Çoğu zaman haberciliği; haber olanların söyledikleri, anlattıkları ve işiyle sınırlı tutuyoruz. Onların yalın halini, kendi içlerindeki hayatı tanımayı hep bir kenara bırakıyoruz. Bu kez biraz rutinin dışına çıktık ve Çanakkale Onsekiz mart Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yücel Acer’e çok hayati sorular yönelttik.
Hayatının şifrelerini çözmeye çalıştık. Kör kütük aşık olmuş muydu? Hız sever mi. Kendine hangi rengi yatıştırıyor. Kıyafet seçerken nelere dikkat ediyor. Yemek yapar mı? Saat kaçta yatar, kaçta kalkar? Spor yapar mı? Adaletli midir? En çok neyden korkar? Emekliliğinde ne yapmayı hayal ediyor.
Merak edeceğiniz pek çok sorunun yanıtını titizlikle takip ettik ve aldık. 50 bin öğrencinin, binlerce akademisyenin ve yine binlerce memurun çalıştığı Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yücel Acer, hiçbir soruya kaçamak yanıt vermedi. Bir tek aşk konusunda. Bu soruda hukukçu olmasının, akademisyen olmanın rahatlığını yaşadı diyebiliriz ama biz de yanıt almadan bırakmadık doğrusu. SORUNLARIN ÜSTÜNE GİDERİM Rektörlük nasıl bir iş zor mu? sorusunun cevabına zor derim. İnatçıyımdır. Sorunların üstüne üstüne giderim. Geri adım atma durumum olmaz. İnsan çok değerli bir varlık. O kadar fazla karmaşık durumlar ortaya çıkabilir ki… Bazılarının ön yargıları oluyor. Bazılarının olmuyor. Dengeleri bozmadan üniversiteyi aynı yöne götürmek durumundasınız. Rektör de bu kadar insanın çalıştığı kurumda üniversitenin genel çıkarlarını düşünüyor. Özel çıkarları bir kenara koyarak hareket ediyoruz. Titiz olmak zorundasınız; adaletli olmak zorundasınız. Ben yapım gereği vazgeçen biri değilim ama töleransları olan bir yöneticiyim. BENİM RENGİM MAVİ ÇÜNKÜ… Marka takıntım yok ama kalite takıntım var. Hangi markalar kaliteli araştırıyorum. Ben kaliteli bir şey alırım her zaman. Bu anlamda buna marka takıntısı denir mi bilmiyorum ama kalite için alıyorum. Kaliteli ürünün ömrü uzun oluyor, bozulmuyor. Yatırım gibi bir şey oluyor. Rektörlük ve akademisyenlik birbirinden farklı işler akademisyen daha rahat. Takım elbise ile geleceksiniz diye bir şart yok. Resmi kıyafet alışverişi kolay bir şey. Spor kıyafet seçmek zor iş. Uyumlu giyinmek de önemli. İnsanların göz zevkiyle oynamamak lazım. Biraz bakış açışı gerektiriyor.
Egzersiz kıyafetlerde ne giyeceğimi biliyorum ama gündelik spor kıyafetleri bulmak zor olabiliyor. Burada imdadıma eşim yetişiyor ve benim yerime alışverişimi yapıyor.
Favori rengim kesinlikle mavi. Spesifik bir olaya dayandıracağım bir sebebi yok. Mavi dışarıda gördüğüm zaman da hoşuma giden bir renk. Rektörlük görevim boyunca mavi renkleri okullara da yansıtmaya çalıştık. Mavinin kendime yakıştığını düşündüğüm için seviyorum. Deniz hukuku üzerine çalıştım. Denizin rengi de mavi. Kim bilir belki de beni deniz tutmuştur. KAHVALTI BENDEN SORULUR Yemek yaparım. Ben 23 yaşına kadar yemek yapmak zorunda kalmadım. Hep yatılı okuduğum için yemekler hep hazır çıkardı. Ne gelirse yersiniz. Üniversitede okurken de KYK'nda kaldım. Orada da tabldottur yemekler. Kahvaltı öyle. Öğle yemeğinde de üniversite yemekhanesinde yerdim. Dolayısıyla yemek yapmam çok gerekmedi. Yüksek lisans için İngiltere’ye gittiğimde bu sefer Türkiye'den farklı olarak orada kendinin yemek yapmak zorunda olduğun bir yurtta kaldım. Herkes kendi yemeğini yapar. Temizliğini yapar. İlk defa o zaman kendi yemeğimi yapmak durumunda kaldım. İlk yaptığım yemeğin pirinç pilavı olduğunu söyleyebilirim. Sebze yemeklerini güzel yaparım. Birkaç çeşit çorbayı iyi yaparım. Rektörlük zamanlarında şu an daha çok eşim yapıyor ama kahvaltı hazırlamayı da severim. Buradan hafta sonları kahvaltı hazırlamak benim işim gibi bir şey diyemem ama kahvaltı hazırlamayı seviyorum. Genellikle erkekler mangal yapar. Allahtan kadınlar onu erkeklere devredebilmişler. Düşünsenize mangalı da kadınların yaptığını. Kadınlara çok şey borçluyuz. SPORU YALNIZ YAPARIM Yalnız yapabileceğiniz sporların çok büyük avantajı var. Yalnız yapabileceğiniz sporu hemen hemen her yerde yapabiliriz. Lise ve üniversitede futbol oynadım. Üniversitedeyken futbol turnuvaları düzenledik. Her ne hikmetse İngilte’ye gittiğimde koşuya başladım. Koşu hep hayatımda oldu hala da var. Spor derken ben daha çok koşuyu kastediyorum. Fiziksel ve ruhsal olarak koşu diyebilirim. Bazen yüzmeye gidiyorum. BEN SOKAKTA CANLILIK İSTİYORUM Araba kullanmayı seviyorum. Arabaya bindiğim İngiltere'de bulunduğum yıllarda orada çalışabileceğiniz iş teklifleri çıkıyor önünüze. Ben çok enteresan bir şekilde Türkiye'den İngiltere'ye gittiğim zaman 2,5 yıl hiç gelmedim. Aileden uzaktan okuyan birisiydim. Gelmem gerekmedi. Benim ablam Almanya'da yaşıyor. İngiltereden Almanya'ya bir iki defa ablamı görmek için gitmiştim.
Çok doğru bir istatistik mi bilmiyorum o yıl Amerika'ya gidenlerin yarısı Türkiye'ye dönmediler. İngiltere'den de dönmeyen arkadaşlarımız oldu. Ben Türkiye'yi çok seviyorum. Batı Avrupa'daki hayat tarzı ile buradaki hayat tarzı arasında çok fark var. Abim Fransa'da yaşar. Bana çok keyifsiz gelen bir hayat tarzı. Ben sokakta biraz canlılık istiyorum, biraz daha esneklik istiyorum. Orada yok bunlar. O yüzden eğitimim biter bitmez döndüm. AŞK DEĞİŞİK BİR ŞEY Sevgi ve muhabbet hissi insanları birbirine bağlıyor. Gençlik dönemlerimiz oldu sevdiğimizi düşündüğümüz kişiler oldu. Aşk değişik bir şey. Ortada bir aşk tanımı olmadığına göre bu konuda her insanın hayatında olduğu gibi karşı cinse… Onun tanımı tam belli olmadığı için aşk konusunda bir şey diyemiyorum. Bu nedenle kör kütük aşk sorunuza net bir yanıt veremiyorum. MÜZİĞİ KEŞFEDEMEMİŞ OLANLAR ÇOK ŞEY KAÇIRIYOR Arabada gelirken, giderken müzik dinlerim. En çok da Türk Halk Müziği. Bir tercih yapmam gerekirse Türk Halk Müziği beni çok etkiliyor. Bizi çok iyi anlatıyor ve iz bırakıyor. Bizim duygularımızı yansıtıyor. İkinci sıraya klasik müziği koyarım. Bazı insanların hayatında müzik o kadar az ki; çok şey kaçırdıklarını düşünüyorum. Bu keşiften yoksun olmak çok büyük bir kayıp. ERKEN YATAR ERKEN KALKARIM Sabah çok erken kalkıyorum. Bu hep böyle oldu. Erken kalmamım bir faydası da mesai saatinden önce spor yapabiliyorum. Erken kalkmamım böyle bir faydası var ama erken yatmam ile ilişkili bir şey. Saat 12'yi geçtiğim çok nadirdir. Özel bir durum yoksa uyku saatimi kaçırmamaya özen gösteririm. Sabah erken kalkınca zaten o saatte uykunuz geliyor.
Geçen bir arkadaşım protokol kuralları çalışıyormuş Ankara'nın protokol sırlamasını falan anlattı. Mesela akşam 20.00 sınırmış. Günümüzde cep telefonu varken günün her saati aranabiliyorsunuz. Çok katı olmadan saat 8 'den sonra da aranabilir ama en azından 12'de sonra aranmamalı diye düşünüyorum. Bir de şunu söyleyeyim erken yatmak insan metabolizma ve fizyolojisine önemli katkısı var. HATALARDA KÖTÜ NİYET ARAMAM Arkadaşlarıyla ilişkileri yoğun bir şekilde büyümüş biriyim. Ailemden ayrı yaşadığım için ailemden çok arkadaşlarımla zaman geçirdim. Hala öğrencilik yıllarımdan çok yakınlık hissettiğim arkadaşlarım var. Ben nadir sinirlenen biriyim. En çok arkadaşlık hukukuna; buna vefa da diyebilirsiniz uygun davranış sergilemeyen o kardeş gibi arkadaşların uygunsuz davranışlarıdır. Sadece bu yüzden bazı arkadaşımla iletişimimi kestiğim olmuştur. Ben insanların hatalarını görmezden gelebilen bir insanım. Yöneticilik hayatımda hataların tamir edilebilecek şeyler olduğunu düşünüyorum. Kötü niyet aramıyorum dalgınlık gibi düşünüyorum. Bu nedenle öfkelenmek yerine konuşma gereği duyuyorum. İş yaparken öfke üstünden gitmek insanı çok yoruyor çok verimsizleştiriyor. İNANÇLI BİRİYİM İnanç konusunda tereddüt geçirmedim. Yaradan'a inanmak konusunda duraksama yapmam. Babamın öğretileri bu yöndeydi. Özellikle okuduğum okulda o şekildeydi. Ortaokulda fıkıh dersleri alırdık. Bu inandığım şeylerin mantığını keşfetmeme yardımcı oldu. İnanç konusunda konuşulması gereken çok şey olduğunu düşünüyorum. Ben bir din alimi değilim ama uzun yıllar eğitim camiasında çalışmış birisiyim. Kendi toplumumuzu tanıma tecrübem var. İnanç konusuna konuşmamız gereken şeyler olduğunu düşünüyorum. Anayasa öğreniyorsunuz hiç anayasa okumuyorsunuz. O anayasanın yorumlarını okuyorsunuz. Anayasanın kendini okumadan yorumlarını okumak gibi bir öğreti olamaz. Ben Ululararası insan hakları hukuku anlatıyorum. İnsan hakları hukuku anlatırken o metni okuyorum ondan sonra bakalım bu metinden ne anlamamız gerekiyor diye üzerinde duruyorum. Biz toplumumuzu inanç konusunda bölmemeliyiz. Ben sizden daha müslümanım diyemeyiz. Ortadoğu'da ne yaşanıyorsa tamamının altında mezhep ayrımcılığı vardır. Öteden beri batılılar bu mezhep ayrımcılığını çok iyi kullanıyor. Türkleri Kürtlere karşı çok iyi kullanıyorlar. Bunlarda çok yetenek geliştirdiler. Bizim zayıf noktamız, benim üzüldüğüm şey ülkemizde İslam denildiği zaman asıl konuşmamız gereken konu bu iken bundan bahsedilmiyor. İnanç çok önemli ama üzerinde konuşulması gereken şeyler var. Ben hayatım boyunca güçlü bir inanca sahip oldum. Hepimizin bu konuda çok uyanık ve mantıklı olmamız gerekiyor diye düşünüyorum. ÖYLE BİR KİŞİ YOK Öldünüz cenazenize asla gelmesini istemediğiniz kişinin ismi? İlginç bir soru ama kesinlikle ve rahatlıkla söyleyebilirim öyle bir kişi yok. SONUÇLAR BENİ DEMORALİZE ETMEZ Kendi hayatımdan çıkardığım ders kaderdir. Kader çoğu kez yanlış algılanan kavram. Ben kaderi şöyle algılıyorum. Çok çalışan biriyim ama benim çabamla olan olaylar her zaman birebir örtüşmüyor. Bu beni şuna götürdü. İnsanlık vasfımız gereği huzurlu ve mutlu oluyoruz ama bizi şuna götürmemeli “burada bir haksızlık var”. İnsan çaba gösterir. Çaba göstermenin kendisi önemlidir. Bu bizi soğutmamalı. Hayatımızda bizim hesap edemediğimiz şeyler cereyan ediyor. Ben kendi hayatımda yaşadığım başarısızlıkların, öfkeye neden olan hususların ilerleyen süreçte kazanç olduğunun farkına varabilmişimdir. Bu bana şunu gösterdi. Çaba gösteriyorum, deli gibi çalışıyorum ama sonucunun ne olacağı beklentisi beni demoralize etmiyor. O başka bir takdire bağlı. O en önemli derstir. BENİ EN ÇOK… Ailemle ilgili kötü şeyler beni korkutur. Eşimin, babamın çocuklarımızın, aile fertlerimizin başına üzücü şeylerin gelecek olması veya gelmesi beni korkutur. Kendimle ilgili çok korkmam. Çok sık uçakla seyahat ediyorum. Bazen yan yana uçtuğum kişilerin korktuğunu görüyorum. Kendi başıma bir şey gelmesinden korkmam. İşlerimin kötü gitmesinden de korkmam. Düzeltmek için enerjim var diye düşünürüm. Kızım bu sene üniversiteye gitti. Şehir dışında okumak istedi. Ankara'da okuyor. Belli bir sıkıntı çektiğinin farkındayım. İlk defa bizden ayrılıyor. Özellikle yurtta kalmasını istedik. Biliyorum, hissediyorum bazı anlaşmazlıklar oluyor mutlaka. Annesi mesela “acaba biz iyi yapmadık mı başka bir yere göndermekle” diyor ama ben pek aldırmıyorum. Belli bir sıkıntı çekmek gerekiyor olgunlaşmak için. 29 Ekim tatilinde geldi yanımızdan hiç ayrılmadı. Bunu yaşaması gerekiyor. Başka şeylerin değerini anlaması için bunlar gerekli. “Babam bana niye soğuk davranıyor” diyormuş. O şunu bekliyor benden “kızım buraya mı gelsen acaba” Ben de demeyince baba soğuk davranmış oluyor. NE OLDUYSA MEVZUAT ÇERÇEVESİNDE OLDU Adaletli olmaya çalışıyorum. İnsanlarla sokakta karşılaştığımızda yüzümüzün hiçbir şekilde kızarmamasını istemiyorum. Rektörlük koltuğunda oturup da birilerini üzmemek imkansız ama “bile bile hakkımızı yedi” diye düşünülmesini istemiyorum. O yüzden karşılaştığımız her bir hocamıza, öğrencimize rahatlıkla gözlerinin içine bakabileyim istiyorum. Bana sorduklarında bir cevabım olabilesin. Neden öyle olduğunu açıklayabileyim. Ne olduysa her şey mevzuat çerçevesinde oldu. Her iş gibi bu da gelip geçici en nihayetinde hesap varıdır. Yaptığımız işlerin hengamesine kapılıp bazı temel değerleri bir kenara koyar, kafamıza göre yürürdük ama bunun faturasını yine biz çekeceğiz, o yüzden adaletli olmaya özen gösteriyorum. TOPUKLADIM VE İBRE 200 KM ‘Yİ GÖRDÜ Hız konusunda durumun ne kadar ciddi olduğunun farkındayım. Hızlı değilseniz hataları telafi edebilirsiniz. Topukladığım zamanlarda tehlikesi yalnızca bana olmuyor. İngiltere'de öğrenciyken kendi çapımda 3 beş kuruş biriktirmeye çalıştım. 2-3 yıl boyunca bir miktar para biriktirdim. Birinci el alamayacağımın farkındayım. Galerinin önünden geçip bakıyordum. Birkaç yıl sonra gazeteden Mercedes bakmaya başladım ve aldım. 190 diye bir modeli aldım. Benzinli model 2 litre motoru vardı otomatik vitesti. Türkiye'de de kullandım o arabayı. Arabayı aldığım ilk yıl içerisinde şehirlerarası bir seyahat yapamamıştım. O yıllarda o araba ne kadar hızlı gider o kadar basmaya hazırım. Yanımdaki arkadaş bunu bilmiyorum. Yeni model arabalarda hız kendini daha az hissettiriyor. Bizimki eski olduğu için 200 km hız yaptığı zaman araba tir tir titriyordu. İlk arabamla 200 km'yi geçtiğim an budur. Fırsat bulduğum zamanda trafiğin de uygun olması nedeni ile hız yapıyorum. Bende hız tutkusu yok aslında. Eğer hız tutkunuz varsa bunu uygun pistlerde yapılmalısınız. Akan trafikte kesinlikle limitlerin üzerinde hız yapılmamalı. SAKAL BIRAKMAK GÜZEL Sakal hoşuma gitti. Daha önceden bırakmamıştım. Hafta sonu da tıraş oluyorum. Bayram tatiliydi sanırım; dedim “kesmeyim cilt biraz dinlensin”. Bugün keserim, yarın keserim derken bizim bir tatil sakalı kalıcı oldu. Sakal bırakmak bizim dinimizde sünnettir. Hanımlar sakala muhalefet edebilir ama erkeklerin de sakal bırakma hakkı olmalı. Kadınların da buna saygı göstermesini bekliyoruz. MEKANİKÇİ REKTÖR Ben mekaniğe meraklıyım. İmkanım olsaydı bir garajım olmasını isterdim. Orada arabaları tamir edeyim, üzerinde çalışayım. TV’de izliyorum. Bu işi çok iyi yapanlar var. İmkanım ve zamanım olursa gelecekte, emekliliğimde mekanikle uğraşmayı çok isterim. Arabalarla olan her şeyi çok seviyorum. Beni her şeyden uzaklaştırıyor, dinlendiriyor. Mekanik bir gün üzerinde çalışmak istediğim tek şey diyebilirim. ÇANAKKALE’DE BİR EVİMİZ HEP OLACAK Nerede yaşamak isterim. Muhtemelen benim gelecekteki hayatım üç şehirden birinde olacaktır. Yozgatlıyım biliyorsunuz. Anadolu’nun tam kalbi. Orada olmayı seviyorum ama Çanakkale’yi de çok seviyorum. Zira Üniversitenin kuruluşundan beri buradayım. Kadrom burada. Eşim de Çanakkale’yi çok seviyor. Belki Ankara olabilir. Bu üç şehirden neresi olursa olsun Çanakkale’de bir evimiz mutlaka olacak.
Hayatının şifrelerini çözmeye çalıştık. Kör kütük aşık olmuş muydu? Hız sever mi. Kendine hangi rengi yatıştırıyor. Kıyafet seçerken nelere dikkat ediyor. Yemek yapar mı? Saat kaçta yatar, kaçta kalkar? Spor yapar mı? Adaletli midir? En çok neyden korkar? Emekliliğinde ne yapmayı hayal ediyor.
Merak edeceğiniz pek çok sorunun yanıtını titizlikle takip ettik ve aldık. 50 bin öğrencinin, binlerce akademisyenin ve yine binlerce memurun çalıştığı Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yücel Acer, hiçbir soruya kaçamak yanıt vermedi. Bir tek aşk konusunda. Bu soruda hukukçu olmasının, akademisyen olmanın rahatlığını yaşadı diyebiliriz ama biz de yanıt almadan bırakmadık doğrusu. SORUNLARIN ÜSTÜNE GİDERİM Rektörlük nasıl bir iş zor mu? sorusunun cevabına zor derim. İnatçıyımdır. Sorunların üstüne üstüne giderim. Geri adım atma durumum olmaz. İnsan çok değerli bir varlık. O kadar fazla karmaşık durumlar ortaya çıkabilir ki… Bazılarının ön yargıları oluyor. Bazılarının olmuyor. Dengeleri bozmadan üniversiteyi aynı yöne götürmek durumundasınız. Rektör de bu kadar insanın çalıştığı kurumda üniversitenin genel çıkarlarını düşünüyor. Özel çıkarları bir kenara koyarak hareket ediyoruz. Titiz olmak zorundasınız; adaletli olmak zorundasınız. Ben yapım gereği vazgeçen biri değilim ama töleransları olan bir yöneticiyim. BENİM RENGİM MAVİ ÇÜNKÜ… Marka takıntım yok ama kalite takıntım var. Hangi markalar kaliteli araştırıyorum. Ben kaliteli bir şey alırım her zaman. Bu anlamda buna marka takıntısı denir mi bilmiyorum ama kalite için alıyorum. Kaliteli ürünün ömrü uzun oluyor, bozulmuyor. Yatırım gibi bir şey oluyor. Rektörlük ve akademisyenlik birbirinden farklı işler akademisyen daha rahat. Takım elbise ile geleceksiniz diye bir şart yok. Resmi kıyafet alışverişi kolay bir şey. Spor kıyafet seçmek zor iş. Uyumlu giyinmek de önemli. İnsanların göz zevkiyle oynamamak lazım. Biraz bakış açışı gerektiriyor.
Egzersiz kıyafetlerde ne giyeceğimi biliyorum ama gündelik spor kıyafetleri bulmak zor olabiliyor. Burada imdadıma eşim yetişiyor ve benim yerime alışverişimi yapıyor.
Favori rengim kesinlikle mavi. Spesifik bir olaya dayandıracağım bir sebebi yok. Mavi dışarıda gördüğüm zaman da hoşuma giden bir renk. Rektörlük görevim boyunca mavi renkleri okullara da yansıtmaya çalıştık. Mavinin kendime yakıştığını düşündüğüm için seviyorum. Deniz hukuku üzerine çalıştım. Denizin rengi de mavi. Kim bilir belki de beni deniz tutmuştur. KAHVALTI BENDEN SORULUR Yemek yaparım. Ben 23 yaşına kadar yemek yapmak zorunda kalmadım. Hep yatılı okuduğum için yemekler hep hazır çıkardı. Ne gelirse yersiniz. Üniversitede okurken de KYK'nda kaldım. Orada da tabldottur yemekler. Kahvaltı öyle. Öğle yemeğinde de üniversite yemekhanesinde yerdim. Dolayısıyla yemek yapmam çok gerekmedi. Yüksek lisans için İngiltere’ye gittiğimde bu sefer Türkiye'den farklı olarak orada kendinin yemek yapmak zorunda olduğun bir yurtta kaldım. Herkes kendi yemeğini yapar. Temizliğini yapar. İlk defa o zaman kendi yemeğimi yapmak durumunda kaldım. İlk yaptığım yemeğin pirinç pilavı olduğunu söyleyebilirim. Sebze yemeklerini güzel yaparım. Birkaç çeşit çorbayı iyi yaparım. Rektörlük zamanlarında şu an daha çok eşim yapıyor ama kahvaltı hazırlamayı da severim. Buradan hafta sonları kahvaltı hazırlamak benim işim gibi bir şey diyemem ama kahvaltı hazırlamayı seviyorum. Genellikle erkekler mangal yapar. Allahtan kadınlar onu erkeklere devredebilmişler. Düşünsenize mangalı da kadınların yaptığını. Kadınlara çok şey borçluyuz. SPORU YALNIZ YAPARIM Yalnız yapabileceğiniz sporların çok büyük avantajı var. Yalnız yapabileceğiniz sporu hemen hemen her yerde yapabiliriz. Lise ve üniversitede futbol oynadım. Üniversitedeyken futbol turnuvaları düzenledik. Her ne hikmetse İngilte’ye gittiğimde koşuya başladım. Koşu hep hayatımda oldu hala da var. Spor derken ben daha çok koşuyu kastediyorum. Fiziksel ve ruhsal olarak koşu diyebilirim. Bazen yüzmeye gidiyorum. BEN SOKAKTA CANLILIK İSTİYORUM Araba kullanmayı seviyorum. Arabaya bindiğim İngiltere'de bulunduğum yıllarda orada çalışabileceğiniz iş teklifleri çıkıyor önünüze. Ben çok enteresan bir şekilde Türkiye'den İngiltere'ye gittiğim zaman 2,5 yıl hiç gelmedim. Aileden uzaktan okuyan birisiydim. Gelmem gerekmedi. Benim ablam Almanya'da yaşıyor. İngiltereden Almanya'ya bir iki defa ablamı görmek için gitmiştim.
