
"Bir zaman gelecek ki, insanlar insanlar sözlerini, ineklerin otu gevelemeleri gibi geveleyip duracaklar." (Ahmed) "Aman fahiş, açık ve çirkin sözlerden kaçını; zira Allah çirkin sözleri ve fahiş konuşmaları sevmez."(Hakim) "Yazıklar olsun o kimseye ki, milleti güldürmek için yalan söyler. Vay ona, vay ona." (Ebu Davud-Tirmizi) "Allah’ım kalbimi nifaktan, edep yerimi zinadan ve dilimi yalandan temizle." (Hatib)

Atatürk’ün her alanda okuma ve yazma yeteneğine katkı sağlayan önemli bir özelliği de not tutma alışkanlığı ve bu notları daha sonra tahlil etme becerisidir. Tuttuğu bu notlar zamanla onun hitabet ve yazma yeteneğine etki etmiş ve eserler ortaya çıkmıştır. Kendince önemli gördüğü çalışma ve faaliyetleri kısa kısa notlar halinde defterine kaydetmiştir. Onun bu alanda yaptığı çalışmalar ayrıntılı olarak 12 cilt halinde “Atatürk’ün Not Defterleri” adı altında Genelkurmay ATASE Başkanlığı tarafından yayınlanmıştır. Bu çalışmalara örnek olması bakımından, Atatürk’ün tuttuğu notlardan bir tanesi de, Çanakkale Cephesi’nde birliklerin eğitimi ve savaş nizamıyla ilgili notlardır.

Çoğu kez herhangi bir fiziksel neden olmaksızın da artikülasyon bozukluğunun varlığı ile sıklıkla karşılaşılıyor. Çocuk o sesi çıkartabilmek için gereken doğru pozisyonu henüz bilmediğinden o sesi hatalı üretiyor. Örneğin kişi 'arı' yerine 'ayı', 'kedi' yerine 'tedi' diyor. Ses bilgisel bozukluk dediğimiz bir diğer sorunda ise kişi konuşmanın temelini oluşturan dil kurallarına ait bilgiyi edinmede sorun yaşaması. Örneğin k sesinin bir kelime içerisinde doğru kullanırken başka bir kelimede hatalı kullanabilir. Bu durum artikülasyon bozuklukları ile karıştırılabilmekte ve ilerleyen dönemlerde okuma yazma becerilerini edinirken sorun yaşanmasına da neden olabilmektedir. BUNU BİLİYOR MUYDUNUZ?
13 Ocak 1928 tarihinde, Hukuk Fakültesi öğrenci derneğinin toplantısında " Türkiye'de Türkçeden başka lisan konuşulamaz kararı alındığını biliyor muydunuz? ATATÜRK’E GÖRE KONUŞMAK
“Güzel konuşmak için serbest olmak ve kelimelerin manâlarını, yerinde yapılan jestlerle takviye etmek lâzımdır.” Mustafa Kemal Atatürk

Evvela doğru model olun. Çocuk “su” yerine “fu” diyor ise siz de çocuğa "Fu içer misin?" diye seslenmeyin. İkinci olarak hatayı asla pekiştirmeyin. Bebeksi konuşma şekli erken dönemde ailelere sevimli görünür. 4 yaşını geçmiş bir çocukta bebeksi bir konuşma gözleniyorsa destek alınmalıdır. Bu konuşmanın gelecek yıllara da benzer şekilde aktarılacağı ihtimali düşünülere pekiştirmek yerine yardımcı olmaya çalışılmalıdır. Üçüncü husus konuşmayı sürekli düzeltmeye kalkmayın. Üretemediği bir ses konusunda nasıl yapacağını bilmezken sürekli uyarmak, düzeltmek çocuğu duygusal olarak yıpratır. Ve dördüncü husus hassas olmaktır. Veliler ya da yakın çevresindekiler konuşmasından dolayı çocukla dalga geçmeye kalkmamalıdır. Bu konuda okulda öğretmenlerin de hassas davranması, diğer çocuklarında bu konuda hassas davranmaları konusunda önderlik etmeleri çok önemlidir.

“Ben ezber bozarım, ezbere konuşmam” Canan Karatay HAFTANIN GAFI
Sunucu İlker Ayrık, 'Yaparsın Aşkım'da yarışmacı Betül'e sordu: "Kocanızı bir turşuya benzetseniz, hangisi olur?" Yarışmacı bir an bile tereddüt etmedi: "Hıyar olurdu kesin."