Son dönemde Türkiye’de kadınlar ve LGBTİ+ bireyler, sanat camiasında yaşadıkları taciz ve istismar vakalarını sosyal medyada ifşa etmeye başladı. Fotoğraf, müzik ve sinema gibi farklı alanlarda faaliyet gösteren kişiler hakkında yapılan açıklamalar, hem bireysel deneyimleri görünür kılıyor hem de sanat dünyasında geniş yankı uyandırıyor.
İfşalar sadece fotoğrafçılarla sınırlı kalmayarak, müzisyenler, sinemacılar, editörler ve diğer kültür-sanat profesyonellerini de kapsayacak şekilde yayıldı. Sosyal medya paylaşımlarında, mağdurlar yaşadıkları sözlü veya fiziksel tacizleri anlatıyor, bazı kişiler ise açıkça mağdur oldukları isimleri ve olayları gündeme taşıyor. Bu süreç, erkek egemen sistemin sessizlik kültürüne karşı güçlü bir tepki olarak değerlendiriliyor.
Bazı sanatçılar ve kurumlar, hakkında birden fazla taciz iddiası bulunan kişilerle profesyonel ilişkilerini sonlandırdıklarını duyurdu. Bu adımlar, hem mağdurların haklı seslerini duyurmasını sağlıyor hem de sanat dünyasında bir uyarı niteliği taşıyor. Uzmanlar, Türkiye’deki #MeToo hareketinin yalnızca bireysel bir dayanışma hareketi olmadığını, aynı zamanda toplumsal farkındalık yaratan ve erkek egemen sessizlik kültürüne karşı politika üreten bir etki alanı oluşturduğunu vurguluyor.
Kadınlar ve LGBTİ+lar, #MeToo çatısı altında “yalnız değiliz” mesajını yükselterek, taciz ve mobbing vakalarının görünür olmasını sağlıyor. Sanat camiasındaki bu hareket, akademi, medya ve iş dünyasına da örnek teşkil ederek, farklı alanlarda tacize karşı kolektif bir farkındalık yaratıyor.
Yorumlar
Kalan Karakter: