-Biraz yorgun musun beyim?
-Yok canım, sana öyle gelmiştir.
-Uykunu pek alamamış olacaksın herhalde,
-Aldım aldım yatsıdan hemen sonra yattım.
-Yine kahvaltı yapmadın mı beyim?
-Onu yapmadım işte sabahları gönlüm pek bir şey çekmiyor.
-Aman diyeyim beyim kahvaltı şart, tarhana çorbası tarlaya kadar, bulgur pilavı öğlene kadar. İşin başına varana kadar bir çorba olsun içeceksin. İşin başına vardıktan sonra karnını başkaca doyuracaksın. Akşam vakti yemesen de olur. Akşam yemeğinin hazmı zor olur. Yediğin faydadan çok zarar verir. Sabah yediğin bir yumurta akşam yediğin pirzoladan kıymetlidir.
-İlahi Mustafa, kayıkçı kısmı hep böyle bilgin mi olur?
-Kayıkçı, kahveci, terzi, berber bu dördü dilbaz olur, bilgiç olur beyim. Senden yazı çizi işini bellerim, karşıdan kayığa atlayacak Tüccar Zülküf ağadan almasını satmasını öğrenirim. Öğrenirim ama bu safi bilgidir. Hem de yarım yamalak bilgi. O yüzden bir işime yaramaz, yalnız böyle benim çenemi, senin kulaklarını yorar.
-Bence yanıldın, başka kayıkçılar çene yapacak kadar bile bir şey bellememişler. Bu senin marifetin olacak Mustafa.
-Onlar da beller bellemez olurlar mı hiç. Ama satmasını bilemezler. Kayık iskelesinde en aşağı on kayık yan yana dizilmiştik, sen niye benim kayığa atladın?
-Yani……
-Dur ben söyleyeyim beyim, deniz başta adamın hoşuna gider içini dinlendirir. Sonraları ruhunu sıkmaya başlar. Başlarda kendini engin suları aşarmış sanırsın fakat zamanla leğende bir ceviz kabuğunun içinde debeleniyormuş gibi bir hissiyata bürünürsün. Haliyle adamın canı sıkılır. Öteki kayıkçılar pek konuşmaz homur homur kürek çekerler. Ben hem konuşur hem konuştururum. Bir nebze de olsa adamın sıkıntısı geçer. Öyle değil mi beyim?
-Öyle vallahi Mustafa hiç sorgulamamıştım bu durumu ama sen anlatınca ikna oldum.
-Sorgulamadan yaptığımız o kadar çok şey var ki beyim, senin ki de bir şey mi?
-Doğru söyledin bunu da bak.
-Doğru söylerim tabi beyim. Çok konuşurum, boş konuşurum ama yalan konuşmam. Bozukluk yoksa dönüşte verirsin, denk gelemezsek yarın sabah verirsin beyim.
-Geldik mi, ne ara? Pek hızlısın maşallah Mustafa.
-Biz aynı vakitte geldik ama senin zamanı düşünecek fırsatın olmadı beyim, Allah bereket versin.
-Bereketini gör Mustafa.
Bu haftayı da Ayfer Tunç ile noktalayalım kıymetli okur.
‘’Hayatı küçüktü, dardı ama kendi elindeydi’’
Herkese sağlıklı, huzurlu, mutlu haftalar dilerim.
Kalın sağlıcakla.
Kayıkçı Mustafa
-Biraz yorgun musun beyim? -Yok canım, sana öyle gelmiştir
Yayınlanma :
04.05.2023 08:00
Güncelleme
: 04.05.2023 08:00
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: