Merhaba Sevgili Okur,
Tatil başladı. Çocuklarımız evde, anne ve babalarıyla umarım güzel zamanlar geçiriyor, bolca oyunlar oynuyordur.
Köşe yazılarını yazdığım zamanlarda bazen siz değerli okurlarımızdan şöyle geri dönüşler gelebiliyor. “ Bizlerde aktif zaman geçirmek istiyoruz, işten yorgun dönüyoruz ve çocuklar bazen öyle şeylere takılıp huzursuzluk çıkarıyor ki o krizi çözmeye çalışırken oyun oynamaya halimiz kalmıyor “ şeklinde.
Öncelikle sizleri çok iyi anladığımı bana her yazana döndüğüm gibi buradan da bir kez daha yazmak istiyorum. Çocuk yetiştirmek çok da kolay olmuyor bazen. En temelinde her zaman varlılarına şükrettiğimiz o minik kalplerde takdir edersiniz ki büyürken anlamaya, merak etmeye, kendini ispatlamaya, benim dedim olsunlara çaba harcıyorlar ve bizleri gerçekten çok zorladıkları oluyor.
Her ebeveyn yaşanılan 2 yaş , 4 yaş bazen “3 yaş da var mıydı acaba” dediğiniz tüm sendromları yaşıyor. Bu süreçlerde çocuğunu anladığını hissettiren, sinir katsayılarını idare edebilen, sakin kalıp süreci iyi yönetebilen ebeveynler biraz daha rahat atlatıyor. Tabii ki çocuktan çocuğa farklılık gösteren anlar en temel farklar, her çocuk kendine özel. Ama çocuğunu tanıyıp, tutarlı davranmaya gayret eden ebeveynlerimiz biraz daha rahat geçirme şansına sahip olabiliyor diyebiliriz.
Gelelim “benim puantiyeli eteğim” konusuna. Sanırım 3 yaş döneminde birkaç aile hafta sonu için bir geziye gitmiştik. Aynı yaşlarda çocukların olduğu toplam 4 çocuk ve 4 ebeveyn harika bir hafta sonu için yola düştük. Bazılarımız için ilk günler, bazılarımız için son günler sıkıntılı olsa da çok eğlendiğimiz, unutamadığımız anılar yaşadığımız bir tatil oldu. Bizde kızımızla “anne nerde benim puantiyeli eteğim” cümlesine takılı bir kriz yaşadık. Gittiğimiz yerden dönene kadar istisnasız iki saniyede bir eteğini soran ve hemen önüne sunulmadığı için ağlama krizlerine giren güzel çocuğum ve arabadaki diğer arkadaşlarımız nasıl bir yolculuk geçirdik bir biz biliriz. “ Tabii bu puantiyeli etek konusu sadece yol boyunca değil, okula gidilen her gün giyilmek istenen bir takıntıya doğru da eşlik etti bize.
Tepkimiz yol boyunca onu sakinleştirmek, neden şuan eteğimizin yanında olmadığını açıklamaya çalışmak, dikkatini farklı yöne çevirecek minik oyunlardan yararlanmak oldu. Ama ağlama krizleri sona erse de söylemleri sona ermedi. Devamında her gün giyme isteği de devam edince çareyi o eteği kaldırıp her gün süslü ama hava şartlarına göre ayarladığımız kıyafet kombinlerini ona sunmakta bulduk. Sonuçta önüne sunulan, o çok tatlı sepetten kendi için hazırlanmış kombinleri kendi seçmiş oldu ve inatlaşma yerini mutluluğa bıraktı diyebilirim.
Şuan çevremde de gördüğüm aynı tarz inatlaşmalar bu hafta bana bu konuyu değinmek ve yazmak istedim. Kriz anlarında bunu bir mücadeleye çevirmeden sakin ve net bir tavırla nedenini açıklamak, akabinde seçim hakkını yine ona bırakmak olayları çözüme kavuşturabiliyor.
Son bir not olarak çocuklarımızın kıyafet seçimlerinde özel gün ve konseptler için eğer çocuğumuz o plana uymak istemiyorsa onları zorlamamak ve önemli olanın rahat kıyafetler giyip rahat hareket etmek olmadığını unutmaktır.
Çocuk kitapları ile dolu harika bir hafta olsun.
Sevgilerimle,
Çocuk Kitabı Işık SARAÇ
YAZARLAR
Yayınlanma: 26 Ocak 2023 - 09:00
BENİM PUANTİYELİ TÜTÜ ETEĞİM
Merhaba Sevgili Okur, Tatil başladı
YAZARLAR
26 Ocak 2023 - 09:00
EDİTÖR
İlginizi Çekebilir