Çok doğru bir istatistik mi bilmiyorum o yıl Amerika'ya gidenlerin yarısı Türkiye'ye dönmediler. İngiltere'den de dönmeyen arkadaşlarımız oldu. Ben Türkiye'yi çok seviyorum. Batı Avrupa'daki hayat tarzı ile buradaki hayat tarzı arasında çok fark var. Abim Fransa'da yaşar. Bana çok keyifsiz gelen bir hayat tarzı. Ben sokakta biraz canlılık istiyorum, biraz daha esneklik istiyorum. Orada yok bunlar. O yüzden eğitimim biter bitmez döndüm. AŞK DEĞİŞİK BİR ŞEY Sevgi ve muhabbet hissi insanları birbirine bağlıyor. Gençlik dönemlerimiz oldu sevdiğimizi düşündüğümüz kişiler oldu. Aşk değişik bir şey. Ortada bir aşk tanımı olmadığına göre bu konuda her insanın hayatında olduğu gibi karşı cinse… Onun tanımı tam belli olmadığı için aşk konusunda bir şey diyemiyorum. Bu nedenle kör kütük aşk sorunuza net bir yanıt veremiyorum. MÜZİĞİ KEŞFEDEMEMİŞ OLANLAR ÇOK ŞEY KAÇIRIYOR Arabada gelirken, giderken müzik dinlerim. En çok da Türk Halk Müziği. Bir tercih yapmam gerekirse Türk Halk Müziği beni çok etkiliyor. Bizi çok iyi anlatıyor ve iz bırakıyor. Bizim duygularımızı yansıtıyor. İkinci sıraya klasik müziği koyarım. Bazı insanların hayatında müzik o kadar az ki; çok şey kaçırdıklarını düşünüyorum. Bu keşiften yoksun olmak çok büyük bir kayıp. ERKEN YATAR ERKEN KALKARIM Sabah çok erken kalkıyorum. Bu hep böyle oldu. Erken kalmamım bir faydası da mesai saatinden önce spor yapabiliyorum. Erken kalkmamım böyle bir faydası var ama erken yatmam ile ilişkili bir şey. Saat 12'yi geçtiğim çok nadirdir. Özel bir durum yoksa uyku saatimi kaçırmamaya özen gösteririm. Sabah erken kalkınca zaten o saatte uykunuz geliyor.
