Sadece bir hafta sonu kaçamağı değil bu. Kendinize, ruhunuza verdiğiniz bir ödül. Bu sabah erkenden uyanın. Şehirdeki gri bulutları arkanızda bırakın. Cumartesi sabahı kahvaltısını adada yapmak için yola koyulun. Çünkü adanın sokakları şu an bomboş. Size ait. Sadece sizin ve sevdiklerinizin ayak sesleri yankılanacak o tarihi taşlarda. Hem makyajı silinmiş adayı hem kendinizi keşfedeceğiniz bir yolculuk için hemen şimdi kalkın ve gidin.
Yolculuk Başlasın: Sonbaharın Kucağına Doğru
Adaya gitmek sadece bir ulaşım meselesi değildir. Bir ritüeldir. Geyikli iskelesine vardığınızda arabanızın camını açın. O iyot kokusunu derinize çekin. Feribotun kapağı açıldığında, aslında bambaşka bir dünyaya adım atıyorsunuz.
Feribot yavaşça süzülürken denizin üzerinde, martıların çığlıklarını dinleyin. Yazın o uzun kuyrukları, korna sesleri, yer kapma telaşı yok artık.
Sakinlik var. Feribotun güvertesine çıkın. Rüzgar yüzünüze vursun. Karşıda görünen Bozcaada Kalesi, yüzyıllardır olduğu gibi sizi selamlıyor. O an anlayacaksınız; yetişecek hiçbir yer yok. Zaman burada daha yavaş akıyor. Stres anakarada kaldı. Siz şimdi mavinin ortasındasınız.

Sessizliğin içindeki sokaklar insanın içine huzur veriyor; sanki burası yaşadığımız dünya değilmiş gibi berrak ve aşk dolu
Sokak Kahvesinde Zamanı Durdurmak
Feribottan inince o tanıdık kalabalık karşılamayacak sizi. İşte "Cumartesi softluğu" tam olarak burada başlıyor. Kendinizi hemen o daracık, begonvillerin yaprak döktüğü sokaklara atın. Bir sokak kahvesine oturun. Sandalyenizi sokağa doğru çevirin.
Türk kahveniz geldiğinde, fincanın sıcaklığını avucunuzda hissedin. Yanında belki bir parça ada kurabiyesi, belki de sadece su. Etrafı izleyin. Kedilerin tembelce gerinmesini, dükkan sahiplerinin telaşsız sohbetlerini dinleyin. Yazın iğne atsanız yere düşmeyen o kahkahadan, hüzünden yorgun sokaklar şimdi size fısıldıyor. Kahvenizden bir yudum alın ve "iyi ki" deyin. İyi ki bugün buradayım. İyi ki acelem yok.
El Ele, Göz Göze: Araya Kimse Girmesin
Bu mevsimde Bozcaada, romantizmin en saf halidir. Kalabalıkta kaybolma derdi olmadan, sevgilinizin elini tutun. Rum Mahallesi'nin o meşhur Arnavut kaldırımlı sokaklarında yürüyün. Omuz omuza verin. Kimse aranıza girmeyecek. Kimse önünüzü kesmeyecek.
Fotoğraf makinenizi çıkarın. O mükemmel kareyi yakalamak için beklemenize gerek yok. Arka planda sadece tarihi evler ve sonbaharın sarıdan kızıla dönen renkleri var. Bol bol fotoğraf çekin. Ama en çok da anı hafızanıza kaydedin. Birbirinizin gözlerine bakın. Sessizliği paylaşın. Bazen susmak, en güzel anlaşma biçimidir adada. Sadece adımlarnızın sesi ve rüzgarın uğultusu size eşlik etsin. Rahatlayın, bütün gün sizin; hem de eksiksiz ve taze bir sonbahar rüzgarıyla.

Küçük şeylerin yüzümüzdeki mutluluğu bazen öylesine esiyor ki; sanırsınız denizin üstünde süzülüp sonsuzmuş gibi gelen maviliğe gidiyorsunuz
Yazın Gürleyen Plajlara Uzaktan Bir Bakış
Öğleden sonra, şöyle bir adayı turlayın. Arabanızla ya da bisikletle. Yazın şemsiye açacak yer bulamadığınız, insan seslerinden denizin çığlığının duyulmadığı o plajlara gidin. Ayazma Plajı'na, Akvaryum Koyu'na.
İnmeyin kumsala. Sadece uzaktan bakın. Denizin o turkuaz rengi hala orada. Ama şimdi daha mağrur, daha yalnız. Dalgalar kıyıya vururken çıkardığı sesi dinleyin. O ıssızlık içinize işlesin. "Buna ihtiyacım varmış" diyeceksiniz. Sahilde şezlong kapma stresi yok. Havlu serme yarışı yok. Mısırcı yok,çağırış bağırış yok. Sadece doğa ve siz varsınız. O muazzam maviliğe karşı derin bir nefes alın. Denizin soğuk kokusu ciğerlerinize dolsun. Bu manzara, ruhunuzu yıkasın.
Belki Bir Adalıya Rastlarsınız
Adanın sokaklarında dolaşırken gözlerinizi dört açın demiyorum. Sadece akışına bırakın. Çünkü bu mevsim, adanın gerçek sahiplerinin ortaya çıktığı mevsimdir. Kimbilir, belki bir köşe başında, elinde fileleriyle Ata Demirer'e rastlarsınız.

Neydi o kalabalık bu yaz değil mi. Sanki hiç olmamış, yaşanmamış gibi değil mi ?
O da sizin gibi bu sakinliğin aşığı. Adalı olmak, bu sessizliği sevmektir çünkü. Belki bir selamlaşırsınız, belki sadece gülümseyip geçersiniz. Ama o anı yaşamak bile adanın büyüsünün bir parçasıdır. Burada herkes eşit, herkes sakin, herkes kendi halinde. Ünlü, ünsüz fark etmez; sonbaharda herkes sadece "adalı"dır.
Şarap Kokulu Akşamüstü ve Hafif Bir Yemek
Gün yavaş yavaş devrilirken, adanın o meşhur bağlarının olduğu yollara sürün. Bağ bozumu bitti ama o toprak kokusu hala havada. Bozcaada şarapları'ndan damak tadınıza uygun olanı seçmek için butik mağazalara uğrayın.
Şarap alışverişi burada bir alışverişten ötesidir. Üreticiyle sohbet edersiniz. Hangi üzümün nasıl toplandığını dinlersiniz. Acele etmeyin. Tadına bakın. Size en çok hitap eden o şişeyi alın. Akşam için hazırlık yapın.
Hava kararmaya yüz tuttuğunda, yine sokakta, küçük bir masaya kurulun. Ağır yemeklere gerek yok. Hafif, zeytinyağlı bir tabak, belki biraz deniz börülcesi, biraz peynir. Yanında kadehleriniz. Sokak lambaları sarı ışıklarını yaktığında, adanın o loş ve büyüleyici atmosferi saracak etrafınızı. Üşürseniz şalınıza sarılın. Birbirinize sokulun. Biraz da üşüyün canım ne olacak.

Ada'da yalnızca tadına bakmazsınız, nasıl yapıldığını yapanlardan dinlersiniz. Bozcaada yeri gelir sizi yaşar; siz yaşadığınızı sanırsınız.
Bu bir sonbahar keşfidir. Kendinize verdiğiniz bir şanstır. Bozcaada, tam da şu an, en güzel şarkısını söylüyor. Ama bu şarkıyı sadece durup dinlemeyi bilenler duyabiliyor. Siz de onlardan biri olun.
Şimdi kalkın. Çantanızı hazırlayın. Çok eşyaya gerek yok. Biraz huzur, biraz merak yeterli. Ada sizi bekliyor. Belki de hatırlayacağınız en güzel anınız bu ada keşfi olacak.
Yorumlar
Kalan Karakter: