ÇTSO Meclis Üyesi Şakir Kutluay, “Bazı üretici firmaların karlarından ödün vermeyip, hatta kurların değer artış oranı üzerinden karlarını maksimize edip, sonra da enflasyonla topyekun mücadele diye sitelerinin ana sayfasına kapak yapmaları tam bir komedi” dedi.
ÇTSO Meclis Üyesi Şakir Kutluay’ın ÇTSO Aralık Ayı Meclisinde yaptığı konuşma dikkat çekti. Kutluay toplantıda söz aldıktan sonra ülkenin ekonomik durumu ile ilgili değerlendirmelerde bulundu. Şakir Kutluay konut sektöründe konut kredilerinin olmazsa olmazı olan faiz oranlarının düşmesinin bir şekilde bankalar tarafından aşağı çekilmesi gerektiğine dikkat çekti. Bunun kolay olmayacağını belirten Kutluay sözlerini şöyle sürdürdü, “Özellikle bundan birkaç gün önce bütçede meydana gelen aşağı yönlü düşüş hareketi piyasada sadece Merkez Bankasının faiz oranlarının aşağı çekebilir düşüncesini yaratması yukarı yönlü bir harekete sebep oldu. Bu da demektir ki kura bağlı olarak faizlerin düşmesi kısa zamanda beklememiz çok da gerçekçi görünmüyor. Ancak devlet eli ile bu durumun gerek kampanya olabilir gerek bir sürede herhangi bir devlet tarafından desteklenen programlar tarafından ve bankalarla yapılacak olan iş birliği ile çözülmesi gerektiğine inanıyorum.”
ZAMLAR YAPILIRKEN BİR KEZ DAHA DÜŞÜNÜLMELİ
Kutluay konuşmasının devamında ise, “Ayrıca bazı üretici firmaların karlarından ödün vermeyip, hatta kurların değer artış oranı üzerinden karlarını maksimize edip, sonra da enflasyonla topyekun mücadele diye sitelerinin ana sayfasına kapak yapmaları tam bir komedi. Bu ortamda üretici firmaların ürünlere yapmış oldukları zamlar kesinlikle kabul edilemez. Bu zamları yaparken bir kez daha düşünmelerini öneriyoruz. İçinde bulunduğumuz ekonomik olumsuzlukların derinleşmemesi bağlamında yetkili mercilerin, siyasilerin sesimizi duymaları, sektörün daha rahat bir nefes alabilmeleri için gereken tedbirlerin bir an önce ve sonuç odaklı alınması elzemdir” dedi. KRİZ ÇIĞIRTKANLIĞI YAPMAK YERİNE EVDEKİ HESABIN ÇARŞIYA UYMASINI SAĞLAMALIYIZ
Devlet tarafından süspanse edilen destek, teşvik ve kampanyaların uzun vaade ve işe yarar olmasının en büyük temennileri olduğunu kaydeden Şakir Kutluay, “Karma ekonomik sistemlerin bir özelliği de devletin doğrudan veya dolaylı olarak piyasalara müdahale etmesidir. Bir hak kısıtlaması değil, aksine sistemin gerekliliğidir. Bu noktada yerel yönetimlerin harekete geçmeleri lazım. Çünkü kendilerine çok iş düşüyor. Yetkili belediyeler geçici de olsa, imar katkı paylarında ve hali hazırda çok yüksek oranda ruhsat harçlarında indirime gidebilirdi. Hali hazırda çok sayıda proje harçlar ödenmediğinden dolayı belediyelerde beklemektedir. İçeride bekleyen projenin belediyelere bir katkısı olmadığı için alınmayan yer olursa belediyenin mahrum kaldığı gelir demektir. Bizlere düşen de her gün kriz çığırtkanlığı çıkartmak yerine işimize her zamankinden daha fazla, evdeki hesabımızın çarşıya uymasını sağlamaktır. Kişisel bazda yanlış hesaplarla piyasa algısının kötüleşmesine sebep olmamamız gerekir. Adımlarımızı da çok daha dikkatli atmalıyız. Unutmayalım ki sadece kendi sorumluluklarımızı taşımıyoruz. Başta ailemiz olmak üzere; müşterilerimizi, ürün aldığımız firmaların, çalışanlarımızın sorumluluklarını da alıyoruz” dedi. BİRİKİMLERİMİZİ HABERİMİZ OLMADAN ALIP GÖTÜRECEKLER
Kutluay dünya çapında gelişmiş ekonomilerin çok gerisinde olunduğunun kabul edilmesi gerektiğini belirterek, “Gelişmişlik düzeyinin gerisinde kaldığımızı hala Birinci Dünya Savaşından sefalet ile çıktığımıza bağlayanlar var. Oysa daha 250 yıllık bir geçmişe sahip bir konu ile ilgili hiçbir kıymetli harbiyesi olmayan cani istediği zaman karşılıksız olarak bastırdığı dolarları ile ekonomimizi bu hale getirebiliyorsa başımızı iki elimizin arasına alıp düşünmemiz lazım. Almanya, Japonya örneğinde olduğu gibi yıkımdan sonra durmadılar. Sanayileşmeye, markalaşmaya yöneldiler. Çalıştılar, ürettiler. Onlar üretti, biz tükettik. Sonuç olarak adamın biri dere kenarında oturuyormuş Zatın biri, ‘Hayırdır neden oturuyorsun?’ demiş. ‘Ben gelen su damlalarını sayıyorum’ demiş. Tekrar sormuş, ‘Kaç tane saydın?’ ‘Giden gitti şu anda bir’ demiş. Anlaşılıyor ki dışa bağımlılık sürdüğü sürece 5-10 yılda bir dolarları ile bir kriz çıkaran, bizi yıllarca emek verdiğimiz bizimdir diye düşündüğümüz birikimlerimizi haberimiz olmadan alıp götürecekler ve biz tekrar baştan başlayıp yeniden ‘Bir’ diyeceğiz” şeklinde konuştu.
Kutluay konuşmasının devamında ise, “Ayrıca bazı üretici firmaların karlarından ödün vermeyip, hatta kurların değer artış oranı üzerinden karlarını maksimize edip, sonra da enflasyonla topyekun mücadele diye sitelerinin ana sayfasına kapak yapmaları tam bir komedi. Bu ortamda üretici firmaların ürünlere yapmış oldukları zamlar kesinlikle kabul edilemez. Bu zamları yaparken bir kez daha düşünmelerini öneriyoruz. İçinde bulunduğumuz ekonomik olumsuzlukların derinleşmemesi bağlamında yetkili mercilerin, siyasilerin sesimizi duymaları, sektörün daha rahat bir nefes alabilmeleri için gereken tedbirlerin bir an önce ve sonuç odaklı alınması elzemdir” dedi. KRİZ ÇIĞIRTKANLIĞI YAPMAK YERİNE EVDEKİ HESABIN ÇARŞIYA UYMASINI SAĞLAMALIYIZ
Devlet tarafından süspanse edilen destek, teşvik ve kampanyaların uzun vaade ve işe yarar olmasının en büyük temennileri olduğunu kaydeden Şakir Kutluay, “Karma ekonomik sistemlerin bir özelliği de devletin doğrudan veya dolaylı olarak piyasalara müdahale etmesidir. Bir hak kısıtlaması değil, aksine sistemin gerekliliğidir. Bu noktada yerel yönetimlerin harekete geçmeleri lazım. Çünkü kendilerine çok iş düşüyor. Yetkili belediyeler geçici de olsa, imar katkı paylarında ve hali hazırda çok yüksek oranda ruhsat harçlarında indirime gidebilirdi. Hali hazırda çok sayıda proje harçlar ödenmediğinden dolayı belediyelerde beklemektedir. İçeride bekleyen projenin belediyelere bir katkısı olmadığı için alınmayan yer olursa belediyenin mahrum kaldığı gelir demektir. Bizlere düşen de her gün kriz çığırtkanlığı çıkartmak yerine işimize her zamankinden daha fazla, evdeki hesabımızın çarşıya uymasını sağlamaktır. Kişisel bazda yanlış hesaplarla piyasa algısının kötüleşmesine sebep olmamamız gerekir. Adımlarımızı da çok daha dikkatli atmalıyız. Unutmayalım ki sadece kendi sorumluluklarımızı taşımıyoruz. Başta ailemiz olmak üzere; müşterilerimizi, ürün aldığımız firmaların, çalışanlarımızın sorumluluklarını da alıyoruz” dedi. BİRİKİMLERİMİZİ HABERİMİZ OLMADAN ALIP GÖTÜRECEKLER
Kutluay dünya çapında gelişmiş ekonomilerin çok gerisinde olunduğunun kabul edilmesi gerektiğini belirterek, “Gelişmişlik düzeyinin gerisinde kaldığımızı hala Birinci Dünya Savaşından sefalet ile çıktığımıza bağlayanlar var. Oysa daha 250 yıllık bir geçmişe sahip bir konu ile ilgili hiçbir kıymetli harbiyesi olmayan cani istediği zaman karşılıksız olarak bastırdığı dolarları ile ekonomimizi bu hale getirebiliyorsa başımızı iki elimizin arasına alıp düşünmemiz lazım. Almanya, Japonya örneğinde olduğu gibi yıkımdan sonra durmadılar. Sanayileşmeye, markalaşmaya yöneldiler. Çalıştılar, ürettiler. Onlar üretti, biz tükettik. Sonuç olarak adamın biri dere kenarında oturuyormuş Zatın biri, ‘Hayırdır neden oturuyorsun?’ demiş. ‘Ben gelen su damlalarını sayıyorum’ demiş. Tekrar sormuş, ‘Kaç tane saydın?’ ‘Giden gitti şu anda bir’ demiş. Anlaşılıyor ki dışa bağımlılık sürdüğü sürece 5-10 yılda bir dolarları ile bir kriz çıkaran, bizi yıllarca emek verdiğimiz bizimdir diye düşündüğümüz birikimlerimizi haberimiz olmadan alıp götürecekler ve biz tekrar baştan başlayıp yeniden ‘Bir’ diyeceğiz” şeklinde konuştu.