Halil hoca sınıfa yönelirken aklında o gün işleyeceği ‘’Mevsimler’’ konusu vardı. Mevsim ne demekti, ne ifade ederdi, bir çocuk zihninde kendisine nasıl yer bulmuştu? Yürüdükçe düşündü, düşündükçe yürüdü. Sınıfın kapısını araladığında uğultu kesilmiş, zıpkın gibi çocuklar ayağa kalkmıştı. Günlük selamlaşmalarının ardından çocukların dikkatini konuya çekmek için ‘’Arif bu tatilde neler yaptın ?’’ diye bir soru yöneltti. Arif ‘’Denize girdim, bol bol karpuzla dondurma yedim öğretmenim,’’ diye cevapladı. Halil öğretmen daha sonra ‘’Fatma, havalar sanki soğumaya başladı öyle değil mi?’’ diye Fatma’ya bir soru sordu. Fatma ‘’Evet öğretmenim havalar artık çok sıcak değil sabahları üşümeye başladık,’’ diye yanıtladı. ‘’Peki hiç kar yağışını gören var mı aranızda?’’ diye sınıfa bir soru sordu bu kez Halil Öğretmen ‘’Evet, ben gördüm amcamlara gittiğimizde kardan adam bile yapmıştık,’’ dedi Ali.
‘’Evet, çocuklar işte bu saydığımız günlük hava durumlarını, doğa olaylarını değiştiren, bireysel ve toplumsal alışkanlıklarımızı şekillendiren süreçlere biz mevsimler diyoruz,’’ diyerek konuya giriş yaptı Halil öğretmen. Sınıfın duvarında asılı duran mevsimler panosunun yanına yaklaşıp bir an gözlerini kapattı ve ‘’Mevsim dediğiniz sadece bu havalardan, sulardan ibaret değildir çocuklar.
Mevsim dediğiniz insanın halet-i ruhiyesine yön verir. Misal, sonbahar hüzündür, tamamlanamamışlıktır sonbahar. Ağaçlar yaprağını döktüğü için çok mu mutlu sandınız. Gövdesi ve dalları kururken, ayakta durması çok mu kolay sandınız. Yarım kalmaktır sonbahar.
Kış sessizliktir, zordur kış evinde ocağı tüten evine varmak için koşturur da ocağı tütmeyenin vay haline. El ayak erkenden çekilir, kışın gerçekler daha bir acı vurur insanın yüzüne. Erkenden uyur erkenden uyanır insan, uzun kış geceleri saati kovalar durur, yorulur, yorulur, yorulur…
İlkbahar umut doludur, heyecan doludur insan. Kışın o zor zamanları yerini yeni umutlara bırakmaya başlar. Bir yerlerden bir mektup gelir. Bir yerlerde bir kuş cıvıldar. Sararan, solan, kuruyan kainat sanki heyecanla yeşerir.
Yazın gölge bulursan keyfin ağada yok derim vesselam. Türlü çeşit meyveyi, sebzeyi önüne serer yaz. Kimisi evlenir, kimisi barklanır. Badana boya bile yazın yapılır. Yaz heyecan demektir, kahkaha demektir, umut demektir,’’
Diye içinden geçirirken bir an irkildi Halil Öğretmen. Şimdi bunları anlatsam ne kadar da akılları karışır çocukların deyip kendi kendine gülümsedi ve devam etti,
‘’ Sonbahar, 23 eylülde başlayıp 21 aralıkta biten ve yazla - kış arasındaki mevsimdir. Bu mevsimde havalar yavaş yavaş soğumaya, ağaçlar yapraklarını dökmeye, bitkiler ve hayvanlar kışa hazırlık yapmaya başlar. Sonbahar, kış ayının habercisidir. Bu mevsimde havalar yavaş yavaş soğuyarak…’’
Herkese sağlıklı, huzurlu, mutlu haftalar dilerim.
Kalın sağlıcakla…
Yorumlar
Kalan Karakter: