Türkiye'nin en özel sulak alanlarından biri olan Manyas Kuş Cenneti, yalnızca kuşların değil, doğa tutkunlarının da vazgeçemediği mabedi. Buraya gelenler, yalnızca kuşları görmekle kalmıyor; doğanın ritmini dinliyor, zamanın yavaşladığına tanıklık ediyor. Özellikle bahar aylarında yüzlerce farklı türde kuşun eş zamanlı dansına sahne olan bu alan, keşfedenlerin değil, görenlerin aşık olduğu bir yer. Bahar başlangıcında kuluçka dönemini izleyerek kuşların yaşamın atanıklık etmek olağanüstü.
1938 yılında Kuşcenneti'ni keşfeden ve bu alana büyük hizmetleri geçen
Alman Prof. Dr. Curt Kosswig ve eşi Leonore Kosswig girişte müzenin duvarını süslüyor.
Bir Alman akademisyen ve eşi keşfetti, Türkiye'nin kalbine armağan oldu
1938 yılında, Alman zoolog Prof. Dr. Curt Kosswig ve eşi Leonore Kosswig’in dikkatini çeken bu eşsiz alan, o günden bu yana titizlikle korunuyor. Onların bilimsel merakı, bugün 24 bin hektarlık bir doğa harikasına dönüştü. Kosswig çifti, Türkiye’nin ilk kuş cennetlerinden birinin kapılarını aralarken, aslında sadece kuşlara değil, insanlığa da nefes olacak bir alanı korumaya aldırmış oldu.
Kosswig çiftinin hikayesi de unutulmamış. Burayı ziyaret ederseniz mutlaka okuyun.
Gözlem kulesinden dürbünle yaşamın içine yolculuk yapın
Kuş Cenneti ziyaretçilerine sadece doğayı değil, doğanın en saf halini gözlemleme şansı sunuyor. 17 metre yüksekliğindeki gözlem kulesi, ahşap ve taş mimarisiyle doğaya saygılı, kuşların yaşamını en net gösterecek biçimde tasarlanmış. Yalnızca 1 TL ile çalışan dürbünlere yaklaştığınızda, gözlerinizle değil, kalbinizle bakmaya başlıyorsunuz. Yüzlerce pelikan, martı, karabatak, çeltikçi, kaşıkçı kuşu ve daha niceleri; yaşamın sessiz anlatıcıları gibi hareket ediyor ve size unutulmaz bir hayat artısı katıyor.
Kuluçka dönemi olduğu için kuşlar biraz daha dingin, ancak sesleri kularınıza kadar geliyor.
Canlı yayınla büyük ekrandan kuşların davranışını izleyin
Gözlem kulesine çıkmadan önce canlı yayın sistemi sayesinde kuşların yaşamını izleyebiliyorsunuz.. Kuşların yaşam alanına kurulan kameralar sayesinde, dev ekranda onların beslenmesini, eşleşmesini ve yavrularını büyütmesini izlemek mümkün. Özellikle çocuklu aileler ve fotoğrafçılar için kaçırılmayacak bir deneyim.
Son derece bakımlı Kuşcenneti sahasına konulan banklarda zaman geçirmek de güzel.
Müzede dondurulmuş kuşlar, doğanın kalıcı bir arşivi
Kuş Cenneti’nin içindeki Kuş Müzesi, adeta doğanın dondurulmuş hafızası. Burada yaşamını tamamlamış kuş türleri bilimsel yöntemlerle sergileniyor. Doğada zor görülebilecek; hatta neredeyse imkansız türleri burada saatlerce inceleyebilirsiniz. Sessizlik içinde müzeyi gezerken kendinizi şanslı hissedeceksiniz.
Ziyaretçiler; kuşların tüy yapısından gagalarına kadar her detayı inceleyerek, biyolojik çeşitliliğe dair bilgi sahibi olabiliyor.
Sadece 1 TL ile kuşların yaşamına tanıklıt etmek gerçekten paha biçilemez bir detay.
Ulaşım kolay: Sakın görmeden geçmeyin
Balıkesir ile Bandırma arasındaki kara yoluna sadece 5 dakikalık mesafede yer alıyor. Navigasyon uygulamaları “Manyas Kuş Cenneti Tabiat Parkı” olarak yönlendiriyor. Girişler ücretli, ancak oldukça makul. Otopark alanı mevcut. Tuvalet bulunuyor ancak içeride kafe veya restoran yok. Bu nedenle yanınızda su ve atıştırmalık gibi şeyler getirebilirsiniz. Eşsiz orman örtüsü içinde oturup kuş seslerini dinleyebilir, ağaçların hışırtısına kulak kesilebilirsiniz; hatta bunu mutlaka yapmanızı öneriyoruz.
Yakındran bakmak için yolunuzu buraya düşürün; asla pişman olmayacaksınız.
En iyi zaman: Bahar ayları
Mart, Nisan, Mayıs ve Haziran ayları kuş gözlemi için en verimli dönem. Göç mevsiminde olan kuşlar hem çiftleşme hem de yavru bakımı döneminde olduğu için görsel bir şölen sunuyor. Mart ayı kuluçka dönemi olduğu biraz dana dingin olabiliyor. Özellikle sabah saatlerinde gelenler, hem sakinliğin hem de kuşların en aktif olduğu zaman diliminin keyfini çıkarıyor.
Manyas sadece bir göl değil, bir yaşam öğretisi
Manyas Kuş Cenneti'nde yürürken, kuş cıvıltıları yalnızca kulağınıza değil, ruhunuza da çarpıyor ve size iyi geliyor. Rüzgarın sesiyle karışan kanat çırpışları, belli belirsiz duyduğunuz sesler insana “sessizliğin bile konuşabildiğini” öğretiyor. Göl kenarındaki iskelelerde kuşların yaşam mücadelesi, insanlara kolektif yaşamın doğadaki izdüşümünü gösteriyor.
Tertemiz bir müze. Sindire sindire gezmek ve "aa bak bu da varmış" diyerek sizi şaşırtacak Kuşcenneti anılarınızın köşesinde eşsiz bir yer tutacak.
Doğa için bir çağrı: Gözlerinize ve duygularınıza izin verin
Bu eşsiz alan, sadece kuşları değil, insanın doğayla bağını yeniden kurmasını sağlıyor. Belki bir kafeteryası yok ama bunun yerine size huzur, farkındalık ve unutulmaz anılar sunuyor. Yolunuz Bandırma’dan ya da Balıkesir’den geçiyorsa, direksiyonu sadece birkaç kilometre yana kırın. Görmeden geçmeyin. Gözlerinize ve duygularınıza bir şans verin.
Ve elbette bu eşsiz yeri keşfeden ve bize armağan kalmasındra büyük payı olan alman çifti unutmuyoruz. Onlar olmasaydı belki kuşların ve bizim nefes alabildiğimiz bir değere sahip olamayacaktık.
Yorumlar
Kalan Karakter: