Çanakkale Barosu'nun önceki dönem yönetim kurulu başkanlarından olan Av. Hande Keskin'in kariyerindeki seçim serüveni, Türkiye hukuk camiasında eşine az rastlanır bir hikâyeye sahip. Bir hukukçunun hukuki bir kural olan kıdem sebebiyle, üstelik iki farklı seçimde, aynı oy alarak kaybetmesi, Keskin'i kamuoyunun yakından takip ettiği bir isim haline getirdi.
Üç Seçim, İki Eşit Oy Kaybı ve Bir Zafer
Av. Hande Keskin’in Baro Başkanlığı maratonu, adeta bir kader oyunu gibi ilerledi.
İlk Adaylık (Kıdem Mağduriyeti): İlk kez Baro Başkanı adayı olduğunda, sandıktan çıkan sonuçlar nefesleri kesmişti. Rakibiyle birebir aynı oy sayısına ulaşmasına rağmen, Baro mevzuatındaki kıdem ve yaş üstünlüğü kuralı nedeniyle koltuğu rakibine devretti. Bu, meslek hayatındaki ilk büyük hayal kırıklığıydı.
Zafer Dönemi: Ancak Keskin, pes etmedi. Bir sonraki seçimde tekrar aday oldu ve bu kez oyların çoğunluğunu alarak Çanakkale Barosu Yönetim Kurulu Başkanı seçilmeyi başardı.
İkinci Kıdem Mağduriyeti: Görev süresinin ardından girdiği son seçimde ise, akıl almaz bir durum daha yaşandı. Oyların sayımı, itiraz süreçleri ve yeniden sayımlar sonucunda Keskin, yine rakibiyle eşit oy sayısına ulaştı. Ve kaderin bir cilvesi olarak, ilk seçimde olduğu gibi yine kıdem ve yaş farkı kuralı devreye girdi ve Keskin koltuğu bir kez daha devretmek zorunda kaldı.
Bu inanılmaz seçim maratonu ve iki kez aynı sebepten kaybetme tecrübesinin ardından Av. Hande Keskin, rotasını değiştirerek kişisel dönüşüme ve sportif faaliyetlere odaklandı.
Tuz Gölü'nün Arındıran Sessizliğinde Çıplak Ayakla Yürüyüş
Hukukun yoğun rekabetinden ve kıdem kuralının getirdiği adil olmayan yenilgi hissinin ardından Keskin, zihnini ve ruhunu arındırmak için doğaya yöneldi. Son dönemdeki dikkat çekici performansı, Ankara sınırlarında bulunan, Türkiye'nin ikinci büyük gölü Şereflikoçhisar Tuz Gölü'nde çıplak ayakla yaptığı yürüyüş oldu.
Bu sade ve güçlü görseli, sosyal medya hesabından derin anlamlar içeren bir manifestoyla paylaştı. Keskin'in, "İnceliksiz, bağsız, sorumluluk almayan, vasat ve bencil yerlerden/ilişkilerden, Güven veren, dayanışan, merhametli, adil ve yaşama sevinci olan yerlere/kişilere doğru başımı alıp gidesim var.." şeklindeki ifadeleri, kariyer siyasetinin getirdiği yıpratıcı ortamlardan duyduğu rahatsızlığı açıkça ortaya koydu.
Tuz Gölü'nün sonsuz ve çorak görüntüsünde ile çıplak ayakla yürüme eylemi, Keskin'in karmaşık ve yorucu bağlardan kurtulma, kendine ait yeni bir başlangıç yapma ve tamamen temel insani değerlere dönme arayışını sembolize ettiğini söyleyebiliriz.
Üst üste yaşanan bu siyasi talihsizliklerin ardından Hande Keskin'in kendi dünyasında yarattığı bu yeni dünya, mesleki kimliğinin ötesinde, iç huzuru arayan herkese ilham kaynağı olmaya aday. Hande Keskin, sporun disiplini ve doğanın arındırıcı gücüyle, hayatının yeni ve güçlü bir dönemine yelken açıyor dersek çok abartmış olmayız.
Yorumlar
Kalan Karakter: