Marifet yolunun yolcusu olan biz üveyslerin geçmesi gereken ilk kapı teslimiyet kapısıdır. Bu durum sadece üveysler için değil, yaratılmış tüm kullara açılan Rabbimizin kapılarından bir tanesidir. Yaşantınız boyunca kime teslim olduğunuzu hiç düşündünüz mü? Nefs sahibi kullara mı, Allah’a mı teslim oldunuz? İmtihanlarınızda kime yöneldiniz? Kimden yardım dilediniz? Bizlere kolaymış gibi görünen ancak, dinimizin mihenk taşı olan sorular bunlar.
Biraz hayal edelim. Yaşanılan imtihanlar üzerinden nefs, akıl ve ruh üçlemesinden bahsedelim. Önünüzde kallavi bir imtihan var. Kendinizi ateşin içinde yanıyormuş gibi hissediyorsunuz. Başınıza bir bela geldi. Elinizden hiçbir şey gelmiyor. Ona, buna saldırdınız fayda yok, telefon ediyorsunuz ulaşamadınız. Yapayalnız kaldınız, yardım eli uzatan yok. Kendinizi zavallı ve kapana kısılmış hissediyorsunuz. Nefs önce araya bir sürü aracı koyar, sonrasında ise sen öldün, bittin, dünyanın sonu geldi, hatta kendini öldür der. Bir insanın canına kıyması mümkün olabilir mi? İşte içimizdeki canavar, bizi kendi ellerimizle öldürmek için elinden geleni yapar. Amacı bizi dinden çıkarmak, Allah’a olan inancımızı zedelemek, imanımızı zapdetmektir. Nefs arkada çalışadursun. Peki akıl ne yapar? Akıl ise akıllıca gittiğini sanır, adımlarını hesaplayarak atar ancak hesaba katmadığı nefsin tuzaklarına bir o kadar kolay yenik düşer. Akıl akılsızdır, hesap kitap yaptım sansa da, nefsle beraber çalışır. Akıl karşılaştığı imtihanın boyutuna göre herkesten yardım istedi, kimseye ulaşamadı, çare üretemedi ve derdinize derman bulamadı. Elini kolunu bağladı ve bir köşeye çekildi. Akıl nefsin haline büründü, nefsin cümlelerine döndü. Sonumuz geldi diye ümidini Rabbimizden kesti.
Peki soruyorum sizlere; içimizde Rabbimizden bir zerre olan ruhumuz amansız dediğimiz, bu zorlu imtihanlar karşısında ne yapar? Ruhumuz, besleyip büyütmeye çalıştığımız, bizlere her daim doğruyu gösteren ve her ilmi bilen, Rabbimizden bir parça. Zikretmekle ruhunuzu daha hızlı büyütebilir, nefsinizi de bir o kadar hızlı küçültebilirsiniz. Akılsız olan aklınızı ise akıllandırmak için gayret edersiniz. Eğer ruhumuzu dinlemeyi başarabilirsek, ruh her imtihana Rabbimizin nazı-cilvesi olarak bakmamıza olanak sağlar. Ruhuyla hareket eden bir kul, nefsi ezer geçer, yanlışa düşmez, huzura erer. Zorlar kolay olur, kolaylıklarla huzur bulunur. Ruhuna uyan, Allah’a uymuş, en doğrusu olan Rabbimize kavuşmuş demektir. Allah’ı bulan daha ne arar ki!
Ruh öğretir bizlere imtihanlarımızda Rabbimize teslim olmamız gerektiğini. Her imtihanda Fatiha suresinin 4. ayetine (Yalnız sana ibadet eder, yalnız sizden yardım dileriz.) ruhumuzun yönlendirmesiyle ulaşırız. Ne diyor Rabbimiz Kuran-ı Kerim’de? “Savaş size farz kılındı, gerçi o size hoş gelmez. Olabilir ki siz, bir şeyden hoşlanmazsınız; oysaki o sizin için bir hayırdır. Yine olabilir ki siz, bir şey seversiniz, oysaki o sizin için bir kötülüktür. Allah bilir siz bilmezsiniz” (Bakara suresi, 216. ayet). O zaman bilmediğimiz bir konuda neden acı çekelim ki? Rabbimiz bizim bu dünyada yaşam ömrümüzü bitirdi ise, hiç kimse bizi bu dünyada alıkoyamaz ki! Hayırda teslim olacağız, şer sandığımız imtihanlarımızda da teslim olacağız. Böylece hayatınızın kolaylaştığını bizzat yaşayıp göreceksiniz inşallah. Bunu söylemek kolay ancak hayatımıza sokmak zor diye düşünebilirsiniz. İnanın hiç zor değil. Nefsinize zor gelir evet ancak, ruhunuza sevinç getirir. Bu zorluğu yenmek için gayret ettiğinizde ve sabrettiğinizde kesinlikle bileceksiniz ki; Allah’ın yardımı mutlaka gelmiştir. İşte sizin zor diye düşündüğünüz o çok kolay olan gerçekleşmiş olur. Yaşayın ve görün!
Ayrıntılı bilgi için www.veyselkarane.com
YAZARLAR
19 Haziran 2020 - 15:49
Teslimiyet kapısı
Marifet yolunun yolcusu olan biz üveyslerin geçmesi gereken ilk kapı teslimiyet kapısıdır
YAZARLAR
19 Haziran 2020 - 15:49
İlginizi Çekebilir