Black Friday (Kara Cuma), dünyanın birçok yerinde kasım ayı başından itibaren başlayan gerçek indirim kampanyalarıyla tüketicilerin heyecanla beklediği bir alışveriş dönemine dönüşürken, Türkiye’de benzer kampanyaların kapsamı ve derinliği ciddi eleştiriler alıyor. Pazarlama stratejileri ve yerel alışveriş platformlarının taktikleri, bazı tüketiciler tarafından “indirim gibi görünüp gerçek anlamda indirim olmayan” uygulamalar şeklinde değerlendiriliyor.
Elektronik Ürünlerde Fiyat Şaşkınlığı: TV Örnekleri
Samsung 55QN85F 55″ Neo QLED TV: Türkiye’de Samsung'un kendi internet sitenide fiyat 55.999 TL iken, kelli felli sitelerde fiyat aynı model olarak 69.545 TL’ye kadar çıkabiliyor. Bu fiyatlar adikkat edin; bir kaç gün öncesine kadar fiyatlar 55.000 TL seviyesindeydi.
Aynı zamanda LG 55QNED86T 55″ LED TV ise Türkiye’de başlangıçta 42.139 TL civarındayken, Kara Cuma kampanyası ile yaklaşık 40.000 TL gibi bir seviyeye indiriliyor (yani yaklaşık 2.106 TL’lik bir indirim).
Bu örnekler, nominal indirim varmış gibi görünse de, Türkiye’deki enflasyon, kur dalgalanmaları ve listeleme stratejileri düşünüldüğünde indirimlerin gerçekte “çok büyük avantaj” sağlamadığı izlenimi doğuruyor.
Komşu Ülkelerle Fark: Yunanistan’da Fiyatlar Çok Daha Düşük
Farkı daha net görmek için, benzer TV modellerinin Yunanistan’daki fiyatlarıyla Türkiye’yi kıyaslamak çok şaşırtıcı.
Samsung 55QN85F, Yunanistan’da yaklaşık 848 Euro etiketle satılıyor. Bu, Türk Lirası’na çevrildiğinde yaklaşık 41.550 TL'ye denk geliyor. Üstelik peşin fiyatına bu tv'yi komşu isterse 19.39 euro taksit ile 36 ay peşin fiyatına satın alabiliyor. Eğer Tax-Free uygulamasıyla iade edilebilen KDV-oranı göz önünde bulundurulursa, fiyat 33.000 TL civarına kadar düşüyor.
Bu durumda Türkiye ile Yunanistan arasında yaklaşık 36.000 TL’ye yakın bir fark oluşuyor.
LG 55QNED86T modeline bakalım: Türkiye’de 42.000 TL civarında satılırken, komşuda bir üst modeli 698 Euro (34.000 TL) fiyatlandırılmış. Tax-Free sonrası ise bu fiyat 558 Euro (27.300 TL) seviyesine düşüyor. Yani Türkiye'yle karşılaştırıldığında yaklaşık 14.700 TL fark var. Bu büyük fark, “Kara Cuma indirimleri gerçekten tüketici lehine mi oynuyor” sorusunu haklı kılıyor.
Telefonlarda da Aynı Hikaye: Global Fiyatlarla Uçurum
TV örneğiyle sınırlı kalmıyor; popüler telefon modellerinde de benzer durumlar görülüyor:
Samsung Galaxy S24 Ultra (256 GB): Makedonya’da yaklaşık 750 Euro (36.000 TL) iken, Türkiye’de benzer model 72.000 TL ile 80.000 TL civarında satılıyor.
Yeni çıkan Samsung S25 modelinin Türkiye fiyatı 78.000–82.000 TL bandında dolaşırken, Makedonya’da bu model 810 Euro (39.000 TL) seviyesinde.
Bu veriler, Türkiye’de “Kara Cuma” indirim kampanyalarının uluslararası fiyat dinamikleriyle kıyaslandığında ne kadar arada kaldığını gösteriyor ve ciddi bir güven/alım gücü sorunu ortaya koyuyor.

Türkiye'de Kara Cuma avantajını bulamayan Türkler, komşuya koşuyor. yiyiyor, içiyor, alışverişini yapıyor ve dönüyor. Yine de avantajlı oluyor.
Türkiye’de Kara Cuma Gerçekten Ne Kadar ‘Cuma’?
Görünen o ki, Türkiye’de büyük platformlar (Hepsiburada, Trendyol, N11, Amazon TR, Teknosa, MedyaMarkt, vb.) “Kara Cuma” indirimleri uyguluyormuş gibi yaparken bu stratejiler tüketicinin aleyhine işliyor:
Fiyat Yükselt → İndir: Kampanyadan önce ürünlerin fiyatı yüksek tutuluyor, sonra indirim varmış gibi gösteriliyor.
Sınırlı Ürün Çeşidi: İndirime giren ürünler genellikle sınırlı sayıda, stok az — gerçek talep yokmuş gibi pazarlanıyor.
Tarihlerin Esnekliği: Dünya genelinde Black Friday genelde Kasım’ın son haftasına denk gelmesine karşın ayın başından itibaren çok ciddi indirimler yapılıyor. Türkiye’de “Kara Cuma” kampanyaları daha esnek zamanlara yayılabiliyor ve “sürekli indirim” algısı yaratılıyor. Oysa indirimin gerçekliği Türkiye'de ciddi olarak tartışılır.
Vergi ve Kur Etkisi: Döviz fiyatlarının yüksek seyretmesi, ithal elektronik ürünlerde maliyetin yüksek olmasına neden oluyor. Bu da “indirim” algısını zorlayabiliyor.
Tüm bunlar birleştiğinde, tüketiciler “gerçekten indirim mi alıyorum, yoksa sadece pazarlanıyorum” diye sorgulamaya başlıyor. Bu da tüketici güvenini zedeleyebilir.
Denetim ve Bilinçli Tüketici Gereği
Bu durumu göz önünde bulundurarak şu adımlar önemli:
Tüketici Bilinci: Kampanya öncesi ve sonrası fiyatları karşılaştırmak, önceki ay ya da senelerdeki fiyat trendine bakmak önemlidir.
Bağımsız Fiyat Karşılaştırma Siteleri: Akakçe, Cimri gibi platformlarda fiyat geçmişi ve en düşük fiyat geçmişine göz atmak fayda sağlar.
Denetim Gereği: Tüketici koruma kurumları, elektronik eşya fiyatlandırmalarında “oyunbaz indirim kampanyaları”na karşı denetimleri sıklaştırmalı.
Şeffaflık Talebi: Platformların kampanya öncesi fiyatlarını ve “liste fiyatını” net şekilde açıklaması, indirim yüzdesinin gerçekçi olup olmadığını anlamamız için kritik.
Potansiyel Riskler ve Dikkat Edilmesi Gerekenler
1. Bazı “indirimler” fiyatın yapay olarak şişirilip sonra geri indirilmesiyle oluşturulabilir.
2. Stok sınırlamaları nedeniyle bazı fırsatlar hızla tükenebilir.
3. Kampanya sırasında “sahte indirim” tuzaklarına düşmemek için, ürünün daha önceki fiyat geçmişine mutlaka bakılmalı.
4. Vergi, KDV ve ithal ürünlerde gümrük maliyetlerini de göz önünde bulundurmak gerekebilir (özellikle yurt dışı parallel alım düşünülüyorsa).
Black Friday Nerede, Nasıl Ortaya Çıktı?
“Black Friday” terimi ilk olarak 1960’larda Philadelphia polisi tarafından, Şükran Günü sonrası büyük alışveriş kalabalığı ve trafik sıkışıklığını tanımlamak için kullanıldı.
1980’lerden itibaren perakendeciler, bu günü “yılın zarardan kara geçilen günü” olarak pazarlamaya başladı (“kırmızıdan siyaha” muhasebe efsanesi).
Terimin daha eski kökeni de var: 1869’da Jay Gould ve James Fisk’in altın piyasasını manipüle etme girişimiyle başlayan finansal kriz de “Black Friday” ile anıldı.
Bu alışveriş geleneği zamanla ABD sınırlarını aştı ve birçok ülkede, özellikle online perakendeciler tarafından benimsenerek “Kasım ayı boyunca büyük indirimler” dönemine dönüştü.
Türkiye’de Kara Cuma, dünya genelindeki gerçek Black Friday indirimleriyle kıyaslandığında bazı tüketiciler için hayal kırıklığı yaratıyor. Fiyat politikaları, kur ve pazarlama stratejileri daha sıkı denetlenmeli; tüketiciler de bilinçli kalmalı ve kampanyaları sorgulamalıdır. Gerçek bir indirim kültürü inşa etmek, hem pazaryerleri hem denetleyici kurumlar hem de tüketici adına kazançlı olacaktır.
Yorumlar
Kalan Karakter: