Cemil amcadan hem evi hem de bakkalı aldık. Hiç pazarlık yapmadık, bütçemize göre bir rakam söyledik ve toklaştık. Bu ticaret ikimizi de hayrete düşürmüştü. Yalnız Cemil amcanın bir şartı vardı ciddi bir mani olmadıkça bakkal dükkanı her gün açılmak zorundaydı. Hanım ‘’Bir gün sen açarsın birkaç saat bir gün ben ne olacak canım, zaten canımız sıkılır kendimize uğraş ararız bir süre sonra. Al sana uğraş Adnancığım,’’ dese de o işler öyle olmuyormuş. Çok geçmeden anladım.
‘’Gün içinde bir vakit aç işte,’’ demişti Cemil amca, öyle de olmuyormuş, onu da anladım. Nasıl anladın diye sorarsanız onu da anlatayım. Köyde yazılı olmayan bazı kurallar vardı. Bu kurallar aslında bir kitlenin alışkanlıklarından oluşuyordu. Bazı alışkanlıkları Cemil amca kazandırmış olsa da onun da ayak uydurmak zorunda olduğu bazı kısımlar vardı. Misal; köylü bakkaldan ihtiyacını ikindi namazından çıktıktan sonra görürdü. Namazdan çıkan bakkala uğrar ne alacaksa alırdı. Müşterilerin camiden çıkmaları şartı yoktu, diğer köylüler de bakkal nasıl olsa bu saatte açık olur, diye düşünerek alışveriş için o saati tercih ederdi. Onun öncesinde bakkal açık olsa da kimse yüzüne bakmaz, bir selam verip geçerdi. Ben de ilk günler sabah erken bir vakitte gideyim günün geri kalanı benim olur diye düşündüm. Sabahtan öğlene kadar kendi kendime oturdum kapatıp eve gittim. Hanımla bunun zaman kaybından başka bir şey olmadığını, para kazanmak gibi bir amacımızın zaten olmadığını, ama insanlara bir faydamızın da dokunmadığını konuştuk. Cemil amcanın bu ısrarına bir kez daha anlam veremedik…
Ertesi sabah ben yine aynı vakitlerde bakkala doğru yöneldim. Kapıyı açarken yanımda bir amca durdu ‘’Evlat nerdesin sen?’’ diye çıkıştı. ‘’Bu, bu, buradayım amca,’’ diyebildim. ‘’Görüyorum burada olduğunu, dün niye açmadın sen bakkalı, milleti perişan etin, evine varacaktı ahali de ayıp olur diye zor tuttu hacılar,’’ dedi. ‘’Amcacığım dün de açmıştım aslın…’’ diyecekken ‘’Bu saatte açsan kime ne faydası var, ikindiye gideceksin, namazdan çıkınca açacaksın burayı,’’ dedi ve gitti.
O gün kapıyı hiç açmadan eve geri döndüm. Olup biteni hanıma anlattım. ‘’E, tamam canım biz de öyle yapalım o zaman hem köylünün işi görülsün diyordun ya,’’ dedi. Hayranım hanımın bu her şeye mantıklı bir açıklama yapan hallerine… O gün gerçekten ikindiden sonra bakkalı açtım, kapıda ufak çaplı bir sıra bile olmuştu, yaş ortalaması 65’in de üzerinde olan müşterilerim dünün sitemi ile alışverişlerini yapmaya başladılar.
‘’Ahmet, biraz zeytin, biraz peynir, biraz şeker yavrucuğum.’’
‘’Şey, ismim Adnan, amcacığım,’’
‘’Yahu neyse ne sen biraz çay, biraz un, biraz da tuz verecek misin?’’
‘’Amcacığım peynir, zeytin ve şeker istemiştiniz,’’
‘’Yok, vallahi biz seninle anlaşamayacağız Ahmet, inan ki anlaşamayacağız…’’
Herkese sağlıklı, huzurlu, mutlu haftalar dilerim,
Kalın sağlıcakla…
Yorumlar
Kalan Karakter: