Bazen huzur duymak için olmak istediğiniz yere gitmek gerek. Gidemezseniz de en azından orada olduğunuzu hayal etmek de iyi gelebilir. Benim çocukluğumdan beri kendimce oynadığım bir hayal kurma oyunu var. Çam ağaçları arasından dar patikalardan aşağı, denize doğru giden yolun başında bir kulübem var. Toplayıcılık ve ya avcılık yaparak yaşıyorum. Bazen kar yağıyor. O zaman daha çok seviniyorum. Yaktığım ateş daha anlamlı oluyor çünkü. Zar zor yaşasam da, kendi başıma, sırf kendi deneyimlerimle hayatımı sürdürebilmek eşsiz bir haz veriyor bana. Yazları deniz kokusu bir başka oluyor. İstediğim gibi giyinip derme çatma icat ettiğim gereçlerle balık avlıyorum. Her yerin rengi istediğim gibi. Sıkıldığımda değiştirebiliyorum.
Tüm bunları hayal ederken önce platonun devleti geldi aklıma ardından Thomas More’un Ütopyası. Sonra düşündüm de en çok “küçük Prens”in dünyasına benziyor hayal ettiğim yer. Tüm bu yapıtların nasıl, ne amaçla ve hangi ihtiyaçlardan dolayı yazıldığını düşünüyorum sonra. Bazen yalnızlık bazen zorbalık bazen de baskı ve kısıtlılık ortamlarında yazılmış olmalılar. Her şeyin yolunda olduğu, güllük gülistanlık bir yerde kimsenin böyle şeyler yaratmak aklına gelmezdi sanıyorum. Şimdiye kadar gördüklerimizin, yaşadıklarımızın dimağımızda bıraktığı imgeler bu günümüzü şekillendiren şeyler. Doğaya bizzat dokunarak, düşe kalka, çoğu zaman darlıkla geçen aslında zengin olan çocukluk günlerimi hatırlıyorum sık sık. Hangi erik ağacından meyve yürütürken sahibine yakalanmalarımı, yaptığım oyuncakları filan... Hepsi de çok uzakta kalmış gibi görünse de aslında yanı başımda. Yazdığım, çizdiğim, boyadığım şeylerin hepsi de onlarmış meğer. Hani bir filmde bir replik vardı. Eşini kaybeden, mistik bir alemde onu arayan bir adam kolundaki halkalar halindeki dövmelerine bakarak “bütün bunlar, tüm bu özlemler, yaşadıklarımın hepsi sendin demek” deyişi...
Bir şeylere özlem duymasaydım, bir şeylere “keşke böyle olsaydı her şey” deyip fanteziler, düşler, kurmaya gerek duymazdım. Yaratıcı eylemlerim de olmazdı. Saydam tabakalar altında, rengarenk evlerin arasında mutlu mesut yaşayan insanların olduğu resimler böyle çıktı ortaya. Bu hafta sizlerle yaptığım resimlerden bazılarının neden ve nasıl ortaya çıktığını paylaşmak istedim. Hoşça kalın