Bu köşe yazımda size dünyanın en önemli Kültür ve Halk Oyunları festival tecrübemi aktaracağım.
Rahmetli Remzi Can ve Çanakkale yöresi Halk oyunlarına kendini adamış sevgili Rıdvan Yüce bir gün beni aradılar.
Dr. Naci Hasanefendi’nin, İtalya Sicilya’da bir Kültür Festivaline gitmek isteyip istemediklerini sorduğunu söylediler.
Dr. Naci Hasanefendi ile daha önce bir çok Kültürel etkinlikte birlikte çalıştığım için, bunun güzel ve seviyeli bir etkinlik olduğundan hiç şüphe duymadım.
Kendisi ile yaptığım görüşmede söz konusu Festivalin Agrigento’da olduğunu öğrendim.
Agrigento, tüm Klasik Arkeologların mutlaka görmek istedikleri, Sicilya’da dünyanın en muhteşem Etrüsk Mimarisinin, Roma ve Yunan Tapınaklarının bulunduğu bir antik kenttir.
Türkiye ve Çanakkale’yi böylesi bir Festivalde temsil edecek olmanın heyecanı ile çalışmalarımızı başlattık.
Dr. Hasan Naciefendi Festival Komitesine kaydımızı yaptırdı, Rıdvan Yüce Halk Oyunları ekibini hazırladı, Bahar Hanım ve Çiğdem Hanım yazışmaları, Remzi Can ile bende Vize ve Seyahat Organizasyonuna giriştik.
Her Türk İnsanının Yurt dışı seyahatinde karşısına çıkan sorunlar bizimde karşımıza çıktı, bazı halk oyunları ve müzisyenlere Vize almakta zorlandık. Bazı siyasetcileri araya koyduk, sağ olsun ilgi alakada kusur etmediler fakat
her türlü davet mektubumuzu ve evraklarımızı yetkili kurumlara götürmemize rağmen Gri Pasaport vermediler!
Davulcusuz gitme durumu ile karşı karşıya kaldığımızda sağolsun İl Genel Meclis Üyemiz, aynı zamanda müzisyen Murat Çağlayan ben sizi yolda bırakmam gelirim dedi.
Bu gecikmelerden dolayı Uçak bileti fiyatları arttı, kara yolu ile gitmeye karar verdik, tüm zorlukları aştık derken, Sevgili Remzi Can’ı talihsiz bir şekilde kaybettik.
Tamam mı? devam mı? sorusuna Remzi Can’ın o büyük hayalini yarıda bırakmamak adına devam dedik.
06 Mart 2025 akşamı Çanakale’den yola çıktık, önce Adriatik kıyısına ulaştık, Olympus dağlarının eteklerinde bulunan Yanya ve mutlaka görmenizi tavsiye ettiğim Parga’yı gezip İgomenitsa’dan Otobüsümüz ile Gemiye bindik.
Adriatik denizini aşarak İtalya Brindisi’ye ulaştık. Sicilya Adasına geçebilmek için Çanakkale - Eceabat boğaz geçişine benzer Messine boğazını gemi ile geçtik ve Sicilya Adasının en güneyinde bulunan Agrigento’ya 08 Mart akşamı ulaşabildik.
Bizi Festival Komitesi tarafından görevlendirilmiş dünya iyisi iki Sicilyalı İtalyan, Alexandos ve Stafanos karşıladı.
17 Mart 2025 tarihine kadar belkide hayatımızın en muhteşem zamanını ve tecrübesini yaşadık.
Benim için, Arkeoloji eğitimim boyunca sürekli hocalarımın anlattığı Argrigento Antik kentini görmek büyük bir olaydı, fakat grup olarak hepimize dünyanın dört bir yanından gelmiş 28 Ülke vatandaşına ve İtalyan’lara Türkiye ve Çanakkale’yi tanıtmak ve temsil etmek ayrı bir onur ve heyecan verdi.
77. Düzenlenen Agrigento Bedem Çiceği Festivali o kadar güzel organize edilmişti ki, davet edilen Halk Oyunları grupları, yine İtalya ve dünyanın dört bir tarafından gelmiş 500 bin civarındaki ziyaretçi ile şehrin dört bir yanında kah sahnede, kah kortej eşliğinde sokaklarda buluştuk.
Her birimiz, Ülkemizin Kültür elçisi edası ile Festivalde yerimizi gururla aldık. Sicilya ve İtalyanların Türkiye’ye ilgisi o kadar yoğundu ki, hiç abartmıyorum belki 10 binin üzerinde kişi benimle, elimde Türk Bayrağı ve Efe Kıyafetlerim ile fotoğraf çektirdi.
Geriye dönüp baktığımızda, her birimizin aklında biz Türklerle bütünleşen güzel İtalyan ve dünya insanları, bölgelerinin sezon öncesi tanıtımını ve Turizm gelirini çok iyi arttırmış bir Festival Organizasyonu, Etna Yanardağının eteklerinde boş yer bırakmayacasına ekilmiş Sicilyanın bereketli toprakları, dünyanın en iyi korunmuş Agrigento Tapınaklar Vadisi, kurduğumuz dostluklar, Eskiden hatırladığımız mis gibi kokan meyveler ve lezetli italyan makarna ve pizzaları, Ülkemizi ve Çanakkalemizi şartlar dahilinde çok iyi temsil etmiş olmanın haklı gururu. Kısacası her birimiz harkulade bir deneyim yaşadık.
Tüm Festival boyunca hep kafamda şu soru vardı;
Bilinirlik açısından Troia ve Çanakkale Agrigento’dan çok daha üstün bir bölge, peki biz niye böylesi Uluslararası katılımlı bir Kültür Festivalini, düşük Turizm sezonlarında Çanakkale’de yapamıyoruz?
Aslında, aynı böyle bir Festivali Çanakkale Turizm Tanıtma Derneği Başkanı olarak, Troia Milli Parkında organize etmek için, 2019 yılında dünyanın en önemli Turizmcilerinden biri olan Sn. Hüseyin Baraner’in de dahil olduğu 25 kişiden oluşan uzman bir kadro ile 6 ay boyunca hazırladık.
TROİATLON ismini verdiğimiz Kültür ve Spor Festivali organize etmek için tüm hazırlıklarımızı, bağlantılarımızı kurmuştuk, sadece o zamanın parası ile 75 beş bin liraya ihtiyacımız vardı. Her zaman olduğu gibi herşeye para vardı, sadece Arkeoloji, Kültür ve Spor Festivaline para yoktu.
Biz maalesef bir araya gelip güzel işler yapamıyoruz. Oysa Devletimiz, Belediye ve Siyaset bizim gibi gönüllü Sivil Toplum kuruluşlarına destek verse eminim alasını yaparız. Ama olmuyor olamıyor.