Kazdağları bugünlerde altıncıların, madencilerin istilası altında. Açgözlü müteahhitlerin, madencilerin vahşice çalıştıkları ve çıkardıkları madenlerden ceplerini doldururken, kırsalda yaşayan köylünün geleceğini karartıyor.
Hem onların sağlığını tehlikeye atıyor hem bütün bir yıl boyunca çeşitli bitkilerden, toprağın sunduklarından köylüyü mahrum bırakıyor.
Endemik bitkiler ve farklı türdeki ağaçlarla dolu Kazdağları şu sıralar köylüyü kestane ve melki (mantar) ile besliyor. Köylüler topladıkları kestaneleri, melkileri ilçelerin haftada bir olan pazarlarından satarak ceplerine para koyuyor.
Son yağmurlarla birlikte melkiler yüzünü göstermeye, toprağın üstünde bütün güzelliği ile kendini sunmaya başladı. Bir yandan kestane hasadı bitmek üzereyken hemen arkasından melki sezonu başlıyor.
Melki sezonu ile birlikte dağ çileği denilen – Bayramiç yöresinde döngelek deniyor – meyve olgunlaşıyor. Pazarda alıcısının çok olduğunu söyleyen köylüler “Bunların hiç birinde katkı yok. Gıda boyası yok. İlaç yok. Tamamen kendi halinde ve doğada yetişiyor. İlaçsız yiyecek bulmakta güçlük çeken insanlar Kazdağının bize verdikleriyle ağızlarını tatlandırmak istiyor” diyor.
Melkinin kilosu 100 lirayı geçerken, kestanenin kilosu 60 liradan başlıyor. Şu anda tam sezonu olan bu iki doğal üründen köylüler hatırı sayılır gelir elde ediyor.
Köylüler, bir kişinin gün içinde bir çuval kestane toplayabildiğini belirterek “Bu kazanç bizim için çok önemli. Kestaneler dikenlerin arasından dağın yamaçlarına akıyor ve biz onarı toplayıp pazarda satıyoruz. Bizim için çok iyi gelir. Yine mantar sezonunda her gün topluyoruz ve alıcısı hazır bekliyor. Parası peşin” diye konuşuyor ve Kazdağlarının verimliliğinden sözediyor.
Dağ kekiğinden, tutun Kazdağı çayına kadar; şifalı bitkilerine kadar her zaman dağın yamaçlarından elde ettiklerini satarak para kazandıklarını, bu gelirin madenciler ve altıncılar tarafından ellerinden alınmasını istemediklerini dile getiriyor ve “Biz zaten her gün bayırdayız (dağda demek istiyor). Hayvanlarımızı otlatırken aynı zamanda mevsimine göre dağ ne sunduysa onu topluyoruz ve satıyoruz. Bundan daha güzel ne olabilir” diyorlar.
Özellikle Çarşamba ve Cumartesi günleri kurulan Bayramiç Pazarının müdavimleri köylünün ürettiği ürünlerin yanı sıra Kazdağlarının yamaçlarından toplanmış her şeyi almak istiyor. Bu da köylünün dağ ne veriyorsa toplayıp satmasına ve cebine para koymasına neden oluyor.
Kazdağlarında yetişenleri saymakla bitiremezsiniz. Dağ o kadar çok şey sunuyor ki; bize her mevsiminde ayrı lezzetler, ayrı güzellikler. Görsel zenginlikler ve temiz havayı saymadık bile.
Yorumlar
Kalan Karakter: