‘’Hanımlar beyler, bakın! Bu yollar zor, bu yollar çileli, bu yollar dolambaçlı. Canı kıymetli olan bizimle yürümesin. Biz okuyacağız, daha çok okuyacağız. Parlak bir istikbal için durmadan yorulmadan çalışacağız,’’ dedi. Ön sıralardan gülüşmeler alkış seslerine karışmıştı. Öğretmenlerden biri ‘’Şuna bir bakın büyümüş de küçülmüş vallahi,’’ deyince ciddileşti. ‘’Küçüldüğümüzü nasıl muhakeme ettiniz Hoca Hanım, biz geçtiğimiz yollarda soluklanmak için dahi duraksamadık,’’ deyince bu sefer gürültü yerini sessizliğe bırakmıştı. Okul tarihinin en genç öğrenci temsilcisi Yılmaz, oyların büyük bir çoğunluğunu alarak bu makama henüz 2. Sınıfa giderken talip olmuş, diğer öğrencilerin de takdiriyle seçilmişti.
Zaman zaman boyunu aşan lafları, düşündüren söylemleri, tepki çeken hareketleri olsa da çok idealistti. Mübalağa gibi olmasın haftanın iki günü kaymakamlığın, 2 günü de belediyenin önünde yatar, tuttuğunu koparırdı. İlk başlarda sevimli bir ufaklık gibi görünse de bütün mülki, idari amirler ne kadar çetin ceviz olduğunu anlamıştı artık Yılmaz’ın. Okula spor sahası yaptırmayı kafaya koyduysa kaymakamın kapısının önüne kamp kurar, o saha yapılana kadar rahat vermezdi. Okulun bahçesine temizlik personeli yetişemez olursa belediye başkanının makam arabasının başında durur bahçenin temizlenmesi hususunda özel kaleme bilgi verilinceye kadar başkana huzur bırakmazdı.
Vaziyet artık öyle bir hal almıştı ki okul idaresi işin içinden çıkamaz olduklarında ‘’Yılmazcığım okulumuzun falanca ihtiyacı için bir de sen alakadar olsan,’’ der o işi olmuş bilirdi. Okurdu, anlardı, dinlerdi Yılmaz. İyi bir okuyucu kadar iyi bir dinleyici olmanın önemine vakıftı. Yetişkinler gibi dinlemeyi ‘Konuşma sırasının, kendine gelmesini beklemek’ ten ibaret olduğunu düşünmezdi. Onaylardı, merak ederdi. Bir sorunu olan öğrenci de önce Yılmaz’a gelirdi. Hatta idareye gidip sorununu çözememiş olan da … Onun öğrenci temsilcisi olduğu yıllarda okulu çok kazanım elde etti. O sevimli halleri, inatçılığı, olmaz denileni oldurdu.
Yılmaz hepimiz için örnekti, azimli, idealleri olan, çabuk kaynaşan, sosyal, hazır cevap bir çocuktu. Bir kusuru vardı yalnız. Yılmaz hayali bir karakterdi. Böyle bir karakterin gerçekten aramızda olmasını, hepimize ilham kaynağı olmasını o kadar çok isterdim ki.
Hazıra alışan, sorumluluk almaktan kaçınan, ‘’Aman birileri nasıl olsa halleder,’’ diyen bir topluluk haline geldiğimizi düşünecek olursak gerçekten Yılmaz gibi örneklere ihtiyacımız olduğu aşikâr.
Sadece şikâyet eden, bahaneler üreten ve o bahanelerin altına sığınan bir nesil olduğumuz için, Yılmaz gibi çözüm odaklı kişilere ihtiyacımız aşikâr.
Çabuk pes ettiğimiz, çoğu yarışı henüz başlamadan kaybettiğimiz için Yılmaz gibi ismiyle müsemma arkadaşlara ihtiyacımız aşikâr, vesselam.
Bu haftayı da Bahadır Cüneyt Yalçın ile noktalayalım kıymetli okur.
‘’ Televizyon kumandasının hiç basılmayan tuşları gibiyim. Renkli ve güçlüyüm ama hiçbir şeyi değiştiremem.’’
Herkese sağlıklı, huzurlu mutlu haftalar dilerim.
Kalın sağlıcakla.
YAZARLAR
Yayınlanma: 03 Mart 2022 - 09:28
İsmiyle Müsemma
‘’Hanımlar beyler, bakın! Bu yollar zor, bu yollar çileli, bu yollar dolambaçlı
YAZARLAR
03 Mart 2022 - 09:28
EDİTÖR
İlginizi Çekebilir