Çanakkale İskelesi… Yalnızca bir kıyı şeridi, bir ulaşım noktası değil; bir zamanlar hayatın içinden geçen, insanları birbirine bağlayan, hatıralarla örülmüş bir geçittir burası. Yıllar önce iskeleye adım atan biri, önce martı sesleriyle karşılaşırdı. Rüzgâr saçlarına dolarken, denizin tuzlu kokusu ciğerlerine dolardı. Kimileri bir gemiye binip sevdiklerine kavuşmanın heyecanını yaşar, kimileri ardında bıraktıklarıyla vedalaşmanın sessiz hüznünü taşırdı. Balıkçılar sabahın ilk ışığında telaşla ağlarını hazırlarken, şehir yavaş yavaş uyanırdı iskeleyle birlikte.
O zamanlar hayat daha yavaştı belki, ama daha dokunaklıydı. Her vapur kalkışı bir hikâyeye ev sahipliği yapar, her vedada birkaç damla gözyaşı iskele taşlarına düşerdi. İnsanlar sadece yer değiştirmezdi bu iskelede; umutlarını, hayallerini, bazen de kırık kalplerini taşırdı yanlarında. Zamanla iskele değişti, şehir büyüdü, yollar uzadı, ritimler hızlandı. Ama o ilk zamanların izi silinmedi. Her dalga kıyıya vurduğunda, geçmişten küçük bir parça da günümüze ulaşır oldu.
Bugünün Çanakkale İskelesi, modern bir kent dokusu içinde yerini almış, çağın gereklerine uyum sağlamış bir durak belki… Ama dikkatle bakıldığında, yüzeyin altında hâlâ geçmişin sesi duyulur. Feribotlar hâlâ aynı sabırla limana yanaşır, yolcular hâlâ bir yerlere gitmek için sıraya girer. Belki valizler değişmiştir, giysiler değişmiştir ama kalpteki heyecan aynıdır. Aynı özlemle binilir gemilere, aynı umutla inilir iskeleden.
İşte bu yüzden Çanakkale İskelesi sadece bir yer değil; bir bellek, bir tanık, bir zaman kapsülüdür. Her taşında binlerce ayak izi, her korkuluğunda yüzlerce vedanın izi vardır. Bugünün çocukları belki iskelede telefonlarına bakarak bekliyor feribotu ama iskele hâlâ aynı sabırla onları izliyor. Çünkü iskeleler unutmaz. Ne ilk sevdaları, ne son bakışları, ne de bavullara sığmayan özlemleri…
Zaman geçiyor, şehir değişiyor. Ama deniz hep aynı. İskele hep aynı. Her rüzgârda bir fısıltı, her dalgada bir hatıra saklı. Çanakkale İskelesi, hâlâ geçmişle geleceğin buluştuğu o ince çizgide duruyor. Ve bekliyor… Yeni hikâyeleri, yeni yolcuları, yeni zamanları…
SEMA ELMAS