Sizce hangisi ateşli, şefkatli ve sadık. Türk erkeği bir seçim yapacak olsa hangi ırkı tercih eder ve neden ?
Hazır mısınız; bu konudaki gözlemlerimi yazdım. Biraz uzun; yorulmak çoğu zaman kazanımdır.
İskoçya’da yaşayan bir Türk kadını olarak hem kendi kültürümün kadınlarını hem İskoç kadınlarını gözlemleme fırsatım oldu. Bu iki kadının dünyası, sadece coğrafya değil, iklim, özgüven, yaşam kaygısı ve sosyal roller açısından da birbirinden çok farklı.
Peki, Türk kadını mı daha sadık, İskoç kadını mı ?
Hangisi daha özgür ?
Soğuk iklim kadını mesafeli mi yaşar; sıcak iklimin yanık tenli kadını sıcak kanlı mıdır ?
Başlıyoruz.
İskoç kadınları genellikle beyaz tenli, soğuk ve yağmurlu havalarda büyümüş bireylerdir. Bu durum onların ruh haline de yansır: daha bağımsız, dışa dönük ama bir o kadar da kişisel alanlarına düşkünler. Soğuk iklim insanı genellikle bireysel sınırlarına daha çok değer veriyor. Bu soğuk iklim istem dışı beni de etkiledi.
Türk kadını ise daha sıcak bir coğrafyada büyümüş, sosyal ilişkilerin daha yoğun yaşandığı bir toplumun parçası oluyor. Yanık tenli, sıcak kanlı ve daha duygusal bir yapıdalar. İnsan ilişkilerinde samimiyeti önemsiyor, bunu kendimden de biliyorum; ancak bu sıcaklık bazen bireysel özgürlüğün önüne geçebiliyor.
Türk kadını için gelecek kaygısı neredeyse genetik bir miras. “Kendini garantiye alma” dürtüsü, eğitimden evliliğe kadar her alanda hissediliyor. Bu durum kadını güçlü kılsa da, bazen gereksiz bir yorgunluk yaratıyor. Evladına, eşine, ailesine karşı sorumlulukları çok ağır.
İskoç kadını ise toplumun sağladığı sosyal güvenceyle büyür. Kadın olmak burada “taşımak” değil, “yaşamak” demektir. Bu yüzden daha az kaygılı, daha çok kendine dönüktür. Geleceği kurmak yerine bugünü yaşamak daha önceliklidir.
Türk kadını özgüveni çoğu zaman dışarıdan onayla pekiştirir. Aileden, çevreden, hatta sosyal medyadan gelen destek, onun kendine olan güvenini belirler. Ne yazık ki, özgüven zaman zaman kırılgan olabilir. Burada şu soruyu soralım kendimize; özgüven toplum onaylı mı yoksa içsel midir ?
İskoç kadını ise daha erken yaşta “kendi olmayı” öğrenir. Kimsenin onayına ihtiyaç duymadan, olduğu gibi davranır. Giyim tarzı, seçimleri ya da yaşam stili toplum baskısından oldukça bağımsızdır. Bu durum, onları dışarıdan “soğuk” gösterse de, içeride ciddi içsel denge barındırır; hatta bir ateş yanar.
Dayak yiyen mi birey olan mı daha sadık kalıyor. Bu soruya dürüstçe bakmak gerekir. Sadakat bazen bir bağlılık göstergesi değil, bir çaresizlik göstergesi olabilir. Türkiye’de kadına yönelik şiddet hâlâ ciddi bir sorun. Dayak yiyen bir Türk kadını çoğu zaman sadık olmak zorundadır çünkü ekonomik ya da sosyal olarak bağımsız değildir. Bu bir tercihten çok zorunluluktur.
Oysa İskoç kadını bireydir. İlişkilerde kalmayı ya da ayrılmayı seçebilir. Sadakat onun için bir zorunluluk değil, bir tercihtir. Bu yüzden daha anlamlıdır, çünkü özgür iradeyle şekillenir.
Yanık tenden gelen samimiyet mi, soğuk cildin altındaki sıcak kalp mi ? Ten rengi elbette karakter belirlemez, ama kültürel olarak sıcak iklimin kadınları (Akdeniz, Ege, Güneydoğu Anadolu) daha içten, daha misafirperver ve sosyal görünür. Yanık tenli kadınlar daha çabuk bağ kurar, daha çabuk sarılır.
Beyaz tenli, kuzeyli kadınlar ise mesafeli başlar ama güveni kurunca inanamayacağınız kadar sadık kalır. İskoç kadını ilk bakışta “sert” görünebilir, ama bir kere güveninizi kazandıysa o dostluk ömürlüktür.
Peki, Türk kadınımı daha güçlü yoksa İskoç kadını mı ? Her iki kadının da güçlü yanları var. Türk kadını duygusal zekâsı, fedakârlığı ve bağ kurma becerisiyle öne çıkar. İskoç kadını ise bireyselliği, özgüveni ve toplumsal eşitlik içindeki yerini korumadaki kararlılığıyla dikkat çeker. Birisi yürekle yaşar, diğeri akılla. Ama ikisi de kadın; her koşulda dimdik duran, seven, koruyan ve var olan.
Kendime sordum. Türk erkeği hangi kadını tercih eder Soruyu biraz daha genişleterek sorayım. Türk kadını mı yabancı mı ?
Türk erkeği için Türk kadını, alışkanlıkların, sıcaklığın ve aidiyetin sembolüdür. Şefkati, sahiplenici tavrı, feminenliği ve aileye verdiği değer; bir “yuva kurma” arzusuyla örtüşür. Türk kadının seksiliği de bu bağlılıkla iç içedir; narin duruş, bakımlı görünüm ve duygusal yakınlık, Türk erkeğinde güven ve çekim duygusunu aynı anda tetikler.
Ancak bireyliğe ve özgürlüğe önem veren Türk erkekleri için İskoç kadını farklı bir çekim alanı yaratır. Kendine güvenen, sınırları olan, doğallığıyla etkileyen bu kadın tipi; “eşit partnerlik” arayanlar için cazip olabilir. Yani Türk erkeği, kalbiyle Türk kadınına, zihniyle İskoç kadınına yaklaşır; ama uzun vadede seçim, kadının kimliğinden çok, kadının ne hissettirdiğine bağlıdır.
Türk kadını yüreğiyle büyüler, İskoç kadını özgüveniyle etkiler. Türk erkeği bazen ait olduğu yere döner, bazen de gitmek istediği yeri seçer. Sadakat, seksilik ve duygusal bağ; doğru kadında birleştiğinde milliyet değil kişilik konuşur.
Edinburgh’dan; bir Türk kadının gözünden; diyebilirim ki: Türk erkeği kalbiyle Türk kadınına, merakıyla İskoç kadınına yaklaşır. Kapiş, erkek kısmının gözü dışarda olur.
Bu yazıyı yıllar süren gözlemlerime, zaman zaman gruplardaki konuşmalarımıza, arkadaşlarıma el altından sorduğum ve aldığım yanıtlarıma dayandırdım. Asla bilimsel bir çalışma veya anket değildir. Sadece gözlem ve dar çerçevede yapılan değerlendirmelerdir. Bu yazıyı umarım sadece bir gözlemin sonucu olarak okumuşsunuzdur.
Beni okuduğunuz için minnettarım.