Hikayemiz, Aras'ın 2014 yılında Şişli Belediye Başkanlığı'nda (Belediye) sözleşmeli mimar olarak göreve başlamasıyla açılır. Her şey rutin seyrinde ilerlerken, 2016 yılının Ağustos ayında, Belediye Başkan Yardımcısının görevi başında öldürülmesine ilişkin yürütülen soruşturma, Aras'ın hayatına bir gölge düşürür. Bu soruşturma kapsamında 22/8/2016-25/8/2016 tarihleri arasında gözaltında kalır. Serbest bırakılsa da, bu olay zinciri 16 Aralık 2016'da Belediye'nin aldığı bir kararla mesleki geleceğini derinden etkiler: Aras'ın sözleşmesi, "ilgilinin kamu görevlisinin taşıması gereken güvenirliliği ve liyakatı bulundurmaması nedeniyle görevinden yeterince verim alınamayacağı gerekçesiyle" 31 Aralık 2016 itibarıyla yenilenmez.
Bu haksız karara karşı, Aras 28 Şubat 2017'de soluğu mahkemede alır ve işlemin iptali ile mahrum kaldığı parasal haklarının ödenmesini talep eder. İstanbul 10. İdare Mahkemesi (Mahkeme), 21 Kasım 2017'de Aras lehine karar vererek işlemi iptal eder ve parasal hakların faiziyle birlikte ödenmesine karar verir. Mahkeme, başvurucunun cinayet soruşturmasında sanık olmadığını ve hakkında bir ceza davası bulunmadığını belirtir. Üstelik, olayın sanıklarıyla herhangi bir çıkar ilişkisi olmadan yaptığı görüşmede güvenilirliğin yitirildiği sonucuna varılmaması gerektiğini vurgular. Liyakatinin yetersiz olduğuna dair bir tespit olmadığı gibi, başvurucunun idare içindeki usulsüzlükleri üstlerine bildirdiği de kayıtlara geçer. Sözleşmesinin feshedilerek yenilenmemesine ilişkin işlemin sebep ve amaç yönünden hukuka uygun olmadığı sonucuna varılır.
Ancak Belediye, bu kararı kabullenmez ve sırasıyla istinaf ve temyiz yollarına başvurur. Danıştay Onikinci Dairesi, 22 Mayıs 2022'de, Belediye'nin istinaf başvuru dilekçesinde bahsettiği ve UYAP sorgusunda çıkan derdest ceza davaları gerekçesiyle Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulmasına karar verir. Danıştay, "davacı hakkında göreviyle ilgili olarak yürütülen ceza yargılaması değerlendirilmek suretiyle bir karar verilmesi gerekirken eksik incelemeyle karar verildiği anlaşıldığından" hukuki isabet bulunmadığı sonucuna varır.
Danıştay'ın bozma kararına uyan İstanbul Bölge İdare Mahkemesi 1. İdari Dava Dairesi (Bölge İdare Mahkemesi), 22 Aralık 2022'de davayı reddeder. Mahkeme, Aras hakkında birden fazla ceza davasının derdest olduğu bilgisine yer vererek , idarenin personel seçimindeki takdir yetkisinin kamu yararı ve hizmet gereklerine, eşitlik ve hakkaniyet ilkelerine aykırı kullanıldığını gösteren somut bir delilin ortaya konulmadığı sonucuna varır. İdarenin takdir yetkisine dayanılarak tesis edilen işlemde hukuka aykırılık bulunmadığına hükmeder.
Aras'ın bu karara karşı son temyiz başvurusu da Danıştay tarafından 7 Haziran 2023'te reddedilerek karar onanır.
Bu arada, başvurucu hakkındaki ceza yargılamaları devam eder ve sonuçlar netleşir:
İstanbul 26. Asliye Ceza Mahkemesi'nin "görevi kötüye kullanma" suçundan verdiği 1 yıl 3 aylık hapis cezası , daha sonra İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Ceza Dairesi'nin 16/4/2024 tarihli kesin kararıyla beraatle sonuçlanır.
İstanbul 20. Ağır Ceza Mahkemesi'nde 20/2/2024 tarihinde "görevi kötüye kullanma" ve "resmî belgede sahtecilik" suçlarından beraat eder; ancak "bilişim sistemindeki verileri bozma..." suçundan 7 ay 15 gün hapis cezası alıp, hükmün açıklanması geri bırakılır (HAGB). Beraat kısmı 23/1/2025 tarihinde kesinleşir, HAGB kararına itirazı 30/4/2024 tarihinde reddedilerek bu kısım da kesinleşir.
İstanbul 31. Asliye Ceza Mahkemesi'nde "görevi kötüye kullanma" suçundan açılan dava ise 8/11/2021 tarihinden beri hâlen devam etmektedir.
Nihayet, Danıştay'ın nihai kararının kendisine 4/10/2023 tarihinde tebliği üzerine Aras, 3/11/2023'te Anayasa Mahkemesi'ne (AYM) bireysel başvuruda bulunur. İddiaları, davanın sonucuna etkili iddiaların kararda karşılanmaması nedeniyle gerekçeli karar hakkının ve kararda geçen ibare nedeniyle masumiyet karinesinin ihlal edildiği yönündedir.
Başkan H. T. Gökcan ve üyeler Y. Ş. Hakyemez , S. Menteş , M. İnce ve Y. Akçil'den oluşan AYM, yaptığı değerlendirmede, Bölge İdare Mahkemesi'nin davanın reddi kararını verirken idarenin takdir yetkisine dayandığını açıklamış olsa da , derdest ceza yargılamalarına yalnızca atıfta bulunmakla yetinip bu yargılamalara konu olay ve olguları irdelenmediğini tespit eder. Başvurucu hakkında elde edilen verilerin sözleşmenin yenilenmemesini neden ve nasıl haklılaştırdığı hususunun yargılama mercilerinin gerekçelerinde yer almadığı sonucuna varılır.
AYM, 30 Temmuz 2025 tarihli kararıyla gerekçeli karar hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE (Üye Y. Akçil'in karşıoyuyla) oyçokluğuyla karar verir. Ancak masumiyet karinesinin ihlal edildiği iddiasını açıkça dayanaktan yoksun bularak kabul edilemez olduğuna hükmeder.
İhlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere kararın İstanbul Bölge İdare Mahkemesi 1. İdari Dava Dairesine iletilmek üzere İstanbul 10. İdare Mahkemesine gönderilmesine karar verilir. Aras'ın tazminat talebi ise, yeniden yargılamanın yeterli giderim sağlayacağı gerekçesiyle reddedilir. Yargılama gideri olan 32.220,60 TL'nin ise başvurucuya ödenmesine hükmedilir.
Böylece Aras, kariyerini kesintiye uğratan idari kararın hukuka uygun olup olmadığının yeniden incelenmesi için adalet yolunda yeni bir sayfa açmış olur. Hikaye, İstanbul 10. İdare Mahkemesi'nin önünde, Yüksek Mahkeme'nin ilke ve gerekçelerine uygun bir kararın beklentisiyle şimdilik kapanır.
Yorumlar
Kalan Karakter: