Elest olarak bilinen, ilk vatan, kal-u bela, ruhlar alemi olarak da isimlendirilen, ruhların ilk yaratıldığı yerin adıdır elest. Rabbimiz ruhları ve hiçbir şeyi yaratmadan önce bir kutsi kelam etmiş: “Ben gizli bir hazine idim. Bilinmek ve sevilmek istedim.” buyurmuş. Bu kutsi kelamdan sonra Rabbimiz İlk vatanımızı yaratmış. Ruhların hepsi bir anda, Allah’ın “Ol” EMRİ ile meydana gelmiş. Ruhlar alemini, dert üstü murat üstü bir yer olarak yaratmış Rabbimiz. Tüm ruhlar nurdan bedende yaratılmış. Hepsinde eşit akıl var ancak nefs yokmuş. Işık hızında hareket eden ruhlar varmış. Allah bir insanın yaşayabileceği, düşünebileceği, bekleyebileceği her şeyi ama her şeyi en mükemmel bir şekilde önüne koymuş. İlk yaradılış anında bugün insan diye adlandırdığımız ama o alemde nurdan varlıklar olarak isteyebileceğimiz, hoşumuza gidecek her şeyi hazır bulmuşuz elestte.
Söyleyenin olduğu ancak dinleyenin olmadığı bir anda Rabbimiz bu kutsi kelamını söyledikten sonra zaman içinde bu kelamı duyanlar olmuş. Bu güzelliklerin doya doya tadını çıkarırken, bir Yaratan var, biz hiçbir şey yaratamıyoruz, hiçbir şeyi üretemiyoruz, her şey üretilmiş düşüncesi ile ruhların bir Yaratan var arayışına girmesini istemiş. Bilinmek istemesini elestte eserleri ile ortaya koymuş. Bilinmeyi eşit akla sahip olan kullarının tamamı akıl ötesi eserlere bakarak, düşünüp bulmasını, bilmesini istemiş. Ama sevmeye gelince bunu her kuldan istememiş. Çizgi ötesi güzelliklerin var oluş sahibini bilmeyenin, bilmediği yaratanı sevmesi beklenemez! Allah akıl vermiş, ruhu vermiş ama yarattıklarından ne beklediğini öğretmemiş. Dilemiş ki insanlar o akıl almaz muhteşem dünya içinde, akıl üstü güzellikler içinde yaşarken bunları bir yaratıcı olduğunu anlasın, bilsin istemiş.
Öyle muhteşem bir hayat varmış ki; ölüm yok, öldürülme korkusu yok, cinsiyet yok, kavim, ırk, soy-sop yok, korku yok, sınır yok. Evinin, bahçesinin, kaldığın evin sınırı yok. Sınırsız bir dünyanın içinde, herkes eşit bir ruhta ve akıldaymış. Elestte Peygamberlik de ortada yokmuş, kitaplar, elçiler de yokmuş. Akılda noksanlık, fazlalık vermeden, hiçbir şeyde dengeyi bozmadan yarattığı kulları, akıllarını çalıştırsınlar, tefekkür etsinler, kendileri bir şey yaratamazken, onları yaratan bir Allah olduğunu AKIL ile bulmamızı istemiş. Elestte de tuzak kurmuş bizlere. “Allah tuzak kuranların en hayırlısıdır” ayeti, yerini elestte de bulmuş. İlk vatanda, cehennem korkusu, ölüm korkusu, geçinme derdi yok, savaş tehlikesi yokmuş. Kötü olumsuz hiç bir şey olmadığı gibi, aksine her şey çok ama çok güzelmiş. İşte o rahatlığın içinde kulları düşünsünler, bizi kim yarattı, neden yaratıldık diye düşünerek bir yaratan olduğunu bilmemizi istemiş. Tüm ruhların eşit akıl ve bedende yaratılması Rabbimizin adaletli ismi olan “Adl” ismin karşılığıymış. Demek ki elestte bizlerin akıl ile kendini bulmamızı isteyen Yaratan, düşünmeye çok ama çok önem vermiş. Biz kullarının bolca düşünmesini istemiş. Lütfen düşünelim ve akıl ederek hareket edelim. Elest dünyası hakkında ayrıntılı bilgi almak için www.veyselkarane.com sitesini inceleyebilirsiniz. Ruhlar aleminin açıklandığı Aşk-ı Üveysi 5. Kitabın siparişini verebilirsiniz.