Çanakkale'de yeme içme, lezzet haritası ve gurme rehberini sizin için haszırladık. Eminiz, "o da mı varmış" diyeceğiniz pek çok lezzeti bu yazıda topladık. Hadi gelin sizi Çanakkale'nin dört bir köesine götürelim ve bakalım yenilecek neler varmış.
ÇANAKKALE:
Çanakkale’de balık yiyebilirsiniz ama biz sizi başka yere götüreceğiz. Kadir Usta’nın peynir helvasını bilmeyen yoktur ama ondan önce güzel bir köfte yemeye ne dersiniz. Yılların köftecisi; geç kalırsanız biten ve “köfte kalmadı” sözünü duyacağınız tek yer Köfteci Erdal’dır. Saat Kulesi Meydanında küçük bir dükkanda köftelerini özenle hazırlayan Erdal beyin köftesini test eden Çanakkale merkezde başka yer aramaz.
Köftenizi yedikten sonra şimdi üzerine tatlı yeme zamanı. Bunun için size iki adres önereceği. Biri herkesin bildiği gibi Kadir Usta. Kasaplar Çarşısı denilen yerde. Burada da gecikirseniz helva kalmaz; akşam saat 16:00’a kadar gitmenizi öneriyoruz.
Peynir Helvası için ikinci önerimiz Uludağoğulları. Yalı Camisinin karşısında, küçük bir dükkan. Peynir Tatlısı biraz daha yağsız; tam olarak söylemek gerekirse çok ağır değil. Burayı da deneyebilirsiniz.
Tabi; nerede ne yerseniz yiyin Çanakkale’ye kadar gelmişken Çanakkale Lezzet Haritasında Yalova Restoran olmazsa olmaz. Her daim taze balıkları, lezzetli mezeleriyle kalitesini koruyan Yalova Restoran yaz aylarında terasıyla, kış aylarında şömine başında keyif seremonisiyle vazgeçilmez deneyimler sunuyor.
Çanakkale Lezzet Haritasında olması gereken başka bir lezzet noktası var. Son yıllarda adından sıkça söz ettirdiği Akol Otel’in terasında açılan Akol Balık Restoran da manzarası, meze çeşitliliği ile müdavimler yarattı. Rezervasyonsuz yer bulmanın neredeyse imkansız olduğu Akol Balık Restoran, genellikle akşamüzeri hareketleniyor.
Çanakkale Lezzet Haritasında tabi ki; bu kadar lezzet durağı yok. Çok daha fazlası var ama biz sizi mutlu edecek yemeklerin peşindeyiz. O nedenle Çanakkale Lezzet Haritasına mümkün olduğu kadar kısıtlı adresleri ekliyoruz. Yoksa hepsini eklemeye kalksak bu mümkün olmaz.
Çanakkale için bir uyarı yapalım; daha doğrusu olması gereken bir noktaya temas edelim ve ilçelerin yeme içme haritasına geçelim. Çanakkale son yıllarda çokça ziyaret edilen yerlerin başında geliyor. Pek çok kimse de Çanakkale’yi yaşayacağı il olarak seçiyor. İşte tam da bu nedenlerden dolayı Çanakkale artık “Çanakkale Yemekleri Restoranı” açmalı. Bunu da Kültür Bakanlığı, Valilik, Belediye ve Sivil Toplum Kuruluşları ile ortaklaşa yapmalı. Burada amaç Çanakkale’ye özgü yemek lezzetlerini tanıtmak, sunmak olmalı. Kesinlikle kar amacı güden bir işletme olmamalı; ancak o zaman sürdürülebilir kaliteyi sağlayabilir.
Peki bu mümkün mü ?
Belki…
ECEABAT:
Eceabat Türkiye’nin şarap konusunda en iddialı adresi. Burada çok sayıda dünya çapında üretim yapan firmalar var. Bunların başında Caeli, Suvla ve Asmadan geliyor. Suvla ve Asmadan’ın satış mağazasından beğendiğiniz şarapları alabilir; hatta kahvaltınızı yapabilirsiniz.
Bu iki şarap üreticisinin satış mağazasını mutlaka görmelisiniz. Yalnızca şarap için değil; çok lezzetli peynirler, zeytinler ve zeytin yağları, turşular, reçeller; hepsinin tadına bakabilir ve satın alabilirsiniz. Eceabat bu anlamda Türkiye’nin şarap çeşitliliği ve kalitesi açısından en zengin yer.
Caeli Otel’de konaklayabilir, kahvaltınızı ve akşam yemeğinizi alabilirsiniz. Ayrıca isterseniz çok kıymetli eserleri gezebilir, bağları yerinde görebilirsiniz.
GELİBOLU:
Gelibolu tarihi dokusuyla inanılmaz bir yer ama bizim konumuz yeme içme. Sardalya’nın en iyisini, en alasını burada yiyebilirsiniz.
Gelibolu Müzeyyen Meyhanesi; hiç kuşku yok ki sizi etkileyecek bir adres. Samimi ortamı, deniz ürünleriyle lezzet konusunda sürpriz yaşamayacaksınız. Denize karşı, içkinizi yudumlayabileceğiniz, sardalyenin en tazesini yiyebileceğiniz adreslerden biri.
Tabi yılların restoranı İlhan’ı unutmamak lazım. Gelibolu’da oldukça popüler olan bir mekan. Pek çok misafirin de yakından bildiği İlhan Restoran iskelede. Her iki restoran için de otopark sorun olabilir; keza rezervasyon için de her ihtimale karşın aramakta fayda var.
Gelelim, balığın üstüne “tatlı yemezsem olmaz” diyenler. Gelin hadi sizi Gelibolu’nun meşhur tatlıcısına götürelim. Tarihi Zafer Peynir Helvacısı tatlılarıyla sizi mutlu edecek. Size önerimiz, Sarmaşıklı Sokak’taki şubeyi ziyaret etmeniz yönünde olacak.
LAPSEKİ:
Adres deniz kenar olunca elbette taze balık yemek ister insan. Bu nedenle sizi Lapseki’nin biraz dışına götürelim. Dalyan’da Dalyan Balık Restoran’ın biraz salaş hali aslında rahat etmenizi sağlıyor. Denizin sıfır noktasında, kumların üzerinde güzel bir balık yemek ve birkaç kadeh bir şey içmek istiyorsanız burayı deneyebilirsiniz. Fiyatları da gayet makul.
Eğer kırmızı et veya lahmacun tarzı şeyler yemek istiyorsanız önerebileceğimiz iki adres var. Biri Aydoğan Et Lokantası. Otoparkı var, temiz ve fiyatları son derece uygun. Diğer adres ise Lezzet Et Çevirme. Burada yine lahmacun, mevsimine göre farklı türlerde kırmızı et yiyebilirsiniz. Fiyatlar burada da oldukça uygun.
Bir tüyo verelim; eğer bahar aylarında Lapseki’den geçiyorsanız size önerimiz Bahar Pilavını denemeniz. Oğlak eti ile yapılan pilavın yanı sıra ulursanız sini basması, kabak böreğini de tadabilirsiniz. Bu yemekleri bulmak kolay değil, artık her zaman yapılmıyor.
BİGA:
Biga denilince hiç kuşku yok ki; Biga Köftesi geliyor aklımıza. Peki Biga Köftesi her yerde yenir mi yoksa bunu en iyi yapan yeri mi tercih etmek lazım.
İşte bu noktada sizin için en iyi adresi araştırıp bulduk. Eğer şehir merkezinde yemek istiyorsanız, adı duyulmuş meşhur yerleri unutun. Size küçük, sevimli ve son derece temiz bir esnaf lokantasını tavsiye edeceğiz. İşletmecisi gani gönüllü, dükkanına geleni misafir olarak kabul eden ve köftesini sıcak sıcak veren biri. Köfteci Ahmet Usta. pişman olmayacağiniz bir lezzetin adresi.
Eğer biraz yol gitmeyi göze alıyorsanız sizi köftenin en iyi hali ile tanıştırabiliriz. Biga ile Bursa karayolu üzerinde Güvemalan Köyünde 45 yıldır Köfteci Cemil yolcuyu yolundan çıkarmayı hep başarmış bir işletme. Köftesi çok lezzetli, doyurucu ve misafirperver bir işletme. Fiyatları da çok uygun. Köftenizin üzerine Biga’nın her lokantasında olduğu gibi kaymaklı Kemalpaşa tatlısı yiyebilirsiniz ama biz Köfteci Cemil’in toprak güveçte sütlacını tavsiye edeceğiz. Mutlaka tadına bakın.
Çok ilginç olduğu için; belki de hiçbir yerde yiyemeyeceğiniz bir lezzeti tanıştırmak için sizi yoldan çıkaracağız. Biga’dan Bursa yönüne doğru giderken 41. km’den sola Misakça köyüne gidiyoruz. Burada birkaç tane restoran var, siz Karides’e girin. Sütte Levrek’in adresi burası. Tabi Sütte Levrek yemek istiyorsanız mutlaka öncesinden arayın ve Sütte Levrek yemek istediğinizi söyleyin. Hadi bakalım, bu her yerde bulamayacağınız, belki de “sütte levrek mi olurmuş” diyeceğiniz balığın sizde bıraktığı tadı bizimle de paylaşın.
Biga üzerinde fazla durduk ama en çok köyü olan, en kalabalık nüfusa sahip ve et konusunda verimli bir ilçeden bahsediyoruz. O nedenle gelin sizi başka bir lezzetle daha buluşturalım. Biga’ya 10 km uzaklıkta Işıkeli Köyü var. İşte orada öyle bir oğlak çevirme yapıyorlar ki; parmaklarınızı yersiniz. Üstüne de markalaşmış nohut kahvenizi içersiniz. Özel bir an istiyorsanız mutlaka bu Pomak köyünü de ziyaret etmelisiniz.
Işıkeli Köyünde bu işi yapan 3 kişi var. Cemil Usta, Emin Kosa ve Hikmet Usta. Daha çok Cemil Usta oğlak çevirme üzerine yoğunlaşmış görünse de arayıp sorduğunuzda hepsinin bu işleri yaptığını göreceksiniz.
Oğlak sezonunda mutlaka bu lezzet noktasını da ziyaret edin. En lezzetli mevsim Mart-Haziran arası. Önceden mutlaka arayarak haber verin ki; oğlak gittiğinizde hazır olsun. Çünkü oğlak 4 saatten fazla ateşin karşısında kızarıyor.
Son bir nokta. Karabiga’da Başak balık’ı bir yere not edin. Jumbo Karides’i layığıyla yapan ve servis eden, fiyatlarıyla şaşırtan Başak Balık bir aile işletmesi. Temiz, sakin ve övgüyü hak eden bir adres.
ÇAN:
Çan denilince her ne kadar akla Kale Seramik ve Kömür gelse de öyle bir lezzet noktası var ki; tadına doyum olmuyor. İki adres sizi mutlu edecek zenginlikte. Çan’ın öyle dillere destan meşhur bir yemeği yok ama melki -yaban mantarı Ekim’de sezon başlar Kasım sonuna kadar; hatta bazen Aralık ayında bile olabilir- pilavını çok yapıyorlar. Şu sıralar melki çıktığı için Yörük Sofrasında bunu bulabilirsiniz.
Ayrıca yine Yörük Sofrasında herkesin yapmaya üşendiği keşkek günün spesiyali. Ayrıca yine unutulmaya yüz tutmuş Saçaklı Mantı’yı da deneyebilirsiniz. Bu yemekleri yalnızca Yörük Sofrasında bulabilir ve tadabilirsiniz. Aile işletmesi olan Yörük Sofrası, küçük sevimli bir işletme.
İkinci adres; etin her halini bulabileceğiniz, Çan gibi sapa bir yerde beklenmeyecek kalitede bir restoran. Cemil Usta Et Lokantası. İşte bu adreste etin her hali var. Çorbanın her hali var. Yolunuz Çan’a düşerse mutlaka Cemil Usta’ya uğrayın ve etin her halinden tadın.
Çan’a gelip de “nerede yemek yiyebilirim” derseniz size verecekleri tek adres Cemil Usta olacaktır.
YENİCE:
Yenice Çanakkale’nin en uzak noktasında, Kazdağlarının eteğinin de üstünde bir yer. Küçük, sevimli; havası tertemiz bir ilçe. Yenice denilince ilk akla gelen lezzet tabi ki dondurması. Taşlar Pastanesinde yiyeceğiniz dondurmanın sütü, Sahlep’in kıvamı Türkiye ölçeğinde bulunabilir bir lezzet değil. Ülker Grubu Başkanı Murat Ülker’in de bu dondurma favorisi. Helikopteri ile gelip burada dondurma yiyen iş insanı, bu tadın “unutulmaz” olduğunu söylüyor.
Taş Pastanesinin Kemalpaşa tatlısına da bir göz kırpmanızı öneriyoruz; asla pişman olmayacağınız bir kıvamda yapılıyor.
Keza kuru fasulye yemeğinin de inanılmaz bir tadı var. Yörede çetin şartlarda yetişen fasulyeler stres altında büyüdükleri için lezzet konusunda fark yaratıyor. Her hangi bir esnaf lokantasında kuru fasulye yemenizi öneriyoruz.
Yenice-Edremit arasından inerken; Gülsüm Ana’da da kuru fasulye yiyebilirsiniz. Salaş bir lokanta olan Gülsüm Ana’da özellikle sıcak sıcak sunulan Bazlamanın tadına doyum olmuyor.
Tekrar Yenice’ye dönelim. Yenice – Kalkım arasındaki yol üzerinde kır lokantası var. Burada oğlak çevirme inanılmaz. Mutlaka vaktiniz varsa burada oğlak çevirmenin tadına bakmalısınız. Havası, lezzeti sizi büyüleyecek ama mevsimi değilse bu yer oğlak çevirme yapmıyor.
Atalay Peynirlerinden söz etmezsek haksızlık ederiz. Müthiş; neredeyse yok satan butik üreticinin üçlü karışımı, ev yapımı peyniri ve özellikle de izmir tulumu tadından yenmiyor. Keza satış noktası Mezre'de yiyeceğiniz tütsülenmiş etli pizzası sizi tekrar tekrar buraya getirecek kadar lezzetli. Not edin, bu pizza bildiğiniz gibi değil.
BAYRAMİÇ:
Bayramiç 1800’lü yıllardan bu yana tahin helvası ile anılıyor. Bu ilçede markalaşarak ün salmış. Biz size evet bu helvayı önereceğiz ama eski usül yapılanını tadın. Nasıl mı; Çarşı Camisinin yanındaki dükkandan geleneksel yöntemlerle yapılmış olanı var. Mutlaka tadına bakın; hatta hediye götürün.
Şunu belirtelim ki; Bayramiç’te yapılan tahin helvalarının hiç birinde glikoz, koruyucu kimyasallar kullanılmıyor. Bu nedenle bildiğiniz tahin helvalarından tadı farklı.
Efsane isim;şam tatlısının babası, dondurmanın ustası Şamcı Ali, java motosikletiyle yaz aylarında dondurma kışın da şam tatlısı satar. Mahalle aralarında dolaşır ve yılın hit şarkılarını çalar. Bilirsiniz ki; o gelmiştir.
Eğer Bayramiç’te Kasım-Mart ayları arasında bulunuyorsanız Dondurmacı Ali’nin Şam Tatlısını ne yapıp edip yemenizi öneriyoruz. Tabi Şamcı Ali’yi bulmak kolay değil. Bir dükkanı yok; motosiklet üzerinde satıyor ama genellikle merkezde, sanayide ve Çan Yolu üzerindeki mahallede bulunuyor. Sürekli hareket halinde; cebinden ulaşıp bulmak zorunda kalabilirsiniz.
Yok Bayramiç’te Nisan-Ekim ayları içinde bulunuyorsanız yine sizi Dondurmacı Ali’ye yönlendireceğiz. Yine motosiklet üzerinde satış yapan, sabit bir adresi olmayan Dondurmacı Ali’nin dondurmasını yemezseniz Bayramiç eksik kalır. Hiçbir yerde öyle bir aroma yoktur; bir kere yiyen müdavimi olup çıkıyor.
Dondurma demişken Bayramiç’te bir de keçi sütünden yapılan merkezde tam kavşakta Onay Pastanesi var. İşte onun da dondurmasını mutlaka yemenizi öneriyoruz. Hemen tükeniyor ama bulabilirseniz Türkiye’de tek olan Bayramiç Beyazından yapılmış şekersiz Bayramiç Beyazı Dondurmasını ısrarla isteyen; hatta arayıp ayırtın.
Son olarak sizi akşam yemeği için Hacı Kayyum’a götürelim. Şehrin dışında –Kutluoba Köyü yolu üzerinde çamlık bölgesinde- otopark sorunu olmayan, ızgaranın her çeşidini yiyebileceğiniz, birkaç kadeh de bir şeyler içebileceğiniz bir restoran. İşletmecisi etleri kendi çiftliğinden tedarik ediyor ve fiyatları oldukça uygun.
Dünyanın ilk güzellik yarışmasının yapıldığı Ayazma Mesire Yerini göreyim derseniz, oraya kadar gitmişken mutlaka kiremitte tereyağı ile pişirilmiş kırmızı benekli alabalık yemeyi atlamayın. Tertemiz hava eşliğinde Kazdağları Ayazma Keskin’de yiyebilirsiniz. Yaz aylarında açık ama kış ayları için gitmeden mutlaka arayın.
Son olarak Bayramiç’ten geçiyorsanız zeytin yağı almayı ihmal etmeyin. İda Lina Organik Zeytinyağlarının tadına doyamayacaksınız.
AYVACIK:
Ayvacık sahillerine inerseniz oralarda yemek yiyebileceğiniz çok yer bulabilirsiniz; özellikle balık. Ayvacık merkezden öncelikle mutlaka sucuk kasap sucuğu alın. Size bununla ilgili olarak iki yer önereceğiz. Genç Kasap ve Yayla Et Kasabı. Bu iki kasabın etleri gerçekten müthiş. Ayvacık’ın etlerinin çoğu kekik kokulu olduğu için bilenler buradan geçerken mutlaka et veya sucuk almayı ihmal etmiyor.
Sivrice Altı, Koyunevi, Kdırga Koyu gibi pek çok koyda pek çok restoran, aile işletmesi var. Hepsinde de güzel yemekler yapılıyor. Özellikle sardalye tercih ediliyor. Ayvacık yöresi Sardalye Izgarayı farklı yapıyor. Salamura asma yaprağına sarıyor ve öylece ızgaranın üzerine atıyor. Salamura Asma Yaprağının (bandırma da deniliyor bu asma yaprağına) ekşiliği balığa da çıkıyor. Yapraklardan arındırmadan yerseniz, o ekşiliği ağzınızda acayip güzellikte bir tat bırakıyor.
Bunun için size Okan Motel’in bahçesindeki çardak restoranı tavsiye ediyoruz. Sivrice altının son noktasında. Fenerin yanından geçip giderseniz yol sizi Okan Motel’in çardağına götürecek. Her şey denizden çıktığı gibi taze. Yeşillikler bahçeden, ilaçsız.
Sivrice sırtlarında, Midilliye bakan Shappo Meyhanesi rezervasyonla gidilebilen bir yer. Adını Midilli Adasının ünlü şairi Shappo’dan alıyor. Meyhane havasında, müthiş manzarasında size unutulmaz tatlar yaratacak bir mekan. Fiyatları civara göre biraz yüksek sayılabilir ama o manzara bunu kapatıyor.
Yolunuz düşerse deniz ürünlerinden seçmeler yapabilirsiniz. Salamura edilmiş asma yaprağında sardalye isteğinizi mutlaka belirtin ve isteyin.
EZİNE:
Ezine peynire ismini vermiş bir ilçe. Dünyaca ünlü peynirleriyle kendinden söz ettiriyor. Burada bir yemek lezzet adresi ararken pek çok kişi aynı adresi işaret etti. Güntepe Restoran; Ezine – Ayvacık çıkış yönünde yolun üstünde biraz da salaş bir mekan.
Tavası, Peynir Helvası neredeyse mükemmel. Mutlaka denemelisiniz ki; iddiamızın ne kadar haklı payı olduğunu göresiniz. Bu işletme farklı reçeller de üretiyor. Otopark sorunu olmayan, yol üstü lezzetlerinden biri. Çanakkale’den pek çok kişi buraya Güntepe’nin tavasını yemeye gidiyor.
Ezine peynir cenneti ama hangi markanın peyniri en iyisi. Ezine ve Bayramiç’te yaşayanlar genellikle Bergaz, RK, Kaymaklar, Alakaş ve Tekçe ve Atalay peynirlerini tercih ediyor. Alakaş ve Tekçe Lapseki’de, Atalay ise Yenice’de üretim yapıyor.
Yemeğimizi yedik, peynirimizi aldık; mevsim de koruk ayındaysa hadi gelin sizi Koç Çay Ocağına götürelim. Burada ev yapımı, tazecik koruk suyu için ve mideniz bayram etsin. Şekeri, kıvamı mükemmel denecek kadar kusursuz. Ezine için önerimiz bu kadarla sınırlı değil elbet ama şimdilik Çanakkale’nin lezzet haritasında bu kadarını göstermekle yetinelim.
BOZCAADA:
Bozcaada’yı artık dünya tanıyor. Dünyanın tanıdığı, pek çok lezzetlerin yer aldığı restoranları tek tek saymayalım diyeceğiz ama ilçelerin hepsinde saydık. Burada da birkaç restoran adı vermezsek olmaz tabi.
Pek çok öneri, bizim de bizzat test ettiğimiz adını işletmecisinden alan Nevreste Restoran misafirperverliği, naifliği ve lezzetini sürekli hale getiren ender restoranlardan biri. Çocuklarıyla birlikte işlettiği restoranda ne yerseniz yiyin lezzet üst seviyede. Belli ki; aile yemeklerine sevgilerini de katıyorlar.
Laf aramızda yeme içme konusunda adanın kraliçesi Nevreste Hanım. Nevreste’yi vazgeçilmez yapan yalnızca lezzeti, sunumu değil. Aynı zamanda vegan, vejeteryan ve guletensiz yiyecekler sunması.
Tabi son yılların markası Madam Niça’yı unutmadık. Sevgili Oya Hanımın tırnaklarıyla kazıya kazıya markalaştırdığı Madam Niça adını da Bozcaada’dan alıyor. Otantik atmosferiyle şaşırtan Madam Niça lezzetli ve kusursuz sunumlarıyla Bozcaada’nın önde gelen restoranlarından biri olmayı başardı.
Bozcaada’da hangi restorana girerseniz girin karşılaşacağınız üç şeyi sayalım. Lezzet her zaman üst seviyede. Fiyatlar her zaman üst seviyede. Ada şarapları her zaman bulunabilir durumda. Tabi bir de Adanın Çavuş Üzümünü eklersek; Bozcaada’yı tanımlamış oluruz.
Bozcaada’nın her sokağı, her bahçesi, her sahili yeme içme imkanı sunuyor. Pahalı mı pahalı ama hepsi de üst seviyede lezzet sunuyor. Keza konaklama da aynı şekilde. Uzun lafın kısası Bozcaada artık pahalı bir ada.
Ada dünden bugüne şarap üretiyor. Yılların Talay’ı, Ataol’u hala varlığını sürdürüyor ama son yıllarda Corvus Şarapları eklendi adanın repertuvarına. Adaya gittiyseniz, dönerken yanınızda yemek götüremezsiniz ama ada şaraplarından ve adanın Çavuş Üzümünden mutlaka alın.
Her şey tamamsa şimdi geri dönmek için feribot çileniz başlayacak. Sıraya girin, 50 lira ayakbastı paranızı ödeyin -bunu ödemek zorunda değilsiniz, kimse siz sıraya girdiniz adaya geldiniz diye sizden haksız yere para isteyemez- inşallah, maşallah rezervasyonunuz yoksa adada kalabilirsiniz.
Gönlünüzü ferahlatalım; dönmeden önce Çınar Altında oturup bir çay için.
GGÖKÇEADA:
Ulaşımı dert, Kabatepe’de feribot beklemek dert, Ada içinde aracınız yoksa bir yere gitmek dert ama havasıyla, son yallardaki popülerliği ile Gökçeada kendini bile aştı. Denizin durumuna göre Kabatepe’den Gökçeada’ya ulaşmak bazen bir buçuk saat bazen 2 saat bazen de daha kısa sürebiliyor.
Kaleköy, Zeytinli, Eski Bademli ve Tepeköy’ün geleni gideni eksik olmuyor.
Eğer Gökçeada’da iseniz tabi Madamın Dibek Kahvesini içeceksiniz. Madam sizlere ömür olsa da halen bu markayı insanlar test etmek istiyor ve orada soluklanmayı bir aktivite olarak görüyor.
Gökçeada’yı bir şeyle tanımla deselerdi muhtemelen biz Keçi olarak adlandırırdık. Adanın etleri hepsi salma; keçiler doğada kendi başına dolaşıyor. Üstelik sosyalleşmişler. Bunu en çok Pınarbaşı Çınaraltı’nda görüyorsunuz. Orada keçilerin sizinle bir muhabbete girmediği kalıyor.
Pınarbaşı Çınaraltına mutlaka gidilmeli ve orada Semaderik Adasına karşı sade bir Türk Kahvesi içilmeli. Biraz vakit geçirilmeli. Kendi içeceğinizi, oturacağınız kamp sandalyesini götürüp sıfır harcama ile manzaranın keyfini çıkarabilirsiniz.
Akşam için hazırlık var. Tercihleriniz arasına hazır Pınarbaşı Çınaraltında iseniz, Tepeköy’ün en meşhur ve iddialı Tavernası Barba Yorgo’nun yerinde rezervasyon yaptırabilirsiniz. Burada adanın üzümlerinden yapılmış şaraplarını tadabilir, müzik eşliğinde pistte sirtaki yapabilirsiniz. Yunan Taverna geleneğini ilk başlatan Barba Yorgo en eski adalılardan ve bu işlerde oldukça başarılı. Eğer burada bir akşam eğlenmeyi planlıyorsanız; ki planlayın mutlaka günler öncesinden rezervasyonunuzu yaptırın.
Başka bir seçenek; yemek yiyip manzara seyredeceğim; güneşi batıracağım diyorsanız sizin gideceğiniz yer Kaleköy sırtlarında, kayaların üzerine kurulmuş İmroz Poseidon. Ada’da güneşi daha güzel batırabileceğiniz başka yer yok. Yalnız bir sorununuz var. Burada bir akşamüzeri yemek yiyip güneşi batırmak isterseniz yaz döneminde aylar öncesinden rezervasyon yapmalısınız yoksa yer bulamazsınız. Güneşi batırmak için illa İmroz Poseidon’da oturmanıza ve yemek yemenize gerek yok. Buradaki kayalıkların üzeri insan dolup taşıyor. Kamp sandalyenizi alın, şarabını koyun ve güneşi batırmak için işte hazırsınız.
Kimse size bir şey diyemez.
Bir başka seçeneğiniz Adanın en sükseli köyü Zeytinli Köyünde. Son Vapur, sizi mutlu edecek, lezzet ve fiyat anlamında tatmin edecek ender yerlerden biri. Romantizmi yükselten, kendinizi anlamanızı ve buradan mutluluk çıkarmanızı sağlayacak bir yer arıyorsanız adada bildiğiniz, duyduğunuz bütün yerleri yurtları unutun. Son Vapur gerçekten süreklilik sağlayan lezzetleriyle övgüyü hakkediyor. Romantizmi güçlü tutan ambiyansıyla mutlaka Son Vapur’u not edin. Asla pişman olmayacağınız bir yer. Gecesi ve akşam üzeri ayrı güzel.
Mustafa'nın Gayfesi her zaman popülerliğini koruyor. Kahvaltısı dillere destan.
Sabah kahvaltısı için Mustafa’nın Kayfesini öneriyoruz. Son derece ünlü konuklar ağırlayan, memnuniyet derecesi yüksek bir. Burada bir kahvaltı yapmadan adadan ayrılmayın. Kaleköy sırtlarında yer alan Mustfa’nın Kayfesi sizi memnun edecek bir yer.
Vaktiniz olursa diyeceğiz ama mutlaka vakit ayırmanızı istediğimiz bir yer daha var. Bi Kafe Dükkan. Adanın merkezinde, küçük bir yer ama müthiş lezzetler ve sunumlar çıkarıyor. Övgüyü hakettiği gibi ziyaret edilmeyi de hakkediyor. Tavsiye ediyoruz, Bi Kafe Dükkan’ı pas geçmeyin.
Geldik Gökçeada seyahatinin sonuna. Ada’nın markası Efi Badem Kurabiyesi almadan olur mu. Hemen merkezde Meydani Pastanesinden kurabiyenizi alın ve güneşin altında feribot sırasına girmek için hızlı gidin. Orada size hizmet verecek adam gibi bir kafe yok. Kuru kuru beklemekten başka yapabileceğiniz bir şey kalmadı.
So5n bir değerlendirme yaparsak; Gökçeada son yıllarda hızla tercih edilen yerlerden biri. Gelecekte Gökçeada müthiş bir ivme kazanacak. Bugün itibariyle Gökçeada’ya gitmek isteyenlerin çoğu feribot çilesi nedeniyle yönünü başka yerlere çeviriyor. Gestaş, Gökçeada için yeterli feribot seferi sağlamıyor; sağlamamakla kalmıyor bekleme sırasında ne Gökçeada Belediyesi ne Gestaş hiçbir şekilde doğru düzgün hizmet vermiyor.
Keşke Gökçeada Belediyesi hem Kuzu Limanında hem Kabatepe Limanında insanların ihtiyaçlarını giderebileceği aksiyonlar alsa ama ne yazık ki yok.
Yorumlar
Kalan Karakter: