelerini eşit hak ve sorumluluklarla donatmak zorundayız. Fırsat eşitliği olmayan bir yapılanmada kolektif irade hep sakat ve noksan kalacaktır.
Özellikle bugüne kadar uygulanmakta olan klasik örgütlenme modelinden radikal bir kopuşu ifade eden Emekliler Türkiye Meclisi’nin savunduğu yatay örgütlenme modelinin, eski olana dönüşmemesi ve “trenin raydan çıkmaması” için hareketin tüm aktivistlerinin sürekli uyanık ve gerektiği yerde de iradi müdahalede bulunması gerekiyor. Sendikal Hareketin rotasından sapmadan gelişip yoluna devam edebilmesi için yerellerde “öncü karıncaların” ve genelde de kolektif iradenin dinamik bir duruş sergilemesi zorunlu görünüyor. Bireysel özgür iradelerin “uyumlu birlikteliği” hiç kuşkusuz ki bu “inşa ve geçiş sürecinde” en çok ihtiyaç duyduğumuz kolektif iradeyi doğuracaktır.
Bize göre iki akıl her koşulda bir akıldan daha üstündür. Bin akıl ise bir akıldan milyonlarca kez daha üstündür. Bin sazlı bir orkestranın armonisinin yaratacağı doyumu düşünün. Ruhumuzda ve bedenimizde yaratacağı dinginliği ve fırtınaları…Emekliler Türkiye Meclisi, bin sazlı bir orkestradır ve kolektif iradenin tezahürüdür. Ve biliyoruz ki “Çok Örgülü Saç Kopmaz” ALİ ERSİN GÜR