Geçtiğimiz günlerde tuhaf bir hikayeye şahit oldum. İstanbul Esenler Otogarı' nda genç bir kadın, “Ne olur beni Çanakkale' ye götürün, param yok, annem ya da ablam dersin” diye şoföre ve muavine yalvarıyordu. Üstelik kayıtsız, biletsiz, kimliksiz bir şekilde yolculuk yapmak istiyor. Soranlara kim olduğunu, nereye gittiğini doğru düzgün anlatmıyordu.
İlk duyduğumda içim burkuldu. Sonra bir soru düştü aklıma: Bu kadın kimdi? Neden bu kadar çaresizdi? Ve neden kimse "Bir dakika, bu normal değil" demedi?
Çanakkale' ye giden yol uzundur ama bu yolculukta bir insanın hayatı bir otobüsün arka koltuğuna sığmaz. Hele hele ne olduğu, kim olduğu belli olmayan birinin, üstelik hiçbir kayıt olmadan yolculuk etmesi… Hem kendi güvenliği açısından tehlikeli, hem de toplum güvenliği açısından düşündürücü.
Malum, şu sıralar polis kontrolleri sıklaştı. Çanakkale giriş çıkışlarında plaka sorguları, GBT' ler, otobüslerde bilet kontrolü artmış durumda. Hal böyleyken bir kadının bu kadar rahat, hiçbir resmi işlem olmadan şehirler arası yolculuk etmeye çalışması "yardıma muhtaçlık" tan öte, ihmal ve tehlike barındırıyor.
Düşünelim: Ya insan ticareti mağduruysa? Ya birinden kaçıyorsa? Ya da daha kötüsü, başkaları için risk oluşturan bir şeyin parçasıysa?
Kimse kimseyi zan altında bırakmak istemez, ama böyle bir belirsizlik ancak ihmalle büyür.
Bu sadece bir kadının hikayesi değil. Bu, aynı zamanda bizim sistemsizliğimizin, "idare ederiz" kültürümüzün hikayesi.
Otogarlarda, terminallerde, kimin nereye gittiği belli olmayan, bilet almadan araya sıkışan onlarca insanın olduğu bir ülkede, hem yolcu güvenliği hem de kamu düzeni pamuk ipliğine bağlı olmaz mı?
Buradan hem Çanakkale halkına hem yetkililere seslenmek isterim:
Lütfen böyle durumlarda "acıdıysak da soralım" refleksini geliştirelim. İyilik bazen sormaktan geçer.
Otobüs firmaları, hiçbir yolcuyu "bir koltuk boş zaten" diye kayıtsız taşımasın.
Emniyet güçleri, sadece evrak değil, hikayeye de bakmayı unutmasın.
Ve bu kadına ne oldu, bilen varsa söylesin. Belki hala bir yardım eli uzatmak gerekiyordur.
Çünkü bir toplum, yolda kalan birini alırken vicdanla birlikte aklı da devreye sokabiliyorsa, gerçekten medenidir.
Yoksa biz "hayır" demeyi bile bilmiyorsak, kim bilir kaç kişi daha böyle kaybolur Çanakkale yolunda…
İyi haftalar.