Geçen bir arkadaşım protokol kuralları çalışıyormuş Ankara'nın protokol sırlamasını falan anlattı. Mesela akşam 20.00 sınırmış. Günümüzde cep telefonu varken günün her saati aranabiliyorsunuz. Çok katı olmadan saat 8 'den sonra da aranabilir ama en azından 12'de sonra aranmamalı diye düşünüyorum. Bir de şunu söyleyeyim erken yatmak insan metabolizma ve fizyolojisine önemli katkısı var. HATALARDA KÖTÜ NİYET ARAMAM Arkadaşlarıyla ilişkileri yoğun bir şekilde büyümüş biriyim. Ailemden ayrı yaşadığım için ailemden çok arkadaşlarımla zaman geçirdim. Hala öğrencilik yıllarımdan çok yakınlık hissettiğim arkadaşlarım var. Ben nadir sinirlenen biriyim. En çok arkadaşlık hukukuna; buna vefa da diyebilirsiniz uygun davranış sergilemeyen o kardeş gibi arkadaşların uygunsuz davranışlarıdır. Sadece bu yüzden bazı arkadaşımla iletişimimi kestiğim olmuştur. Ben insanların hatalarını görmezden gelebilen bir insanım. Yöneticilik hayatımda hataların tamir edilebilecek şeyler olduğunu düşünüyorum. Kötü niyet aramıyorum dalgınlık gibi düşünüyorum. Bu nedenle öfkelenmek yerine konuşma gereği duyuyorum. İş yaparken öfke üstünden gitmek insanı çok yoruyor çok verimsizleştiriyor. İNANÇLI BİRİYİM İnanç konusunda tereddüt geçirmedim. Yaradan'a inanmak konusunda duraksama yapmam. Babamın öğretileri bu yöndeydi. Özellikle okuduğum okulda o şekildeydi. Ortaokulda fıkıh dersleri alırdık. Bu inandığım şeylerin mantığını keşfetmeme yardımcı oldu. İnanç konusunda konuşulması gereken çok şey olduğunu düşünüyorum. Ben bir din alimi değilim ama uzun yıllar eğitim camiasında çalışmış birisiyim. Kendi toplumumuzu tanıma tecrübem var. İnanç konusuna konuşmamız gereken şeyler olduğunu düşünüyorum. Anayasa öğreniyorsunuz hiç anayasa okumuyorsunuz. O anayasanın yorumlarını okuyorsunuz. Anayasanın kendini okumadan yorumlarını okumak gibi bir öğreti olamaz. Ben Ululararası insan hakları hukuku anlatıyorum. İnsan hakları hukuku anlatırken o metni okuyorum ondan sonra bakalım bu metinden ne anlamamız gerekiyor diye üzerinde duruyorum. Biz toplumumuzu inanç konusunda bölmemeliyiz. Ben sizden daha müslümanım diyemeyiz. Ortadoğu'da ne yaşanıyorsa tamamının altında mezhep ayrımcılığı vardır. Öteden beri batılılar bu mezhep ayrımcılığını çok iyi kullanıyor. Türkleri Kürtlere karşı çok iyi kullanıyorlar. Bunlarda çok yetenek geliştirdiler. Bizim zayıf noktamız, benim üzüldüğüm şey ülkemizde İslam denildiği zaman asıl konuşmamız gereken konu bu iken bundan bahsedilmiyor. İnanç çok önemli ama üzerinde konuşulması gereken şeyler var. Ben hayatım boyunca güçlü bir inanca sahip oldum. Hepimizin bu konuda çok uyanık ve mantıklı olmamız gerekiyor diye düşünüyorum. ÖYLE BİR KİŞİ YOK Öldünüz cenazenize asla gelmesini istemediğiniz kişinin ismi? İlginç bir soru ama kesinlikle ve rahatlıkla söyleyebilirim öyle bir kişi yok. SONUÇLAR BENİ DEMORALİZE ETMEZ Kendi hayatımdan çıkardığım ders kaderdir. Kader çoğu kez yanlış algılanan kavram. Ben kaderi şöyle algılıyorum. Çok çalışan biriyim ama benim çabamla olan olaylar her zaman birebir örtüşmüyor. Bu beni şuna götürdü. İnsanlık vasfımız gereği huzurlu ve mutlu oluyoruz ama bizi şuna götürmemeli “burada bir haksızlık var”. İnsan çaba gösterir. Çaba göstermenin kendisi önemlidir. Bu bizi soğutmamalı. Hayatımızda bizim hesap edemediğimiz şeyler cereyan ediyor. Ben kendi hayatımda yaşadığım başarısızlıkların, öfkeye neden olan hususların ilerleyen süreçte kazanç olduğunun farkına varabilmişimdir. Bu bana şunu gösterdi. Çaba gösteriyorum, deli gibi çalışıyorum ama sonucunun ne olacağı beklentisi beni demoralize etmiyor. O başka bir takdire bağlı. O en önemli derstir. BENİ EN ÇOK… Ailemle ilgili kötü şeyler beni korkutur. Eşimin, babamın çocuklarımızın, aile fertlerimizin başına üzücü şeylerin gelecek olması veya gelmesi beni korkutur. Kendimle ilgili çok korkmam. Çok sık uçakla seyahat ediyorum. Bazen yan yana uçtuğum kişilerin korktuğunu görüyorum. Kendi başıma bir şey gelmesinden korkmam. İşlerimin kötü gitmesinden de korkmam. Düzeltmek için enerjim var diye düşünürüm. Kızım bu sene üniversiteye gitti. Şehir dışında okumak istedi. Ankara'da okuyor. Belli bir sıkıntı çektiğinin farkındayım. İlk defa bizden ayrılıyor. Özellikle yurtta kalmasını istedik. Biliyorum, hissediyorum bazı anlaşmazlıklar oluyor mutlaka. Annesi mesela “acaba biz iyi yapmadık mı başka bir yere göndermekle” diyor ama ben pek aldırmıyorum. Belli bir sıkıntı çekmek gerekiyor olgunlaşmak için. 29 Ekim tatilinde geldi yanımızdan hiç ayrılmadı. Bunu yaşaması gerekiyor. Başka şeylerin değerini anlaması için bunlar gerekli. “Babam bana niye soğuk davranıyor” diyormuş. O şunu bekliyor benden “kızım buraya mı gelsen acaba” Ben de demeyince baba soğuk davranmış oluyor. NE OLDUYSA MEVZUAT ÇERÇEVESİNDE OLDU Adaletli olmaya çalışıyorum. İnsanlarla sokakta karşılaştığımızda yüzümüzün hiçbir şekilde kızarmamasını istemiyorum. Rektörlük koltuğunda oturup da birilerini üzmemek imkansız ama “bile bile hakkımızı yedi” diye düşünülmesini istemiyorum. O yüzden karşılaştığımız her bir hocamıza, öğrencimize rahatlıkla gözlerinin içine bakabileyim istiyorum. Bana sorduklarında bir cevabım olabilesin. Neden öyle olduğunu açıklayabileyim. Ne olduysa her şey mevzuat çerçevesinde oldu. Her iş gibi bu da gelip geçici en nihayetinde hesap varıdır. Yaptığımız işlerin hengamesine kapılıp bazı temel değerleri bir kenara koyar, kafamıza göre yürürdük ama bunun faturasını yine biz çekeceğiz, o yüzden adaletli olmaya özen gösteriyorum. TOPUKLADIM VE İBRE 200 KM ‘Yİ GÖRDÜ Hız konusunda durumun ne kadar ciddi olduğunun farkındayım. Hızlı değilseniz hataları telafi edebilirsiniz. Topukladığım zamanlarda tehlikesi yalnızca bana olmuyor. İngiltere'de öğrenciyken kendi çapımda 3 beş kuruş biriktirmeye çalıştım. 2-3 yıl boyunca bir miktar para biriktirdim. Birinci el alamayacağımın farkındayım. Galerinin önünden geçip bakıyordum. Birkaç yıl sonra gazeteden Mercedes bakmaya başladım ve aldım. 190 diye bir modeli aldım. Benzinli model 2 litre motoru vardı otomatik vitesti. Türkiye'de de kullandım o arabayı. Arabayı aldığım ilk yıl içerisinde şehirlerarası bir seyahat yapamamıştım. O yıllarda o araba ne kadar hızlı gider o kadar basmaya hazırım. Yanımdaki arkadaş bunu bilmiyorum. Yeni model arabalarda hız kendini daha az hissettiriyor. Bizimki eski olduğu için 200 km hız yaptığı zaman araba tir tir titriyordu. İlk arabamla 200 km'yi geçtiğim an budur. Fırsat bulduğum zamanda trafiğin de uygun olması nedeni ile hız yapıyorum. Bende hız tutkusu yok aslında. Eğer hız tutkunuz varsa bunu uygun pistlerde yapılmalısınız. Akan trafikte kesinlikle limitlerin üzerinde hız yapılmamalı. SAKAL BIRAKMAK GÜZEL Sakal hoşuma gitti. Daha önceden bırakmamıştım. Hafta sonu da tıraş oluyorum. Bayram tatiliydi sanırım; dedim “kesmeyim cilt biraz dinlensin”. Bugün keserim, yarın keserim derken bizim bir tatil sakalı kalıcı oldu. Sakal bırakmak bizim dinimizde sünnettir. Hanımlar sakala muhalefet edebilir ama erkeklerin de sakal bırakma hakkı olmalı. Kadınların da buna saygı göstermesini bekliyoruz. MEKANİKÇİ REKTÖR Ben mekaniğe meraklıyım. İmkanım olsaydı bir garajım olmasını isterdim. Orada arabaları tamir edeyim, üzerinde çalışayım. TV’de izliyorum. Bu işi çok iyi yapanlar var. İmkanım ve zamanım olursa gelecekte, emekliliğimde mekanikle uğraşmayı çok isterim. Arabalarla olan her şeyi çok seviyorum. Beni her şeyden uzaklaştırıyor, dinlendiriyor. Mekanik bir gün üzerinde çalışmak istediğim tek şey diyebilirim. ÇANAKKALE’DE BİR EVİMİZ HEP OLACAK Nerede yaşamak isterim. Muhtemelen benim gelecekteki hayatım üç şehirden birinde olacaktır. Yozgatlıyım biliyorsunuz. Anadolu’nun tam kalbi. Orada olmayı seviyorum ama Çanakkale’yi de çok seviyorum. Zira Üniversitenin kuruluşundan beri buradayım. Kadrom burada. Eşim de Çanakkale’yi çok seviyor. Belki Ankara olabilir. Bu üç şehirden neresi olursa olsun Çanakkale’de bir evimiz mutlaka olacak.