Denizin ortasında bir taş duvar. Dalgaların şiddetle çarpıp geri döndüğü, martıların bile ürkek uçtuğu, tarihin karanlık bir tanığı: Tarihi Sinop Cezaevi. Şiirlere ilham, hikâyelere konu, şarkılara hüzün olmuş bir yapı…bugün bir müze ama duvarları hâlâ geçmişin çığlıklarıyla yankılanıyor.
Yolunuz düşerse demeyeceğiz; yolunuzu düşürün ve mutlaka burayı ziyaret edin. Sebahattin Ali’nin gönlünü üşüten havayı koklayın.
Kalelerden Zindanlara: 4000 Yıllık Tarihin Göbeğinde Bir Cezaevi
Sinop Cezaevi, sadece bir cezaevi değil; Roma’dan Bizans’a, Selçuklu’dan Osmanlı’ya kadar uzanan adeta bir zaman tüneli. Üç yanı denizle çevrili bu kale, Gaşkalılar tarafından 4000 yıl önce inşa edildi. Asırlarca askeri amaçlarla kullanılan bu yapı, 1568'den itibaren zindan olarak da kullanılmaya başlandı.
Ancak resmi olarak cezaevine dönüşmesi, 1887 yılında Sinop Mutasarrıfı Veysel Paşa’nın çabalarıyla gerçekleşti. Kesme taştan inşa edilen, yüksek surlarla çevrili ve 28 koğuşa sahip bu yapı, bir dönem Anadolu’nun en korkulan hapishanesi haline geldi.
Sabahattin Ali’nin Gönlünü Üşüten Duvarlar
Sabahattin Ali’nin o meşhur dizeleri hala yankılanıyor Sinop Cezaevi’nin taş duvarlarında:
“Aldırma gönül, aldırma…
başın öne eğilmesin
aldırma gönül aldırma
ağladığın duyulmasın
aldırma gönül aldırma
dışarda deli dalgalar
gelir duvarları yalar
seni bu sesler oyalar
aldırma gönül aldırma
görmek istersen denizi
yukarıya çevir yüzü
deniz gibidir gökyüzü
aldırma gönül aldırma
kurşun ata ata biter
yollar gide gide biter
mahpus yata yata biter
aldırma gönül aldırma
dertlerin kalkınca şaha
bir sitem yolla allah’a
görecek günler var daha
aldırma gönül aldırma...”
Ali, burada yattığı süre boyunca sadece bir mahkûm değildi; bir gözlemciydi. “Duvar” adlı öyküsünde, kalın taş duvarlara çarpan dalgaların sesiyle büyüyen hapisliğini, iç burkan bir lirizmle anlatır:
“Tüylerinden sular damlayarak surların arkasında yükseliveren deniz kuşları demir parmaklıklara hayretle gözlerini kırparak bakarlar ve hemen uzaklaşırlardı.”
Ali’nin dışında Refik Halit Karay, Mustafa Suphi, Ahmet Bedevi Kuran, Ruhi Su, Zekeriya Sertel, Refi Cevad Ulunay ve daha birçok isim burada acılarla yoğruldu.
Bir Cezaevinden Daha Fazlası: Tarihi, Edebiyatı ve Direnişi Taşıyan Duvarlar
Evliya Çelebi'nin seyahatnamesinde bahsettiği gibi, bu kale öylesine ürkütücüydü ki; “300 demir kapısı, dev gibi gardiyanları ve bıyığından on adam asılır azılı mahkumları” ile anıldı. Gardiyanlar burçlarda ejderhalar gibi dolaşırken, içeride mahkûmlar umutla bir kuş sesi beklerdi. Fakat kuş bile uçamazdı bu kale duvarlarının üzerinden.
İçeride atölyeler, koğuşlar ve avlularla çevrili üç bölüm bulunur. 1939’da eklenen çocuk hapishanesi, cezaevinin ne kadar sistematik bir baskı alanı olduğunu da gözler önüne serer. 1999 yılına kadar mahkumları ağırlayan bu yapı, 2000 yılında müzeye dönüştürülerek bir kültür mirasına evrildi.
Sinop Cezaevi Müzesi: Sessiz Duvarların Anlattığı Hikayeler
Bugün ziyaretçilere kapılarını açan Tarihi Sinop Cezaevi, sadece bir müze değil; bir vicdan muhasebesi alanı. Ziyaretçiler, Sabahattin Ali’nin koğuşunu, ağır demir kapıları, gardiyan nöbet kulelerini ve nemli taş duvarları gezerken geçmişe doğru dramatik bir yolculuğa çıkıyor.
İçeride canlandırmalar, döneme ait eşyalar, ünlü mahkumların eserleri, şiirleri ve günlükleri sergileniyor. Film sahnelerine ev sahipliği yapmış bu cezaevinde Pardon, Parmaklıklar Ardında, Tatar Ramazan gibi yapımların atmosferi hala hissediliyor.
Müze Ziyaret Bilgileri (2025 Güncel)
• Ziyaret Saatleri: Haftanın her günü 08:00 - 17:00 arasında ziyarete açık.
• Giriş Ücreti: Tam bilet 50 TL, öğrenci ve indirimli bilet 25 TL (güncel fiyatlar yerel yönetim tarafından değiştirilebilir, kontrol edilmesi önerilir).
• Konum: Sinop Merkez, Sinop Kalesi içerisinde yer almaktadır.
Tarihle Yüzleşmeye Hazır Mısınız?
Tarihi Sinop Cezaevi, sadece soğuk taş duvarlar ve paslı demir parmaklıklar değil; aynı zamanda yaşanmışlıklar, direnişler, pişmanlıklar ve umutlarla dolu bir bellektir. Anadolu’nun Alkatrazı olarak anılan bu yapı, şimdi geçmişin yükünü bugünün ziyaretçilerine aktarırken, aynı zamanda büyük bir tarih dersi veriyor. Ziyaret edin, görün, hissedin…aldırma gönül aldırma ama unutma da
Ziyaret Etmenin Anlamı Üzerine
Sinop Cezaevi'ni ziyaret etmek, sadece taş duvarlara bakmak değil; o duvarların içinde kalan hayatlara, karanlıkta atılan adımlara ve her şeye rağmen yeşeren umuda tanıklık etmektir. Bir zamanlar susturulan sesler, şimdi rehberlerin anlattıklarıyla ve duvar yazılarında kalan cümlelerle yeniden dile geliyor. Burası sadece bir yapı değil, vicdanların duvarlara kazındığı bir açık tarih sayfasıdır.
Yorumlar
Kalan Karakter: