1995 yılıydı..
Bursa’da bir adam çıktı, eline bir Polaroid fotoğraf makinesi aldı ve siyasetin ezberini bozdu.
Adı İlhan Kesici.
ANAP’tan milletvekili adayıydı. O dönem Bursa denince akla Cavit Çağlar’lı, kaleler kurmuş DYP geliyordu ama Kesici bambaşka bir yol izledi: Afişler, konvoylar, büyük mitingler değil..
Fotoğraf, birebir temas, göz göze gülümseme..
Herkesle tokalaştı, herkesle fotoğraf çektirdi. Kaç kişinin elini sıktığını saydı, basına açıkladı.
Ve sonuç?
İlhan Kesici seçimi kazandı.
(Hatırlar mısın, Eski Anap Bakanlarından Hasan Celal Güzel vardı. Elini tuttuğu, yanından geçeni, uzaktan bakanı mutlaka öpüyordu. Türk siyasi tarihinde heralde rahmetli Hasan Celal kadar kimse kimseyi öpmemiştir. 2018 yılında vefat eden Güzel, o kadar kişiyi öpmesine, elini sıkmasına karşın partisi varlık gösterememişti. Hatırlayanlar bilir, Çanakkale'de de pek çok kişiyi öpmüştü. Demek ki öpmek yetmiyor; sasimiyetini karşındakine geçirmek de gerekiyor)
Aradan 30 yıl geçti.
Bu süreçte siyasette başka yaratıcı kampanyalar da oldu.
Mesela, bir dönem DYP'nin Tekirdağ adayı Hasan Peker, “Yeni kanlı delikanlı” sloganıyla hafızalara kazındı. TV ekranlarında sıkça boy gösteren Peker, genç ve dinamik imajıyla halkın sevgisini topladı. O dönemin televizyon fenomeni haline gelen bu kampanya, İlhan Kesici’nin Polaroid fotoğraf makinesi kadar etkili bir başarı hikayesi olarak siyaset tarihine geçti.
Bu günlerde Çanakkale sokaklarında, köylerinde benzer bir manzara var. CHP Milletvekili İsmet Güneşhan, neredeyse her sabah başka bir kahvede, her öğlen başka bir esnafta, her akşam başka bir köyde.
“Yahu bu adam Meclis'e hiç gitmiyor mu?” diye düşünenler bile var. Çünkü bazen öyle bir hissiyat yaratıyor ki, sanki güne onunla başlıyorsun, sokak köşesinden dönerken karşına çıkacak gibi…
Bir bakıyorsun sanayi sitesinde, bir bakıyorsun pazarda..
Bir elinde çay, diğer elinde başkasının eli..
Selfie’den tut da öpüşmeye, selamlaşmaya ve şakalaşmaya varan tempolar..
Şak orada şak burada..
Güneşhan’ın siyaset tarzı artık net:
"Az laf, bol fotoğraf. Az vitrin, çok temas."
Aynı şehir, farklı iki milletvekili
Diğer yanda CHP’nin öteki milletvekili Özgür Ceylan..
Onunla ilgili artık şehir efsaneleri dolaşıyor:
“Ankara’dan dönmedi mi hala ?”
“Görünmez milletvekili..”
“Belki de Güneşhan’ı uzaktan izliyordur.”
Güneşhan’ın adı her an bir esnafın sosyal medya paylaşımında geçerken, Ceylan’ın adı ancak resmi programlarda duyuluyor.
Bu fark da doğal olarak vatandaşın dikkatinden kaçmıyor.
Siyaset nereye dönüyor ?
Görünen o ki, siyaset tekrar mahalleye, sokağa, bireye dönüyor.
Kitle iletişimi devrinden, yüz yüze siyaset çağına geri dönüş yaşanıyor.
Bu da seçim kampanyalarında yeni bir "eski taktiği" popüler hale getiriyor:
"Görün, dokun, çek, paylaş.."
İsmet Güneşhan’ın bu stratejisi tutar mı bilinmez ama şu kesin:
Artık Çanakkale’de, milletvekilini görmek için Meclis TV açmaya gerek yok.
Bir sonraki sokağın köşesinde karşına çıkması daha olası..