28. Dönem 4. Yasama Yılı, Mecliste TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’un Atatürk Anıtı'na çelenk koymasıyla başladı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye Büyük Millet Meclisi 28. Dönem 4. Yasama Yılı Açılış Toplantısı'nda konuşuyor.
Erdoğan konuşmasında şu ifadelere yer verdi:
Her Meclis açılışında ilk günde, bundan 105 yıl önceki heyecanı hepimiz yaşıyoruz. Halkın oyları ile seçilmiş ilk cumhurbaşkanı olarak sizinle aynı heyecanı yaşıyorum. 28. dönem 3. yasama yılı ülkemizde ve bölgemizde yoğun bir çalışma takvimine sahne oldu. Meclis'imiz faaliyetleri ile milletimizin iradesini en güzel şekilde temsil etti. Meclis'imizin tüm mensuplarına şahsım, ülkem, milletim adına teşekkür ediyorum. Önümüzdeki 10 ay boyunca teklifleri ile önergeleri ile, ufuk açıcı değerlendirmeleri ile her bir vekile şimdiden minnettarlığımızı iletiyorum.
Her zaman söylediğimizi gibi asıl olan milletin ve memleketin esenliğidir. Millete ve memlekete hizmet yolunda hepimiz biriz, beraberiz. Büyük ve güçlü Türkiye ülküsüne giden yolda hepimiz biriz, beraberiz. Memleketin hak hukukunu savunmada biriz, beraberiz. Vatanımız, bayrağımız ve mukaddes değerlerimiz için aynı şekilde biriz beraberiz.
Siyasette faklı kulvarlarda rekabet halinde olsak da söz konusu memleket olunca ortak paydada buluşmamız milli meseledir. Mesele Türkiye ise gerisi teferruattır. Bu anlayış ile hareket eden herkesin başımızın üzerinde yeri vardır. Milleti temsil gibi ulvi görevi icra eden vekillerimize çalışmalarında rabbimden başarılar niyaz ediyorum. Burası aynı zamanda demokrasimizin merkez üssüdür.
15 Temmuz gecesi savaş uçaklarının sonik patlamalarına ve tepesine yağan bombalara rağmen milletin emanetine sahip çıkan meclisimiz ikinci defa gaziliğe müşerref olmuştur. Darbe girişimini püskürterek dünya parlamentoları arasında adını onurla yazdırmıştır.
Meşruiyetini doğrudan milletimizden alan TBMM daima hakkın haklının ve mazlumun yanında yer aldı. İsrail'in Filistin'de 2 yıldır sürdürdüğü soykırıma, devlet terörüne en güçlü tepki bu koltuklardan yükseldi. Milletimizin milletine tercüman olan meclisimiz 7 dildeki ortak bildiri ile farkını ortaya koydu. Soykırım hakkındaki tezkere zulme göz yumanlar için çok güçlü mesaj olmuştur. Filistin'i destekleyen parlamentolardaki çalışmaları meclisimizin bir diğer başarısıdır.
Filistinli mazlumlarla dayanışma sergileyen partilere ve vekillere kalpten teşekkür ediyorum. Geçen haftaki BM kurulu başta olmak üzere her platformda Filistin davasının gür sesi olduk. Şahsımızı ve ülkemizi hedef alan karalama kampanyalarına karşı izzetli duruşumuzu muhafaza ettik. İşgal kuvvetlerine kahramanca direnen Gazze'nin yiğit evlatlarını asla yalnız bırakmadık. Gazze'ye insani yardımlarımızı göndererek, İsrail ile ticareti 1.5 yıl önce keserek, soykırım davasına müdahil olarak Filistinlilerin yanında dimdik durduk.
Bu konuda haksız ve hadsiz eleştirilere maruz kalındığını görüyor ve bundan üzüntü duyuyoruz. Biz ve arkadaşlarımız birileri gibi Filistin davası ile 2 yıl önce tanışmadık, biz bu davaya ömrümüzü adadık. Son nefesimize kadar Filistin'in ve ilk kıblemiz olan Kudüs'ün hakkını korkusuzca savunacağız. Tarih bu omurgalı duruşumuz nedeni ile Türkiye'yi altın harflerle yazacaktır. Trump ile gerçekleştirdiğimiz görüşmede de Gazze gündemimizin ilk sırasındaydı. Çağrımızı yaptık ve duruşumuzu net biçimde ortaya koyduk. Savaşın kazananı adil barışın kaybedeni olmaz. Filistin barışı en fazla hak eden millettir. Gazze, kana gözyaşına ve yıkıma artık doymuştur. Bu utanç artık son bulmalıdır. Tek bir çocuğun daha hayattan koparılmasını istemiyoruz. Türkiye olarak bunun için çalışmaya tüm gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz. 1967 sınırlarında, başkenti Doğu Kudüs olan Filistin kurulana kadar mücadelemiz sürecek. Nasıl Suriye'nin özgürlüğünü görmeyi rabbim bize nasip ettiyse Gazze'de güzel günleri göreceğimize de tüm kalbimle inanıyorum. Gazzeli ve Filistinli kardeşlerimize buradan dayanılma mesajlarımızı gönderiyor ve bundan sonra da yanlarında olacağımızı önemle ifade ediyorum.
86 milyonun bir olduğu Türkiye enerjisini refah için harcayacaktır. İnşallah yeni atılımlara da fırsat oluşacaktır. Sınırlarımızın ötesindeki Kürt kardeşlerimizin terör örgütleri baskısı ile Müslüman düşmanı ülke ve odaklar tarafından istismar edilmesine rıza göstermeyiz. Suriye'nin bölünme planlarının bugün e karşısındayız. Gerekse herhangi bir terör oluşumunu önlemek için diplomasinin tüm kanallarını devreye aldık. Diplomatik girişimler cevapsız kalırsa Türkiye'nin politikası bellidir. Türkiye Suriye'de bir dejavu yaşanmasına izin vermeyecek. Bu ilkeli tavrımız Kürt kardeşlerimizin aleyhine değil tam tersine onların lehinedir. Bölgemizin terörden kurtarmak için bir adımdır. Hepimiz ortak geleceğin yolcularıyız. Biz birbirimize duvarın tuğlaları gibi kenetlenirsek bölgedeki barış gerçekleşecektir. Aramıza simsarlar girdiğinde çatışma, kan gözyaşı eksik olmayacaktır. Nasıl Çanakkale'de Türk Kürt Arap birlikte vatanı savunduysa yakında da ülkenin refahını kalkınmasını birlikte tahkim edecektir.
Yorumlar
Kalan Karakter: