Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Çanakkale Şubesi, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın 2026 dönemi bütçesini "hak temelli sosyal hizmetten, emekçiden ve toplumsal cinsiyet eşitliğinden uzak" olarak değerlendirerek sert bir eleştiri yöneltti. Sendika, bütçenin bağımlılık ilişkisini derinleştirdiğini ve iktidarın siyasal ihtiyaçlarını gözettiğini savundu.
SES Çanakkale Şubesi tarafından yayımlanan genel değerlendirme metninde, ülkedeki ekonomik dalgalanmalar ve yüksek enflasyon nedeniyle sosyal hizmetlere duyulan ihtiyacın arttığına dikkat çekildi. Ancak buna karşın Bakanlık bütçesinin reel olarak daraldığı ve kamusal hizmetlerin niteliğinin zayıfladığı öne sürüldü.
Açıklamada, Bakanlık bütçesinin merkezi bütçe içindeki payının 2022'de yüzde 3.77'den 2025'te yüzde 2.5'e kadar düştüğü belirtilerek, 2026’da tekrar yüzde 2.8'e yükselmesinin dahi toplumsal ihtiyaçlara yanıt verme gücünü artırmadığı ifade edildi. Sendika, Bakanlık bütçesinin büyük bir kısmının sosyal yardımlara ayrılmasını eleştirerek, bunun istihdam, eğitim, sağlık gibi temel hizmetlere erişimi artıracak etkin politikaların olmamasının bir sonucu olduğunu belirtti.
Sendika, bütçe politikasının özellikle kadınlar üzerinden bağımlılık ilişkisini derinleştirdiğini vurguladı. Açıklamada, sosyal yardım alanların çoğunluğunun kadınlardan oluştuğu ve bakım hizmetlerine ayrılan ödenekteki ağırlığın kadın emeğine dayanan bakım ödenekleri olduğu belirtilerek şu ifadeler kullanıldı:
Sadece bu durum bile uygulanan ekonomik politikalar sonucu yoksullaştırılan halka, iş olanağı yaratacak politikalar yerine bağımlılık ilişkisini güçlendiren yardım politikalarının esas alındığını göstermektedir. Oysa yardım esaslı değil hak temelli sosyal hizmetlerin sunulması gerekmektedir.
SES Çanakkale Şubesi'nden Talepler Listesi
1- Bütçe, sivil toplum ve emek örgütlerinin de katılımı ile yapılmalıdır. Bütçe yapım süreci demokratik ve şeffaf olmalıdır.
2- Sosyal hizmetler hak temelli sunulmalı ve iktidar ile sosyal hizmetler arasında ki tahakküm ilişkisi veya yeniden üretici bir ilişki kurulmaması sağlanmalıdır.
3- Ülkemizin de tarafı olduğu Avrupa Sosyal Şartı ile tanımlanan ve güvence altına alınan temel haklar (Barınma, sağlık, eğitim hakkı, İşçi hakları, tam istihdam, eşit işe eşit ücret, doğum izni, sosyal güvenlik, yoksulluk, sosyal dışlanmaya karşı korumaseyahat ve herhangi bir ayrımcılığa tabi tutulmama) kesintisiz bir şekilde kullanıma açılmalıdır.
4- Türkiye’nin de taraf olduğu Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi temel alınarak iç mevzuatın ve uygulamaların düzenlenmesi, bazı maddelerdeki çekincelerin derhal kaldırılması sağlanmalıdır.
3-Sosyal Hizmet alanlarındaki politikalar, sorunları çözmeye odaklı, iktidarın siyasi çıkarlarından arındırılmış ve kapsamlı olmalıdır. Bu alanda yapılacak planlamalarda ekonomik tasarruf ya da kesinti düşünülmemeli, ihtiyaca göre bütçe ayrılmalıdır.
4- Sosyal yardımlarda bir bağımlılık ilişkisi yaratma, rant ve siyasi çıkar hedefi kaldırılmalıdır. Yardım alan vatandaşlara şantaj tehdit gibi söylem ve uygulamalardan vazgeçilmelidir.
5- Bütçe; salgın, deprem, sel gibi olağanüstü dönemler göz önünden alınarak hesaplanmalı, ekonomik krizleri, yoksulluğu önleyici tedbirler alınmalıdır.
6- Ülkemizde bulunan göçmen, mülteci ve sığınmacılara yönelik ayrıca sosyal politikalar geliştirilmeli ve daha insani yaşam koşullarını sağlayacak şekilde yeterli bütçe ayrılmalıdır.
7- Ülkemizde büyük bir sorun haline gelen uyuşturucu vb. madde kullanımının artması özellikle bunların küçük yaştaki çocuklara kadar inmiş olmasına yönelik gerekli tüm tedbirler alınmalı ve buna dair önleyici politikalar geliştirilmelidir.
8- Kadına ve çocuğa yönelik şiddete ilişkin önlemlerin alınması için yeterli bütçe ayrılmalıdır. İstanbul sözleşmesine geri dönülmeli, CEDAW ve 6284 sayılı kanunun gerekleri yerine getirilmelidir.
9- Toplumun tüm kesimlerini ilgilendiren bütçe görüşmelerinde sivil toplum örgütlerine, işkolunda örgütlü ve söz konusu alanda çalışan emekçilerin iradi temsilcisi olan sendikalara yer verilmelidir.
İŞKOLU EMEKÇİLERİ İÇİN TALEPLERİMİZ
1- İşkolundaki tüm emekçiler için emekliliğe yansıyan yoksulluk sınırı üzerinde temel ücret olmalı, eğitim durumu, hizmet yılı, yapılan işin niteliği, riski, sosyal hizmet tazminatı vb. kriterler eklenerek giydirilmiş ücretler belirlenmelidir.
2- Bütçede personel ödemelerinde personel açığı düşünülerek, kadrolu ve güvenceli istihdamla personel açığının hızlı bir şekilde giderilmesi için ödenek artırılmalıdır. ASDEP, ek ders, sözleşmeli vb. adlar altında çalışma biçimleri kaldırılarak işkolu emekçilerinin güvenceli, kadrolu çalışması sağlanmalıdır.
3- Ağır engelli, çocuk ve yaşlılara hizmet veren yatılı kurumlarda çalışanların ek ödeme oranlarına ilave puan artışı yapılmalı. Benzer koşullarda ve risk altında kadınlara hizmet veren yatılı kurumlarında aynı oranda puan artışından yararlanmaları sağlanmalıdır.
4- Meslek farklılıklarını ve meslek sorumluluk sınırlarını ortadan kaldıran, kişilere görevi ve yetkisi olmayan işlerin yaptırılmasına zemin hazırlayan “sosyal çalışma görevlisi” tanımı ortadan kaldırılmalıdır.
5- Meslek çalışanları mesleklerin sorumluluk alanları ve sınırları çerçevesinde tanımlanmalı, çalışanlara keyfi ve görevleri dışında işlerin yaptırılması engellenmelidir.
6- Yatılı kurumlarda çalışan personelin nöbet ücretleri artırılmalı, yatılı olmayan kurumlarda gerçekleştirilen fazla çalışma ücretlendirilmelidir.
7- İcap nöbetleri ve danışmanlık tedbirleri için ödenen ücretler yapılan işin ve çalışanların emeğini karşılayacak şekilde artırılmalıdır.
8- Görevde yükselme ve unvan değişikliği sınavlarında mülakat kaldırılmalıdır.
9- Fiilen Genel İdari Hizmetleri sınıfı işlerini yapan yardımcı hizmetler personelinin sınavsız GİHS kadrosuna geçişleri sağlanmalıdır.
10-Çocuk eğiticilerinin kadrosu GİHS’ ten çıkarılarak SHS’na alınmalıdır.
11- İdarecilik kadrolarına liyakat ve seçim yöntemi ile atama yapılmalı, atama ve yer değiştirme yönetmeliği değiştirilmelidir. Atama ve yer değiştirmelerde hiçbir kurumda olmayan koşul ve kriterler ortadan kaldırılmalıdır.
12- Sosyal Hizmetler risk ve tehdidin yüksek olduğu çalışma alanları olduğundan, sosyal incelemeler, evde hizmet verilmesi gereken durumlar, güvenlik riski olanlara yönelik kurumlarda yapılan çalışmalar sırasında çalışanlara yönelik tehlike ve risklere karşı iş sağlığı ve güvenliği tedbirleri alınmalıdır
13- Sosyal hizmetler işkolunda çalışan emekçilerin ikincil travmaya maruz kalma riski oldukça yüksektir. Araştırmalarla ortaya konulan bu bilgi ışığında alanda çalışan emekçilerin çalışma koşulları ve emeklerinin ücretlendirilmesi açısından sübvansiyonel düzenlemelerin derhal hayata geçirilmesini talep ediyoruz.
14- Yatılı sosyal hizmet kurumlarında çalışan bakım personellerine tayin hakkı verilmelidir.
Yorumlar
Kalan Karakter: