Dünyada sınırlı bölgede yetişen doğal ladolia zeytinleri, Türkiye'de yalnızca Gökçeada’da üretiliyor. Ada, bin yıllık zeytin ağaçlarını koruma altına alarak jeopark projesi başlattı.
Çanakkale’nin Gökçeada ilçesi, Türkiye’nin organik tarım alanındaki en önemli merkezlerinden biri olmayı sürdürüyor. İspanya ve İtalya’nın belli bölgeleri ile Kanada’da yetişen ladolia cinsi zeytinlerin, Türkiye’de yalnızca Gökçeada’da bulunduğu belirtiliyor. Tamamen doğal yetiştirme yöntemiyle öne çıkan ladolia zeytini, ada ekonomisinin temel yapı taşlarından biri olarak biliniyor.

Gökçeada Belediye Başkanı Bülent Ecevit Atalay, adanın en önemli geçim kaynaklarının tarım, hayvancılık ve turizm olduğunu belirtti. Ada genelinde Rumların geleneksel zeytin üretimini sürdürdüğünü ifade eden Atalay, kendi ailesi dahil olmak üzere yıllar önce Trabzon’dan gelerek adaya yerleşen birçok ailenin de bu üretime katkı sunduğunu söyledi.
“Ladolia Zeytini Bin Yıllık Ağaçlardan Toplanıyor”
Atalay, Gökçeada’da yetişen zeytin türünün önemi hakkında şu bilgileri verdi:
“Ladolia cinsi zeytin, halk arasında ‘Gökçeada zeytini’ olarak da bilinir. Dünyada çok yaygın bir tür değildir. İspanya ve İtalya’da sınırlı alanlarda, biraz da Kanada’da bulunur. Türkiye’de ise yalnızca Gökçeada’da yetişiyor. Bu zeytinin adaya nasıl geldiğine dair kesin bir bilgi yok. Ancak adada bin yıllık ağaçlar mevcut. Bu da geçmişinin çok eskiye dayandığını gösteriyor.”
Gökçeada genelinde toplam 255 bin zeytin ağacı bulunduğunu ifade eden Atalay, adada üretilen zeytinin büyük bölümünün yağlık olarak değerlendirildiğini, ladolia türünün sofralık olarak tüketilmediğini belirtti.

Kimyasal Gübre ve İlaç Kullanılmıyor
Ada, doğal yetiştiricilik açısından Türkiye’de örnek gösterilen yerlerin başında geliyor. Atalay, serbest hayvancılık sayesinde toprağın ve bitki örtüsünün kendi doğal döngüsü içinde beslendiğini söyleyerek şunları ekledi:
“Gökçeada’da tarım tamamen doğal süreçler içinde işliyor. Kapalı hayvancılık yok. Hayvanlar serbest dolaşıyor. Bu sayede gübre de doğal biçimde toprağa karışıyor. Zeytin ağaçlarında kimyasal gübre veya ilaç kullanılmıyor. Ada zeytinyağının aroması ve kalitesini belirleyen de tam olarak bu doğal yapı.”

Jeopark Projesi Hayata Geçiriliyor
Ada genelinde Hazineye ait özel bir alanda 500 ila 1000 yıllık olduğu düşünülen zeytin ağaçları bulunuyor. Belediye, bu bölgeyi jeopark alanı ilan etmek için çalışmalar yürütüyor. Proje kapsamında hem doğal miras korunacak hem de bölgenin turizm potansiyeli artırılacak.
“Bu alan bizim için yalnızca ekonomik değil, kültürel ve tarihi bir miras. Çok özenle koruyoruz. Jeopark haline getirerek hem gelecek nesillere aktarılmasını hem de dünya çapında tanıtılmasını hedefliyoruz.”
Rum ve Türk Üreticilerin Ortak Mirası
Gökçeada’da Rum ve Türk halklarının geçmişten bu yana zeytincilikle iç içe yaşadığını söyleyen Atalay, üretim sürecinin kuşaktan kuşağa öğrenildiğini belirtti:
“Bizim büyüklerimiz adaya ilk geldiğinde zeytini ve zeytin toplamayı bilmezmiş. Rumlar ise yüzyıllardır bu işin içindeydi. İlk yıllarda bizim aileler bir çuval zeytini 5 kişi toplarken, Rum aileler 3 kişiyle 6 çuval doldurmuş. Zamanla zeytinin değeri, ağacın dili öğrenilmiş.”
Ada Zeytinyağına İlgi Artıyor
Son yıllarda doğal ve katkısız ürünlere yönelim artarken, Gökçeada zeytinyağı da gastronomi dünyasında giderek daha fazla ilgi görüyor. Özellikle ladolia zeytininden üretilen yağın aromatik yapısı, gurmeler tarafından “nadir ve karakteristik” olarak tanımlanıyor.
Gökçeada, geçmişten bugüne taşıdığı doğal zeytinlikleri ve kendine özgü üretim kültürüyle hem yerli hem yabancı ziyaretçilerin dikkatini çekmeye devam ediyor. Adada yürütülen jeopark ve koruma çalışmalarıyla birlikte ladolia zeytininin geleceğinin daha da güçleneceği öngörülüyor.
Yorumlar
Kalan Karakter: