Yazar Yusuf Ay Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından okullara dağıtılması uygun görülmeyen ‘Lacivert Saçlı Kızın Troya Öyküsü’ kitabı ile ilgili ilk kez konuştu. Ay, kitabını çocuk ruhuna uygun bir şekilde yazdığını belirterek, “Benim gibi adamların hedefi kişiler değildir. Zihniyettir. Bu sansürcü kafalarla, ortaçağ kafaları ile uğraşmak lazım. Böyle zihniyetler yüzünden bazı ülkeler bilimden ve sanatta varlık gösteremiyorlar. Gelişememiş ülkelerde olur böyle kafalar. 21’inci yüzyılda bunun okullarda okutulmamasını uygun görmeyen kafalar konunun uzmanlarıdır. Pedagoglar, eğitim bilimciler ve psikologlardır. Seçilmiş, ‘Sen gel. Komisyon kurduk’ ların konusu değil ki” dedi.
Troya araştırmaları ve kitapları ile ünlü Yazar Yusuf Ay Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından okullara dağıtılmasına izin verilmeyen 32 sayfalık ‘Lacivert Saçlı Kızın Troya Öyküsü’ kitabı hakkında açıklamalarda bulundu. Ay 2018 Troya Yılı olduğu için bir şey yapmak istediğini belirterek süreci şöyle anlattı, “Bir arkadaşım ‘Çocuklardan başlayalım bu işe’ dedi. ‘Çocuklarla ilgili bir kitap yazar mısın?’ dediler. ‘Bende neden olmasın?’ dedim. Lacivert Saçlı Kızın Troya öyküsünü kaleme aldım. Basından bir arkadaşıma teslim ettim. Ağustos ayında yazmaya başladım. 2 haftada bitirdim. Çocukların okumasını istiyordum. Çünkü Troya dünyanın en önemli antik kenti. Dünyada Troya’dan daha önemli bir antik kent yok. Bu yüzden UNESCO tarafından dünya mirası kabul edilen bir kent. Çünkü dünyada hiçbir antik kent için on binlerce dize destan yazılmamıştır.”
BELEDİYE İLE HİÇ İLETİŞİMDE OLMADIM
Kitabın 4,5 ve 6’ıncı sınıfların okumasına uygun olarak yazdığını belirten Ay, “Çocuk ruhuna hitap edecek şekilde yazdık. Onları hesap ettik. Troya’yı bir şekilde anlatmak istedik. Kitabın basılması için de sponsor Kepez Belediyesi oldu. Sonra kitabın basıldığını gördük. Ben okudum. Hatta bunu Troya belgeselini çeken Necla Maraşlı geldi bunun taslağını görmüş, o istedi. Bugün de telefon etti. Onun da ilgisini çekmiş ona da yollayacağım. Kepez Belediyesi okullara dağıtmak istemiş. 2018 yılı için ‘Kepez’e, öğrencilere armağanımızdır’ diye de arkasına yazmış Troya faaliyetleri içinde. Ben Kepez Belediyesi ile hiç iletişimde olmadım. Tuhaf ama hiç iletişimde olmadım. Sonuçta onun kitap haline dönüştüreceğinden haberim oldu. Ama bu çok sonra oldu. Çünkü benden isteyen basındaki bir arkadaş. Ben yazıp ona verdim. O Kepez Belediyesi ile anlaşmış. Ondan sonra benim haberim oldu” dedi. ÜZERİNE GİDECEĞİM
Ay sözlerinin devamında, “Okullarda dağıtılabilmesi için Milli Eğitim’in komisyonları var. Bu komisyonlarda olup bitenlerden biraz haberim var. Uzun süredir bu kitap için, yaklaşık 3 hafta kadar cevap beklendi. Sonra komisyondan cevap gelmiş. Komisyonda 3 kişi var. Kendi aralarında konuşuyorlar, biri diyor ki ‘Bu kitap okullarda okutulmalı’ isimleri vermiyorum. İsimler bende. Onların üzerine gideceğim, olup bitenlerden haberim var. Kadın olanlardan biri, ‘Burada evli bir kadının kaçırılması var. Ben bunu çok çocuklara uygun bulmuyorum’ diyor. İkili arasında tartışmalar oluyor. Üçüncü kişinin branşı resim. Resimleri çok beğeniyor. Tartışmalardan sonra okutulmasını isteyen komisyon üyesi diyor ki, ‘Bunu pedagog ve psikologlara gösterelim. Onlar karar versin’ diyor. Başka bir kuruma incelemek üzere veriyorlar. Başka bir kurumun kitap üzeri inceleme yapıp yapmadığını bilmiyorum. Belki gitti belki gitmedi. Daha sonra Valilik’ten okullarda dağıtılmaması kararı çıkıyor. Ben ilk komisyonu biliyorum” ifadelerini kullandı. KOMİSYON ÜYELERİNİN KONUŞMASI LAZIM
Kendisinin hedefinin kişiler değil zihniyet olduğunu dile getiren Yusuf Ay, “Bu sansürcü kafalarla, ortaçağ kafaları ile uğraşmak lazım. Böyle zihniyetler yüzünden bazı ülkeler bilimden ve sanatta varlık gösteremiyorlar. Gelişememiş ülkelerde olur böyle kafalar. 21’inci yüzyılda bunun okullarda okutulmamasını uygun görmeyen kafalar konunun uzmanlarıdır. Pedagoglar, eğitim bilimciler ve psikologlardır. Seçilmiş, ‘Sen gel komisyon kurduk’ ların konusu değil ki. Bu süreçten sonra bekleyeceğim. Komisyon üyelerinin benimle görüşmeleri lazım. Veya kamuoyuyla. Neden karşı olduklarını açıkça söylemeleri lazım. Net bir bilgi yok. Kitap ile ilgili ‘Çok güzel olmuş yarışmaya girmeli’ diyenler oldu. Troya’nın dünyada ne kadar önemli olduğunu bilincindeyiz. Bilincinde olduğumuz için iki ciltlik kitap yazmışız. Ses getirmişiz. Üniversitelerden davetler almışız. Bunun neresinde çocuklara aykırı, ahlakı olmayan bir şey var?” diye sordu. ZATEN BU KAÇIŞ ONAYLANMIYOR
Durum ile ilgili herhangi bir övmenin bulunmadığını kaydeden Yusuf Ay, “Hiçbir şekilde evli bir kadınla övme yok. Onları anlattım. Burada zaten o kaçış onaylanmıyor. Ne Troialar tarafından ne de Akalılar tarafından. Savaş bu yüzden oluyor” dedi. Kız kaçırılması olarak yorumlanmasının bir mantığının olmadığını belirten Ay, “Bunu söyleyenler gülünç duruma düşer. Sen Sparta’dasın. Başka ülkenin topraklarında ve sarayda ağırlanıyorsun. Bir kadını başka topraklardan zorla kaçırmanın imkanı var mı? Bunun mantığı yok. Böyle bir şeye inanamazdım. Birçok kaynakta da böyle yazar. Bir aklımız var. Aklımızla alay edilmemeli. Âşık oluyorlar, birlikte kaçıyorlar. Bu durum art niyet aramaktır. Ben bunu Türkiye’deki uzmanlara taşıyacağım” şeklinde konuştu. KİTABIN SAKINCALI GÖRÜLEN SAYFASINDA NE YAZIYOR?
Kitabın 20’inci sayfasında, “Kral Menelaos’un kutsal bir tören için Girit’e gittiği günün gecesinde; ne Troyalı Paris ne de güzeller güzeli Helen uyuyabilmiş. Vakit gece yarısını çoktan geçmişken, Sparta Sarayı’nın gül bahçesinde gizlice buluşmuşlar. Bütün Sparta şehri uyurken, Troialı Paris ile Kraliçe Helen Troia’ya kaçmışlar” ifadeleri yer alıyor.
Kitabın 4,5 ve 6’ıncı sınıfların okumasına uygun olarak yazdığını belirten Ay, “Çocuk ruhuna hitap edecek şekilde yazdık. Onları hesap ettik. Troya’yı bir şekilde anlatmak istedik. Kitabın basılması için de sponsor Kepez Belediyesi oldu. Sonra kitabın basıldığını gördük. Ben okudum. Hatta bunu Troya belgeselini çeken Necla Maraşlı geldi bunun taslağını görmüş, o istedi. Bugün de telefon etti. Onun da ilgisini çekmiş ona da yollayacağım. Kepez Belediyesi okullara dağıtmak istemiş. 2018 yılı için ‘Kepez’e, öğrencilere armağanımızdır’ diye de arkasına yazmış Troya faaliyetleri içinde. Ben Kepez Belediyesi ile hiç iletişimde olmadım. Tuhaf ama hiç iletişimde olmadım. Sonuçta onun kitap haline dönüştüreceğinden haberim oldu. Ama bu çok sonra oldu. Çünkü benden isteyen basındaki bir arkadaş. Ben yazıp ona verdim. O Kepez Belediyesi ile anlaşmış. Ondan sonra benim haberim oldu” dedi. ÜZERİNE GİDECEĞİM
Ay sözlerinin devamında, “Okullarda dağıtılabilmesi için Milli Eğitim’in komisyonları var. Bu komisyonlarda olup bitenlerden biraz haberim var. Uzun süredir bu kitap için, yaklaşık 3 hafta kadar cevap beklendi. Sonra komisyondan cevap gelmiş. Komisyonda 3 kişi var. Kendi aralarında konuşuyorlar, biri diyor ki ‘Bu kitap okullarda okutulmalı’ isimleri vermiyorum. İsimler bende. Onların üzerine gideceğim, olup bitenlerden haberim var. Kadın olanlardan biri, ‘Burada evli bir kadının kaçırılması var. Ben bunu çok çocuklara uygun bulmuyorum’ diyor. İkili arasında tartışmalar oluyor. Üçüncü kişinin branşı resim. Resimleri çok beğeniyor. Tartışmalardan sonra okutulmasını isteyen komisyon üyesi diyor ki, ‘Bunu pedagog ve psikologlara gösterelim. Onlar karar versin’ diyor. Başka bir kuruma incelemek üzere veriyorlar. Başka bir kurumun kitap üzeri inceleme yapıp yapmadığını bilmiyorum. Belki gitti belki gitmedi. Daha sonra Valilik’ten okullarda dağıtılmaması kararı çıkıyor. Ben ilk komisyonu biliyorum” ifadelerini kullandı. KOMİSYON ÜYELERİNİN KONUŞMASI LAZIM
Kendisinin hedefinin kişiler değil zihniyet olduğunu dile getiren Yusuf Ay, “Bu sansürcü kafalarla, ortaçağ kafaları ile uğraşmak lazım. Böyle zihniyetler yüzünden bazı ülkeler bilimden ve sanatta varlık gösteremiyorlar. Gelişememiş ülkelerde olur böyle kafalar. 21’inci yüzyılda bunun okullarda okutulmamasını uygun görmeyen kafalar konunun uzmanlarıdır. Pedagoglar, eğitim bilimciler ve psikologlardır. Seçilmiş, ‘Sen gel komisyon kurduk’ ların konusu değil ki. Bu süreçten sonra bekleyeceğim. Komisyon üyelerinin benimle görüşmeleri lazım. Veya kamuoyuyla. Neden karşı olduklarını açıkça söylemeleri lazım. Net bir bilgi yok. Kitap ile ilgili ‘Çok güzel olmuş yarışmaya girmeli’ diyenler oldu. Troya’nın dünyada ne kadar önemli olduğunu bilincindeyiz. Bilincinde olduğumuz için iki ciltlik kitap yazmışız. Ses getirmişiz. Üniversitelerden davetler almışız. Bunun neresinde çocuklara aykırı, ahlakı olmayan bir şey var?” diye sordu. ZATEN BU KAÇIŞ ONAYLANMIYOR
Durum ile ilgili herhangi bir övmenin bulunmadığını kaydeden Yusuf Ay, “Hiçbir şekilde evli bir kadınla övme yok. Onları anlattım. Burada zaten o kaçış onaylanmıyor. Ne Troialar tarafından ne de Akalılar tarafından. Savaş bu yüzden oluyor” dedi. Kız kaçırılması olarak yorumlanmasının bir mantığının olmadığını belirten Ay, “Bunu söyleyenler gülünç duruma düşer. Sen Sparta’dasın. Başka ülkenin topraklarında ve sarayda ağırlanıyorsun. Bir kadını başka topraklardan zorla kaçırmanın imkanı var mı? Bunun mantığı yok. Böyle bir şeye inanamazdım. Birçok kaynakta da böyle yazar. Bir aklımız var. Aklımızla alay edilmemeli. Âşık oluyorlar, birlikte kaçıyorlar. Bu durum art niyet aramaktır. Ben bunu Türkiye’deki uzmanlara taşıyacağım” şeklinde konuştu. KİTABIN SAKINCALI GÖRÜLEN SAYFASINDA NE YAZIYOR?
Kitabın 20’inci sayfasında, “Kral Menelaos’un kutsal bir tören için Girit’e gittiği günün gecesinde; ne Troyalı Paris ne de güzeller güzeli Helen uyuyabilmiş. Vakit gece yarısını çoktan geçmişken, Sparta Sarayı’nın gül bahçesinde gizlice buluşmuşlar. Bütün Sparta şehri uyurken, Troialı Paris ile Kraliçe Helen Troia’ya kaçmışlar” ifadeleri yer alıyor.
