ükseköğretim Kurulu (YÖK), akademik camianın en kritik aşamalarından biri olan doçentlik sürecinde köklü bir revizyona gitti. 15 Nisan 2018 tarihli Doçentlik Yönetmeliği’nde yapılan değişikliklerle birlikte artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.
Yeni düzenleme Resmî Gazete’de yayımlandı ve yürürlüğe girdiği andan itibaren Türkiye’nin dört bir yanındaki akademisyenlerin gündemine oturdu. Yönetmelikte yapılan değişiklikler, doçentlik başvurularını çok daha sıkı kurallara bağlarken, etik dışı davranışlar konusunda da sert önlemler içeriyor.
Eksik Belge, Yanlış Başvuru = Doğrudan Red
Yönetmeliğin 4. maddesinde yapılan değişiklikle birlikte, eksik veya hatalı belge sunan, yahut başvuru kılavuzuna uygun hareket etmeyen adayların dosyaları artık doğrudan reddedilecek. Bu adaylar takip eden dönemlerde yeniden başvuru yapabilecek, ancak süreçte “tolerans” dönemi sona ermiş olacak.
Ayrıca, daha önce doçentlik başvurusunda kullanılmış eserlerle farklı bir alandan yeniden başvuru yapanların da başvuruları kesin olarak reddedilecek.
“Etik İhlal”e Üç Dönem Yasak
Yönetmeliğin 7. maddesi ise tartışmaların merkezinde. Buna göre, etik ihlalde bulunduğu tespit edilen adaylar en erken üçüncü dönemde yeniden başvuru yapabilecek.
Etik ihlal tespitine konu olan jüri raporları adayla paylaşılacak, ancak diğer jüri üyelerinin raporları gizli kalacak. Yani, aday yalnızca “suçlandığı” raporu görebilecek. Akademik dünyada “şeffaflık zedeleniyor” yorumları bu maddeyle birlikte çoğaldı.
Tezde İntihal Tespit Edilirse Bir Daha Şansı Yok
Yönetmeliğe eklenen bir diğer dikkat çekici maddeye göre, lisansüstü tezlerinde intihal ya da sahtecilik tespit edilen adaylar, bu tezleri kullanarak bir daha doçentlik başvurusu yapamayacak. Bu hükme aykırı başvuru yapanların dosyası Üniversitelerarası Kurul Başkanlığı tarafından reddedilecek.
Jüri Raporları Artık Gizli
Yeni düzenleme, doçent adaylarının en çok tartıştığı konulardan biri olan “şeffaflık” meselesine de farklı bir yaklaşım getirdi. Değerlendirmeye esas alınmayan jüri raporları artık adayların erişimine açılmayacak. Yani, bir aday sadece “sonuca etki eden” raporları görebilecek. Bu durum, akademik değerlendirmelerdeki adalet tartışmalarını yeniden alevlendirdi.
Akademiden Tepki Büyük
Birçok öğretim üyesi, düzenlemenin disiplin ve etik açısından önemli bir adım olduğunu kabul etmekle birlikte, uygulamada “subjektif yorumlara açık” noktalar bulunduğunu savunuyor. Özellikle jüri raporlarının gizliliği ve yeniden başvuru yasakları, bazı akademisyenler tarafından “cezalandırıcı bir yaklaşım” olarak değerlendiriliyor.
Bazı profesörler ise “YÖK bu değişiklikle liyakati korumak istiyor ama aynı zamanda akademik özgürlükleri de zorluyor” görüşünü paylaşıyor.
YÖK: “Etik ve Bilimsel Dürüstlük Esastır”
Yükseköğretim Kurulu yetkilileri ise yeni düzenlemenin temel amacının “bilimsel dürüstlük, etik ilke ve liyakat esasına dayalı bir sistem kurmak” olduğunu belirtiyor.
Artık doçent adayları için süreç daha şeffaf ama bir o kadar da riskli. Küçük bir hata, eksik belge ya da etik dışı bir detay, yıllarca verilen emeği tek bir kalemde silebilecek.
Yorumlar
Kalan Karakter: