Merhaba Sevgili Okur,
Sebze ve meyve alışverişlerinizi nereden yapıyorsunuz? Pazarları sever misiniz? Ya da doğru soru alış veriş yapmadan önce bir liste hazırlar mısınız?
Bazen yolumuz düşer veya zamanımız vardır pazara uğrarız, bazen ise acelemiz vardır anlık ihtiyaca göre manavdan ya da marketten bir şeyler alırız. İki seçeneğinde birçok farklı açıdan ülkemize ve tabii bizlere artı eksi etkileri bulunmaktadır. Nasıl mı?
Araştırmalar gösteriyor ki liste yapılmadan yapılan alışverişlerde fazladan alınan malzemelerin sayısı oldukça çok. Bu durum hem ceplerimize hem çevremize ciddi anlamda zarar teşkil ediyor. “Cep kısmını anlıyoruz ama çevreye ne zararı olacak ki? “demeyin. Öyle zararlar veriyor ki bugün yaşadığımız iklim krizinin etkilerinden birisi de maalesef, israf edilen gıdalar.
Aldığımız besinlerin saklama koşullarının doğru bilinmemesi, fazla alındığı için tüketilmemesi ve atılması gibi sebeplerle etrafa yaydıkları sera gazları ve onların etkileri bugün iklim krizinin yaşanmasındaki etmenlerden bir tanesi.
Ebeveynler olarak bu konuda da bizlere büyük görevler düşüyor. Farkındalık yaratmak ve kendimize de bir çeki düzen vermek adına bu hafta bu yazıyı hazırlamak istedim. Çünkü her birimiz eminim ki, pazar tezgâhlarında canlı canlı duran sebzeleri ve meyveleri görünce tüketebileceğimizin çok üstünde alımlar yapıyoruz. Saklama koşullarına uygun muhafaza edebilsek dahi, belli sürelerde tüketemediğimiz için istenmeyen gazların üretimine ve su israfına sebep oluyoruz.
Bu durumu çözmek için önce kendimizde ve aynı zamanda çocuklarımızda farkındalık yaratmak gerekir ki onun içinde birkaç önemli noktayı bilmek doğru olacaktır;
Öncelikle, alışveriş listelerimizi alışveriş yapmadan önce hazırlamalıyız. O hafta yiyebileceğimiz yemek listemize göre malzemeleri almak ve bu listeleri çocuklarımızla beraber hazırlamak, akabinde belki alışverişi birlikte yapmak onlarda fazlasına gerek var mı? Hissiyatını oluşturacaktır. 3kg yerine ihtiyaca göre 2 kg almayı tercih etmek gibi.
Bir diğer durum ise aldığımız ürünleri doğru depolamak. Yani saklama koşullarını bilmek. Saklama koşullarını sebze ve meyvelerin çürüme vs gibi zarar görmelerini engellemek adına uygun sıcaklık ve ortamlarda sağlamak. Patatesi ve kuru soğanı buzdolabında saklamamak, buzdolabında saklayacaklarımızı hava almayan kaplar içerisinde saklamak ve terleme olmaması için poşetlerde uzun süre tutmaktan kaçınmak gibi.
Bozulmaya gidecek gibi gördüğümüz meyve ve sebzeleri farklı şekillerde tüketmeye çalışmak. Komposto, meyve suyu ya da sebze suyu yamak gibi. Ve yine bu yapacaklarımızı belki çocuklarımızla birlikte hazırlayıp farkındalık yaratmak istediğimiz konularda alışkanlık oluşturmak.
Atıklarımızı doğaya bırakmadan önce ayrıştırmak ve yapabiliyorsak evde kendi kompostumuzu hazırlayarak gübreye dönüştürmek. Doğa ve bizler için en sağlıklı olan yollardan biri olacağını unutmamak.
İsraf ettiğimiz her konu da daha dikkatli davranmak ve bu konularda neden israf etmememizi çocuklarımızla konuşmak, bu konularda animasyonlar veya belgeseller izletmek, kitaplar okumak, yaptıklarımıza ortak ederek bazı şeylerin alışkanlık olmasını sağlamak ebeveynler olarak en önemli görevlerimizden birisi sevgili okurlar.
“Fazlasına Gerek Var mı?” sorusu üzerine çocuklarımızla sohbet edip israf konusunu konuşacağımız bir hafta dilerim.
Sevgilerimle, Çocuk Kitabı Yazarı
Işık SARAÇ
Sebze ve meyve alışverişlerinizi nereden yapıyorsunuz? Pazarları sever misiniz? Ya da doğru soru alış veriş yapmadan önce bir liste hazırlar mısınız?
Bazen yolumuz düşer veya zamanımız vardır pazara uğrarız, bazen ise acelemiz vardır anlık ihtiyaca göre manavdan ya da marketten bir şeyler alırız. İki seçeneğinde birçok farklı açıdan ülkemize ve tabii bizlere artı eksi etkileri bulunmaktadır. Nasıl mı?
Araştırmalar gösteriyor ki liste yapılmadan yapılan alışverişlerde fazladan alınan malzemelerin sayısı oldukça çok. Bu durum hem ceplerimize hem çevremize ciddi anlamda zarar teşkil ediyor. “Cep kısmını anlıyoruz ama çevreye ne zararı olacak ki? “demeyin. Öyle zararlar veriyor ki bugün yaşadığımız iklim krizinin etkilerinden birisi de maalesef, israf edilen gıdalar.
Aldığımız besinlerin saklama koşullarının doğru bilinmemesi, fazla alındığı için tüketilmemesi ve atılması gibi sebeplerle etrafa yaydıkları sera gazları ve onların etkileri bugün iklim krizinin yaşanmasındaki etmenlerden bir tanesi.
Ebeveynler olarak bu konuda da bizlere büyük görevler düşüyor. Farkındalık yaratmak ve kendimize de bir çeki düzen vermek adına bu hafta bu yazıyı hazırlamak istedim. Çünkü her birimiz eminim ki, pazar tezgâhlarında canlı canlı duran sebzeleri ve meyveleri görünce tüketebileceğimizin çok üstünde alımlar yapıyoruz. Saklama koşullarına uygun muhafaza edebilsek dahi, belli sürelerde tüketemediğimiz için istenmeyen gazların üretimine ve su israfına sebep oluyoruz.
Bu durumu çözmek için önce kendimizde ve aynı zamanda çocuklarımızda farkındalık yaratmak gerekir ki onun içinde birkaç önemli noktayı bilmek doğru olacaktır;
Öncelikle, alışveriş listelerimizi alışveriş yapmadan önce hazırlamalıyız. O hafta yiyebileceğimiz yemek listemize göre malzemeleri almak ve bu listeleri çocuklarımızla beraber hazırlamak, akabinde belki alışverişi birlikte yapmak onlarda fazlasına gerek var mı? Hissiyatını oluşturacaktır. 3kg yerine ihtiyaca göre 2 kg almayı tercih etmek gibi.
Bir diğer durum ise aldığımız ürünleri doğru depolamak. Yani saklama koşullarını bilmek. Saklama koşullarını sebze ve meyvelerin çürüme vs gibi zarar görmelerini engellemek adına uygun sıcaklık ve ortamlarda sağlamak. Patatesi ve kuru soğanı buzdolabında saklamamak, buzdolabında saklayacaklarımızı hava almayan kaplar içerisinde saklamak ve terleme olmaması için poşetlerde uzun süre tutmaktan kaçınmak gibi.
Bozulmaya gidecek gibi gördüğümüz meyve ve sebzeleri farklı şekillerde tüketmeye çalışmak. Komposto, meyve suyu ya da sebze suyu yamak gibi. Ve yine bu yapacaklarımızı belki çocuklarımızla birlikte hazırlayıp farkındalık yaratmak istediğimiz konularda alışkanlık oluşturmak.
Atıklarımızı doğaya bırakmadan önce ayrıştırmak ve yapabiliyorsak evde kendi kompostumuzu hazırlayarak gübreye dönüştürmek. Doğa ve bizler için en sağlıklı olan yollardan biri olacağını unutmamak.
İsraf ettiğimiz her konu da daha dikkatli davranmak ve bu konularda neden israf etmememizi çocuklarımızla konuşmak, bu konularda animasyonlar veya belgeseller izletmek, kitaplar okumak, yaptıklarımıza ortak ederek bazı şeylerin alışkanlık olmasını sağlamak ebeveynler olarak en önemli görevlerimizden birisi sevgili okurlar.
“Fazlasına Gerek Var mı?” sorusu üzerine çocuklarımızla sohbet edip israf konusunu konuşacağımız bir hafta dilerim.
Sevgilerimle, Çocuk Kitabı Yazarı
Işık SARAÇ