Türkiye, zengin tarihi ve kültürel mirasıyla dünyada öne çıkan bir konuma sahiptir. Bu mirası koruma çabaları, Kültür ve Turizm Bakanlığı'na bağlı Koruma Bölge Kurulları aracılığıyla sürekli devam etmektedir. Balıkesir ve Muğla Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulları, 2025 yılında aldığı bir dizi kararla, özellikle özel mülkiyete ait arazilerde yer alan önemli tarihi yapıları ve arkeolojik alanları tescil altına almıştır. Bu tesciller, bir yandan kamu yararına yönelik korumayı sağlarken, diğer yandan mülkiyet haklarına getirdiği kısıtlamalarla yeni tartışmaları beraberinde getirmektedir.
Kültür Varlıkları Tescilinde Yeni Dönem: İşte Tapuya Şerh Düşen Kritik Kararlar
Kurul kararları, ilgili arazilerin tapu kayıtlarına "Korunması gerekli kültür varlığıdır" ve "Sit alanıdır" gibi şerhlerin konulmasını zorunlu kılmaktadır. Bu şerhler, taşınmazın alım-satım değerini ve kullanım potansiyelini doğrudan etkileyerek, mülkiyet sahipleri için önemli kısıtlamalar yaratmaktadır. Kararlar, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu kapsamında korunması gerekli görülen yapıları ve alanları kapsar.
Balıkesir Burhaniye'de Halitintepe Su Kemeri "I. Grup Yapı" Olarak Tescillendi: Özel Mülkiyetteki Tarihi Mirasın Akıbeti
Balıkesir Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu, 22 Nisan 2025 tarihli kararıyla, Burhaniye İlçesi, Taylıeli Mahallesi'nde özel mülkiyete ait 390 ada 67 ve 68 numaralı parsellerin bir kısmında kalan Halitintepe Su Kemeri'nin korunması gerekli taşınmaz kültür varlığı olarak tescil edilmesine karar vermiştir.
Su kemeri, en yüksek koruma grubunu ifade eden "I. Grup Yapı" olarak belirlenmiş olup, tapu kaydına "Korunması gerekli kültür varlığıdır" şerhi konulacaktır.
Eleştirel Bakış: Halitintepe Su Kemeri'nin özel mülkiyet içinde kalması, koruma ve mülkiyet hakkı arasında ciddi bir gerilim yaratmaktadır. "I. Grup Yapı" tescili, yapının olduğu gibi korunmasını gerektirir ve bu alanda bilimsel amaçlı kazı dışındaki tüm inşai ve fiziki müdahaleler yasaktır. Bu durum, parsel sahipleri için arazinin kullanılamaz hale gelmesi anlamına gelebilmekte ve kamu yararı adına mülkiyet hakkına getirilen en katı kısıtlamalardan birini oluşturmaktadır. Bu noktada, devletin adil bir kamulaştırma ya da tazminat süreci başlatıp başlatmayacağı, sürecin en kritik ve sorgulanması gereken olumsuz tarafını teşkil etmektedir.
Gömeç Kavakalanı III. Derece Sit Alanı: Arazi Kullanımına Sınırlama Getiren Tescil
Balıkesir İli, Gömeç İlçesi, Dursunlu Mahallesi'nde bulunan, özel mülkiyete ait taşınmazlarda kalan bir alan, Kurul'un 21 Mayıs 2025 tarihli kararıyla "Kavakalanı III. Derece Arkeolojik Sit Alanı" olarak tescil edilmiştir.
III. Derece Arkeolojik Sit Alanı tescili, parsel kayıtlarına "bir kısmı veya tamamı için III. Derece Arkeolojik Sit Alanıdır" şerhinin konulmasını gerektirmektedir.
Eleştirel Bakış: III. Derece Sit alanları, I. ve II. derecelere göre daha esnek koruma ve kullanma koşullarına sahiptir, ancak bu durum kısıtlamaların olmadığı anlamına gelmez. Sit alanları içinde tarımsal faaliyetlere veya belirli koşullar altında yapılaşmaya izin verilse de, her türlü uygulama Kurul'un iznine tabidir ve tapuya konulan şerh, taşınmazın değerini ve serbestçe kullanımını hukuken sınırlandırmaktadır. Mülk sahiplerinin imar beklentileri bu tescil ile askıya alınmış durumdadır.
Adramytteion Antik Kenti Sınırları Yenilendi: En Sıkı Korumaya Sahip Alanlar Nerede?
Balıkesir İli, Edremit İlçesi, Güre Mahallesi, Ören mevkii'nde yer alan Adramytteion Antik Kenti'nin I. ve III. Derece Arkeolojik Sit alanlarının sınır irdelemesi ve sayısallaştırma çalışması, Kurul'un 21 Mayıs 2025 tarihli kararıyla uygun bulunmuştur.
Antik kent, Ayolaların sömürgesi olmuş, sık sık istilalara uğramış ve bu nedenle günümüze çok az kalıntı ulaşabilmiştir.
Eleştirel Bakış: Sınırların güncel paftalara işlenmesi ve sayısallaştırılması, koruma açısından olumlu ve idari bir adımdır. Ancak, I. Derece Arkeolojik Sit Alanı'nın varlığı, ilgili parsellerde sıfır yapılaşma izni anlamına gelir ve bu alanların korunması, bölgedeki potansiyel yatırım ve kalkınma planları önünde en büyük engeldir. I. Derece sit sınırlarının kesinleşmesi, bu alanlardaki araziler için mülkiyet hakkının kullanımını tamamen ortadan kaldırmaktadır.
Gönen Ulukır'da Kritik Sit Kararı: III. Derece Arkeolojik Sit İlanı Ne Anlama Geliyor?
Balıkesir İli, Gönen İlçesi, Ulukır Mahallesi'nde mülkiyeti özel şahıslara ve Maliye Hazinesi'ne ait olan bir alan, 21 Mayıs 2025 tarihli kararla Ulukır III. Derece Arkeolojik Sit Alanı olarak tescil edilmiştir.
Eleştirel Bakış: Tıpkı diğer III. Derece Sit kararlarında olduğu gibi, bu tescil de arazinin kullanımına "III. Derece Arkeolojik Sit Alanıdır" şerhi ile kısıtlama getirmektedir. Tescil, bölgedeki potansiyel kalıntıların bilimsel olarak korunması için gerekli olsa da, özel mülkiyet üzerindeki bu kısıtlama, yerel halk ve mülk sahipleri için ekonomik bir kayıp ve bürokratik bir süreç demektir. Bu durum, koruma-kullanma dengesinin hassaslığını bir kez daha gözler önüne sermektedir.
Ayvalık Değirmenüstü Tepe Artık Tescilli: III. Derece Sit Alanı ve Mülkiyet Kısıtlamaları
Balıkesir İli, Ayvalık İlçesi, Muratreis Mahallesi'ndeki Değirmenüstü Tepe Mevkii, Kurul'un 21 Mayıs 2025 tarihli bir diğer kararıyla III. Derece Arkeolojik Sit Alanı olarak tescil edilmiştir.
Eleştirel Bakış: Ayvalık gibi turizm potansiyeli yüksek bir ilçede, III. Derece Sit Alanı ilanları, tarım ve kontrollü yapılaşma için bir ihtimal kapısı bıraksa da, her yeni tescil kararı, bölgedeki imar planlarını ve kalkınma projelerini yavaşlatmaktadır. Koruma kurulları, yeni yapılaşma projelerinde sondaj kazısı yapılmasını ve rapor sunulmasını zorunlu tutabilir, bu da yatırım maliyetlerini ve süreçlerini uzatmaktadır.
Datça Lindos Koyu'nda Üst Üste Koruma Kalkanı: I. Derece Arkeolojik Sit Onayı ve Kalkınma İkilemi
Muğla Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu, 11 Eylül 2025 tarihinde aldığı kararla, Datça İlçesi, Emecik Mahallesi, Dalbükü mevkii, Lindos Koyu'ndaki tescilli I. ve III. Derece Arkeolojik Sit Alanı sınırlarının irdelemesini ve sayısallaştırma çalışmasını uygun bulmuştur.
Bu alanın önemi, aynı zamanda Özel Çevre Koruma Alanı ve Doğal Sit Alanı içinde yer almasından ileri gelmektedir.
Eleştirel Bakış: Lindos Koyu, hem arkeolojik hem de doğal sit statüsüne ek olarak Özel Çevre Koruma Bölgesi içinde yer alarak çoklu koruma kalkanıyla çevrelenmiştir. Bu durum, bölge için en katı koruma koşullarının geçerli olduğu anlamına gelmektedir. Lindos Koyu'nun büyük ölçüde I. Derece Arkeolojik Sit Alanı sınırlarına sahip olması ve Maliye Hazinesi'ne ait olması, herhangi bir turistik tesis veya yapılaşma faaliyetine karşı kesin bir set çekmektedir. Kamu arazisinin korunması takdire şayan olsa da, I. Derece Sit alanları için belirlenen bu katı koşullar, bölgenin sürdürülebilir turizm potansiyelini değerlendirme ve kalkınma ikilemini derinleştiren bir faktör olarak sorgulanmalıdır.
Tescil Sürecinde Kritik Sorgulama: Mülkiyet Hakları ve Kültür Varlığı Dengesi
Koruma Kurulları'nın 2025 tarihli bu tescil kararları, Türkiye'nin kültürel mirasını güvence altına alma çabasının yasal bir göstergesidir. Ancak tescil kararlarının büyük bir kısmının özel mülkiyete ve hazine arazilerine ait taşınmazları etkilemesi, kaçınılmaz olarak mülkiyet hakkı ile kamu yararı arasındaki dengeyi gündeme getirmektedir.
Tarafsız bir gözle bakıldığında, tarihi eserlerin ve sit alanlarının korunması kamusal bir görevdir ve bu kararlar korumayı sağlamaktadır. Ancak, özellikle Halitintepe Su Kemeri gibi I. Grup Yapı veya Adramytteion'daki I. Derece Sit Alanları söz konusu olduğunda, mülkiyet haklarına getirilen kısıtlamaların bedeli, yani kamulaştırma ve tazminat süreçleri, adil, şeffaf ve hızlı bir şekilde işletilmediği sürece bu kararlar mülk sahipleri için "olumsuz bir taraf" olmaya devam edecektir. Devletin, koruma yükümlülüğünün maliyetini tek başına mülk sahibine yüklememesi, hukuki eşitlik ve sosyal adalet açısından sürecin en önemli sorgulama noktasıdır.
Yorumlar
Kalan Karakter: