Ebru sanatı ustası Saime Yücel Çanakkale Valiliği öncülüğünde İskele Meydanı’nda düzenlenen Altın Eller Geleneksel El Sanatları Festivali kapsamında Çanakkale’ye geldi. Ebru sanatı ustası olan Yücel, ev hanımlığından Ebru sanatçılığına uzanan öyküsünü anlattı.
Kültür Bakanlığı Ebru sanatçısı olan Saime Yücel (50) Ankara’da (BELMEK) Büyükşehir Belediyesi Meslek Edindirme Kursları’nda usta öğretici olarak görev yapıyor. 16 yıldır BELMEK’te usta öğreticilik yapan Saime Hanım, Çanakkale Valiliği öncülüğünde İskele Meydanı’nda 23 Eylül Pazartesi günü açılışı yapılan Altın Eller Geleneksel El Sanatları Festivali kapsamında Çanakkale’ye geldi. Burada 1 hafta içerisinde standını ziyaret eden kişilere Ebru sanatını anlatıp uygulamalı olarak gösteren Yücel, iş hayatına atılma sürecini, Ebru sanatının inceliklerini anlattı.
Hikâyeniz nasıl başladı?
Yaklaşık 20 yıldır içindeyim işin içindeyim. 4 yıl kursiyerlik yaptım. 16 yıldır da usta öğreticilik yapıyorum. Festivale Ankara’dan geldim. Burada olmaktan gurur duyuyorum. Ebru sanatını insanlara tanıtmak için, somut olmayan kültürel mirasımızı gençlere, çocuklara öğretmek için buradayım. Daha önce ev hanımıydım eşim çalışmama izin vermedi. Beni evden çıkartmak istemedi. Ben kendi çabamla okumam gerektiğini düşündüm. Ondan habersiz Açık İlköğretim okudum. Haberi olunca göndermedi, sınavdan kaldım. Ama dedim ki ‘Ben bunu yapmalıyım, çalışmalıyım. Bir şeyler yapmalıyım’ Kurslara gittim. Hanımların içine gidince eşim ses çıkartmadı. Kurslara devam ettim, çocuklar büyüdü bir yandan.
HARİKA BİR ŞEY YANİ BEN BUNU YAPABİLİRİM!
Kurslara gittikten sonra baktım ki sertifikaların bir işe yarayacağına düşündüm. Sordum öğrendim. Harika bir şey yani ben bunu yapabilirim. Kurslara gittim sertifikalara da başvurumu yaptım. 2002 yılında halk eğitimi merkezinde usta öğretici olarak göreve başladım. Bir yıl sonra BELMEK’lerin farkına vardım. BELMEK’ler varmış oralarda ‘Neden olmasın?’ dedim imkânları daha güzeldi. BELMEK’e başvuru yaptım.Daha sonra kurslarda usta öğretici olmaya devam ederken o dönemde ilk ebruyla başlamadım takı tasarımı, ahşap boyama, ipek boyama, kağıt rölyef, ağaç yakma, dağlama… Halk Eğitim’de öğrencilerin elindeki malzemelerle çalışmaya çalıştık. Çünkü çalıştığım bölge yoksul bir bölgeydi. Belirli sayıda öğrenci oluşturmamız gerekiyor. Öğrenci devamlılığı için böyle bir şey yapmak zorundaydım. ‘Ellerindeki malzemeleri getirip bunla ne yapabilirim?’ diye düşündüm. Öğrenciyi geri çevirmedim. Birine Ebru gösterdim, birine ahşap gösterdim, birine takı gösterdim. Aynı anda birçok branşı göstermek zorunda kaldım.
‘BEN BUNU ÖĞRENMELİYİM!’DEDİM
Ebru sanatıyla nasıl tanıştınız?
Ebru sanatı ile 2003 senesinde tanıştım. Ben hep resimle ilgileniyordum ama ilkokuldan beri böyle yeteneğimin olduğunu öğretmenlerim fark etmişti. Televizyonda gördüm, suyun üzerine bir şeyler yapılıyor ama böyle kağıda çıkıyor. ‘Ben bunu öğrenmeliyim tam benlik’ dedim. Beni çok heyecanlandırdı gidip araştırma yaptım. Ebru kursu nerede var diye Ankara’da Sular Çarşısı var. Sular Çarşısı’nın içinde Sevim Sağdıç diye bir ustamız vardı. Ustamdan Ebru dersleri aldım. O da resim halk eğitimlerde usta öğretici olarak görev yapıyordu. Resim öğretmeni kendisi ama ebruyu da resimlerle birleştirmiş bir kişi. Çok değer verdiğim bir öğretmenim ustam. Onla beraber epeyce öğrendikten sonra bunu yapabileceğimi söyledi. Ben de kurslarda artık ebru sanatını göstermeye başladım. Kültür Bakanlığı’na başvurumu yaptım. 2010’da resmileşti. Bakanlık sanatçısı oldum. Bakanlık tarafından yurt dışı ve yurt içinde zaman zaman görevler alıyorum.
ÇOCUKLARI BÜYÜTÜNCE ÇALIŞMA HAYATINA GİRDİM
30’lu yaşlarda çocukları büyüttükten sonra başladım. Çocukları evde hiç mağdur etmedim. Onlar okula başlayınca bende çalışma hayatına girdim.
Başta izin vermeyen eşiniz şimdi ne diyor?
Eşim bir şey demiyor, bakın buralardayım. Arkadaşlarına anlatıyor. Başta çok büyük sıkıntılar oldu. Ona rağmen, ‘Benim artık gücüm yetmiyor ne yapıyorsan yap’ diyor. Kadınlar gerçekten sıkıntı yaşıyor. 3 tane oğlum var. Her şeyi dört dörtlük yapmaya çalışıyorsun. Şimdi eşiniz size izin vermeyecek kurslara gidin diye. Onları hiç mağdur etmemeye çalıştım yemeğimi, işimi çocukları her şeyi yapmaya çalıştım. Sanatımı da ileriye taşımak için uğraşıyorum ‘Daha yeni ne yapabilirim?’ diye düşünüyorum. Onun tarzında geliştiriyorum kendimi. İki tane özel kişisel sergim oldu. Birçok karma sergilere katıldım. Eserlerimle, işlerimle yaklaşık 6-7 ülkeye gittim. Güzel şeyler yapmaya çalıştım.
Biraz da ebru sanatından bahsedelim. Mesela dün ben yaparken siz dediniz ki ‘Çok sabırlı birisiniz. İnsanların kişiliğini yansıtıyor Ebru’ bunu biraz açar mısınız?
Su aslında bir terapi, suyla uğraşmak insanın ruhunu dinlendiren çok özel bir sanattır. Ebru yaparken, kendinizi dünyadan uzaklaşıyorsunuz dertlerinizden uzaklaşıp sakin bir terapi oluyor. Rahatlıyorsunuz. Biz her atış yaptığımız zaman. Mesela fırçayı hızlı yaptığımız zaman o zaman anlıyorsunuz ki bir sıkıntınız var. ‘Bir rahatlayın’ diyorsunuz suyun sakinleştirici özelliği var o anlamda fırçanın atışıyla stresli mi sakin mi yapıya sahip hoca, usta bunu anlıyor.
Kullanıldığı sudan bahseder misiniz?
Yoğunlaştırılmış özel bir su. Kitre diyoruz ona. Karasal iklimlerde yetişen bodrumsu bir bitki var. Geven otu, geven otunun sütünden elde ediliyor. Sütü belirli mevsimde, ağacın gövdesi yarılı içinden akan özsütü hava ile temasıyla kabuklaşan bir yapı oluşuyor. Biz onu suyun içinde bekleterek, inceltip suyla aktarıp tekneye aktarıyoruz. Teknelerimizin ebatları farklı farklı. Çalışma şekline göre kâğıda olanlar 35X50 civarı kullanıyoruz ama kumaş üzerine olanı çok daha büyük tekneler. Onların boyaları da farklı, kimyasal boya kullanılıyor ama kitre aynı kitre. Aparatlar aynı malzeme boyaları farklı oluyor.
RENKLİ TOPRAKLAR KULLANIYORUM
Boyaları siz mi yapıyorsunuz alıyor musunuz?
Ben geleneksel tarzda çalışıyorum. Boyalar renkli topraklardan elde ediliyor. Zaman zaman ezmeyi gösteriyorum ama yetiştiremediğimiz için satın alıyorum. Çünkü onun dinlenmesi lazım. 3 ay süresi var. Mesela toz boyayı aldığımızda, onu mermer üzerinde desteseng denen aletle ezmek zorundayız. Bu ezildikten sonra spatula ile kavanozlara koyuyoruz. En az 3 ay o pişip beklemesi gerekir. Belirli süresi var. Ben bunu hızlandırmak adına hazır almak zorundayım. Fırçalarımızı kendimiz bağlıyoruz. Gül dalı ve at kılından oluşuyor. Farklı farklı ebatlar ölçülerde taraklarımız var.
Çıkan desenlerin bir anlamı var mı? Neler üzerine uygulanabiliyor?
İlk attığımız ebrudaki ilk atış. Hareket etmeden bıraktığımız zaman müdahale etmediğimiz için ona battal ebru deniyor. Battaldan sonra gelgit ebrusu çalışıyoruz. Bizde gelgitler yapıyoruz. Gelgitten sonra tarak çalışabiliyoruz. Tarak çeşitleri var. Taraktan sonra mesela bir bülbül yuvası yapabiliyoruz, tavusi yapabiliyoruz. Ebru çeşitleri çoktur; hatip ebrusu, çiçekli ebru, karanfil ebrusu, gül ebrusu, lale ebrusu birçok çeşitleri var. Kumaş ahşap ve seramik üzerine uygulanıyor.
ÇOCUKLAR SANATLA UĞRAŞSIN
Bundan sonraki süreçle ilgili neler diyebilirsiniz? Ebruyla ilgili yolculuğunuzu siz kendi açınızdan nasıl değerlendirirsiniz?
Ebruyla ilgili yolculuğum, daha çok çocuklarla ilgili. Geleceğimiz çocuklar önce onlara bu sanatı tanıtmak ve öğretmek gerekiyor. Çünkü bu sanat, usta-çırak ilişkisiyle devam ettiği için öncelik çocukların. Anneler babalar çocuklarını kurslara göndersinler. Sanatla ilgilensinler o zaman daha başarılı olurlar. ‘Yok çocuğum ressam olursa aç kalır’ diye değil aslında. Çocuk daha başarılı olur. Doktor da olsun ama hobi olarak da sanatla ilgilensin. Sanatımıza büyükten küçüğe herkes sahip çıksın.
KÜLTÜR - SANAT
28 Eylül 2019 - 15:27
''Eşimden gizli Açıköğretime yazıldım''
Ebru sanatı ustası Saime Yücel Çanakkale Valiliği öncülüğünde İskele Meydanı’nda düzenlenen Altın Eller Geleneksel El Sanatları Festivali kapsamında Çanakkale’ye geldi
KÜLTÜR - SANAT
28 Eylül 2019 - 15:27