Tescil Süreçleri ve Koruma Zırhı
Türkiye, binlerce yıllık medeniyetlere ev sahipliği yapmış zengin bir coğrafyaya sahiptir. Bu kültürel zenginliğin korunması ve gelecek nesillere aktarılması, Kültür ve Turizm Bakanlığı'na bağlı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulları tarafından yürütülen tescil süreçleriyle sağlanmaktadır. Tescil kararları, taşınmazın arkeolojik sit, doğal sit ya da anıtsal yapı niteliği taşıdığını belirleyerek o alan veya yapı üzerinde uygulanacak koruma esaslarını kesinleştirir. 2025 yılının son döneminde alınan kararlar, ülkenin farklı bölgelerinde yeni sit alanları ve tescilli yapıları koruma altına alarak, bu hassas konunun yeniden gündeme gelmesini sağladı.
Akdeniz Kıyılarından Kritik Kararlar: Mersin ve Adana Örnekleri
Akdeniz Bölgesi, özellikle Adana Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu'nun kararlarıyla önemli kültürel varlıklar kazandı.
Mersin: Silifke’de Arkeolojik Sit Alanı Netleşiyor
Mersin ili, Silifke ilçesi, Uzuncaburç Mahallesi'nde bulunan ve bir kısmı Yanıkköy Mevkii (4) 1. Derece Arkeolojik Sit Alanı içerisinde kalan bölge, yeni bir Kurul kararıyla gündeme geldi. Daha önce 2023 yılında tescil edilen bu alanla ilgili, 21 Ekim 2025 tarihli kararla tescil haritası ve eklerindeki bazı eksikliklerin giderilmesi amaçlandı. Bu tür kararlar, sit alanlarının sınırlarının Maliye Hazinesi’ne ait parseller de dahil olmak üzere kesinleşmesi ve korunması için hayati önem taşımaktadır.
Adana: Tarih Yüzeye Çıkıyor
Adana ilinde ise 2025 yılının Eylül ve Kasım aylarında peş peşe gelen tescil kararları, bölgenin kadim tarihine ışık tuttu.
Ünlüce Höyüğü (Adana): Kültür varlığı niteliği taşıyan buluntular neticesinde, Ünlüce Höyüğü 1. ve 3. Derece Arkeolojik Sit Alanı olarak tescil edilmiştir. Bu kararla höyüğün çekirdek alanı ve çevresindeki koruma kuşağı belirlenerek, burada yapılacak her türlü inşaat ve düzenleme faaliyeti “koruma esaslarına” tabi hale getirildi.
Erenler Ziyaret Tepesi (Ceyhan, Adana): Ceyhan'ın Erenler Mahallesi'nde Maliye hazinesine ait bir parselde yapılan çalışmalarda mezarlar ve seramik alanlarını içeren bir kültür katmanı ortaya çıktı. Erenler Ziyaret Tepesi, 24 Eylül 2025 tarihli kurul kararıyla 1. Derece Arkeolojik Sit Alanı olarak ilan edilerek, Ceyhan Ovası'nın tarihsel dokusunu anlama noktasında yeni bir pencere açtı.
Ege’nin Gizli Kalmış Mirası Bodrum'da Tescillendi
Türkiye'nin en popüler tatil merkezlerinden biri olan Muğla’nın Bodrum ilçesi de tescil kararlarından nasibini aldı.
Muğla: Leleg Tipi Çiftlik Evleri Koruma Altında
Muğla Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu, Bodrum'un Konacık Mahallesi'nde özel mülkiyete ait bir parselde yer alan iki adet Leleg tipi çiftlik evinin bulunduğu alanı 1. ve 3. Derece Arkeolojik Sit Alanı olarak tescil etti. Bu karar, Muğla'daki kültürel mirasın sadece anıtsal yapılarla sınırlı olmadığını, gündelik yaşama dair önemli mimari örnekleri de kapsadığını gösteriyor. Kurul, parselin kuzey sınırındaki tel çit ve zemin üstü portatif kümes gibi uygulamaların 3. Derece Sit Alanında kaldığını ve kültür varlığına zarar vermediğini tespit etse de, bu alandaki tescilin getirdiği kısıtlamalar bölgedeki mülkiyet hakları ve imar planları açısından yeni düzenlemeleri gerektirecektir.
Marmara ve Ege'de Yeni Sit Alanları: Balıkesir’deki Gelişmeler
Tescil hareketliliği, Balıkesir'e bağlı Ayvalık ve Gömeç ilçelerini de kapsadı. Balıkesir’de alınan kararlar, özellikle 3. Derece Arkeolojik Sit alanlarının tesciliyle arazi kullanımına ve mülkiyet haklarına sınırlamalar getirdi.
Gömeç Kavakalanı: Gömeç İlçesi, Dursunlu Mahallesi'nde özel mülkiyete ait taşınmazlarda kalan bir alan, 21 Mayıs 2025 tarihli kararla III. Derece Arkeolojik Sit Alanı olarak tescil edildi.
Ayvalık Değirmenüstü Tepe: Benzer şekilde Ayvalık, Muratreis Mahallesi'ndeki Değirmenüstü Tepe Mevkii de aynı tarihli bir kararla III. Derece Sit Alanı ilan edildi. Bu tesciller, koruma-kullanma dengesinin hassasiyetini bir kez daha ortaya koyarken, mülk sahipleri için yeni süreçlerin başladığı anlamına geliyor.
Tescil Koruma mı, Gelişimin Önünde Engel mi?
Alınan bu tescil kararları, Türkiye'nin kültürel envanterini sürekli güncellerken, yeni sit alanlarının belirlenmesi bölge halkı ve yatırımcılar için de yeni soruları beraberinde getiriyor. Bir yanda paha biçilmez bir mirasın güvence altına alınması sevinçle karşılanırken, diğer yanda özellikle 1. Derece Arkeolojik Sit Alanı ilan edilen yerlerde yapılaşmanın tamamen durması ve zorunlu kısıtlamalar, mülkiyet hakkı tartışmalarını alevlendiriyor. Kültürel varlıklarımızı korumak için elzem olan bu kararların, yerel kalkınma ve halkın yaşam standartlarıyla ne ölçüde dengeleneceği, önümüzdeki dönemin en kritik gündem maddesi olmaya devam edecek gibi görünüyor.
Yorumlar
Kalan Karakter: