Yargının Kalbindeki Tartışma: 133 Vekilin Başvurusu Reddedildi
Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) tarafından 21 Mayıs 2025 tarihinde kabul edilen ve Hâkimler ve Savcılar Kurulu (HSK) üyeliklerine yapılan seçimlere dair 1450 sayılı kararın iptali talebiyle, aralarında önemli muhalefet milletvekillerinin de bulunduğu 133 parlamenter Anayasa Mahkemesi'nin kapısını çalmıştı. Başvuruda, HSK üyelerinin belirlenmesine dair bu Meclis kararının, Anayasa’nın Başlangıç kısmı ile 2., 9., 10., 95., 138., 139., 140. ve 159. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülerek, seçimin iptali ve yürürlüğün durdurulması istenmişti.
Ancak AYM, davanın esasına girip Meclis'in seçim usulünün Anayasa'ya uygunluğunu incelemek yerine, adeta bir "yetki kalkanı" çekerek "görevsizlik" kararı verdi.
AYM: "HSK Seçimi Meclis Çalışma Usulü Değil, Denetleyemeyiz"
Yüksek Mahkeme'nin oyçokluğuyla aldığı bu kritik kararın temel gerekçesi, iptali istenen Meclis kararının hukuki niteliği oldu. Anayasa Mahkemesi, Anayasa’nın 148. maddesi uyarınca sadece kanunları, Cumhurbaşkanlığı kararnamelerini ve TBMM İçtüzüğü’nü denetleyebildiğini hatırlattı. Mahkeme, TBMM kararlarının ancak "Meclisin çalışma usul ve esaslarına ilişkin" olması durumunda, yani bir nevi "eylemli İçtüzük değişikliği" niteliği taşıması halinde denetlenebileceği yönündeki yerleşik içtihadına vurgu yaptı.
Kararda, dava konusu olan HSK üyeliği seçim kararının, TBMM’ye Anayasa’nın 159. maddesi kapsamında verilmiş bir görevin yerine getirilmesine ilişkin olduğu ve “içeriği itibarıyla Meclisin çalışma usul ve esaslarına yönelik herhangi bir düzenleme içermediği” tespiti yapıldı. Bu nedenle, TBMM kararının Anayasa'ya uygunluk denetiminin Anayasa Mahkemesi’nin görev alanının dışında kaldığı sonucuna varıldı. Bu karar, Meclis’in yasama yetkisi dışındaki parlamento kararlarının hukuki denetim dışı kaldığı yönündeki tartışmalı çizgiyi bir kez daha kalınlaştırdı.
Dört Üyeden Sert Karşı Oy: "Bu Bir Çelişki!"
Kararın en sansasyonel yönü ise Mahkeme üyeleri arasındaki büyük fikir ayrılığı oldu. Başkanvekilleri Hasan Tahsin GÖKCAN ve Basri BAĞCI’nın yanı sıra Selahaddin MENTEŞ ve Kenan YAŞAR karara "karşı oy" kullandı. Karşı oy metinleri, AYM’nin kendi içtihatlarıyla çeliştiği yönünde sert eleştiriler içeriyor.
Karşı oyda, Anayasa Mahkemesi'nin geçmişte "eylemli İçtüzük değişikliği" kabulüyle, normalde denetim yetkisinde olmayan Meclis kararlarını incelediği hatırlatıldı. Muhalif üyeler, seçim usulü bizzat Anayasa’nın 159. maddesiyle belirlenmiş olan HSK üyeliği seçimi konusunda, Anayasa'da belirlenen usule aykırı yapıldığı iddiasının bu nitelikte bulunmadığı gerekçesiyle esasının incelenmemesinin “çoğunluk görüşü açısından kendi içerisinde bir çelişkiye neden olduğu” uyarısında bulundu. Dört üye, talebin esastan incelenmesi gerektiğini vurgulayarak, bu kararın yargı denetiminin sınırlarını daraltan bir adım olduğu imasında bulundu.
Ayrıca, Engin YILDIRIM, Recai AKYEL, Yusuf Şevki HAKYEMEZ ve Yıldız SEFERİNOĞLU’nun da görevsizlik kararına farklı gerekçeyle katılması, kararın hukuki zeminindeki fikir birliği eksikliğini ve karmaşıklığı çarpıcı şekilde ortaya koydu.
Bu kararla birlikte, HSK üyeliğine seçilen Fuzuli AYDOĞDU, Hakan YÜKSEL, Seyfi HAN, Cengiz AYDEMİR ve Alişan TİRYAKİ’nin atamaları kesinleşmiş oldu. Yüksek Mahkeme’deki bu "görevsizlik" krizi, Türkiye’de siyasi ve hukuki denetimin geleceği üzerine yeni ve hararetli bir tartışma başlatmış durumda. Hukukçular, AYM’nin bu tavrının, Meclis'in denetim dışı karar alma eğilimini teşvik edip etmeyeceği sorusunu yüksek sesle dile getiriyor.
Yorumlar
Kalan Karakter: