Samsun kırsalında bulunan yirmi haneli bir köyde 1,5 yaşında kız çocuğu kayıp. Kızı amcası tarlaya götürmüş ve orada kaybolmuş. Kızı babaanne amcaya teslim etmiş. Amca tarlaya gidecek ve akşam gelecek. Yolculuk traktör ile gerçekleşecek. O kız çocuğunun altı en az iki kere alınmalı. Karnı doyurulmalı. Olay on beş gün önce oluyor ki bu havalar da 1,5 yaşında ki kız çocuğu için tarla şartları ne derece uygun olabilir? Neresinden baksanız saçma sapan bir kaybolma. Ancak bunlar aklın alabildiği noktalar. Bir de akıl almaz konular var olayla ilgili. Mesela amca aslında amca değil. Çünkü çocuk o amcanın kardeşinden değil. Kadının önce ki kocasından. Ne var bunda diyebilirsiniz ama kadın diyor ki; “yok çocuk o kocamdan da değil. Ölen kocam beni para karşılığı erkeklere satardı. Çocuğun babasını bilmiyorum”. Yani anlayacağınız koca ölmüş ve kadın sürede evlenerek çocuğuna bir baba bulmuş. Yeni baba durumu biliyor, bu onların bileceği iş, eleştirmek kimseye düşmez. Kadın her şeyi açıkça anlatmış ve belli ki yaptıklarına zorlanmış, mecbur kalmış. Birçok örneği var, kadınlarımıza sahip çıkmayı beceremediğimiz birçok örneği toplum olarak biliyoruz. Ancak, çocuğa bakan babaanne yani üvey, çocuğu küçük oğluna niye veriyor. Üvey oğul yirmi haneli bir köyün uzak kırsalında o çocuğu nasıl kaybediyor? Hepsi muamma. Müge Anlı çözmeye çalışıyor muammayı.
Çözüm bulur mu yoksa bulmaz mı bilmem bu muamma ama konuda ki sapkın durumlara bizim toplum olarak çözüm bulmamız şart. Yani, ülkeyi yönettiğini zannederek ortalık yerde kasım kasım gerilerek gezen tuhaf politikacılar bu sonun çözümünü bulmayacaklar, besbelli. O yüzden bizler toplum olarak çözmeliyiz.
Çözmeyecekler dedim özellikle, çözemeyecekler değil. Çünkü bu iktidar ile birlikte ülkemizde Arap adetleri, Arap kültürü, Arap hukuku hüküm sürmekte. Dünyanın en sapkın toplumu olan Arap’lar örnek alınınca da ortaya bu sonuç çıkıyor işte. Bir evlilik ve kimden peydahlandığı belli olmayan bir masum yavru. Bir ölüm ve konuyla hiçbir alakası olmayan başka bir ailenin elinde kaybolan o masum yavru.
Çok yazdım, bir kez daha yazayım. Çocuklarımızı koruyamıyoruz. Sahip çıkamıyoruz. Geleceğimiz olan yavrularımız birer birer elimizden kayıp gidiyor. Toplumsal değerlerimiz kalmadı, herkesin beyni bacak arasına sıkışmış durumda. Sanki başka bir şey yok bu hayatta, hep cinsellik ön planda bireyler için. Toplumsal zekamız yok oldu. Ramazan sorusu geliyor Nihat Hatipoğlu’na; “kardeşim ölmüş babamın yerine hacca gidebilir mi?”. Evlerden ırak soruya bak, zekaya bak. Ancak cevap gelince soruya da zekaya da hak veriyor insan. Nihat Hatipoğlu diyor ki; “ölmüş babanız yaşıyor mu?”. Bırakın zekalı olmayı, bunlar geri zekalı bile değiller. Zeka geriliğinde bile bir zeka vardır. Burada o da yok.
Toplum şu anda tam bir dumur anı yaşamakta. Meşhur Titanic batarken de yaşanmıştı bu olay. Filikalarda kendilerine yer bulanlar o facia anında, boğularak ölenlerin çığlıklarını, yardım çağrılarını duymamak için filikarlarda şarkı söylerler. Tıpkı şimdi ülkemizde olduğu gibi.
YAZARLAR
16 Mayıs 2019 - 10:21
Titanic
Samsun kırsalında bulunan yirmi haneli bir köyde 1,5 yaşında kız çocuğu kayıp
YAZARLAR
16 Mayıs 2019 - 10:21
İlginizi Çekebilir