Yaklaşık 2 ay önce Mehmet Akif Ersoy Caddesinde, Çanakkale’nin ilk ve tek organik doğal ürünler dükkanı Roka Organik açıldı. Açıldığı andan itibaren de çok sevildi büyük ilgi gördü. Çünkü Roka Organik Çanakkale’de organik ürünler anlamındaki büyük bir eksiği kapatmış oldu.
Duygu Baydar (34) ve Cüneyt Baydar (37) çifti yaklaşık 2 yıl önce İstanbul’dan Ayvacık’a bağlı Sazlı Köyüne yerleşti. Büyük şehrin stresi ve yoruculuğundan kaçan çift, burada yeni bir hayata başladı. Ardından Osman adında bir oğulları oldu. Her daim dikkat ettikleri beslenme alışkanlıklarını ona da kazandırmak istediler. Osman ek gıda ile beslenmeye başlayınca annesi Duygu Baydar glikoz şuruplu ve katkılı bebe bisküvilerini ona yedirmek istemedi. Kendisi yapmaya çalıştı ama olmadı. Ardından organik ürün satan bir marka ile tanıştı. Bundan sonra Baydar çiftinin Roka Organik hikayesi başlamış oldu. Gelin hikayenin detaylarını onlardan dinleyelim…
Duygu Baydar (34) Eşimle ben doğma büyüme İstanbulluyuz. Lise arkadaşıyız hatta. Yıllar sonra bir araya gelip evleniyoruz. Ama hep istediğimiz şey İstanbul haricinde sakin bir yaşam sürmek. İstanbul’da çalışma hayatına girince bu hep ertelenen bir duygu oldu.
Önceden ne iş ile meşguldünüz?
Ben Güzel Sanatlar mezunuyum. Tasarım işi ile meşgulüm. Halen buna home office olarak devam ediyorum. Eşim de bir sigara firmasında yönetici olarak çalışıyordu. Onun temposu daha zordu. Bunlar insanı yıpratıyor. Doğup büyüdüğün şehirde bir zaman sonra nefret etmeye başlıyorsunuz. İstanbul’dan hep uzaklaşma peşindeydik. Benim babamın da emeklilik hayaliydi Çanakkale veya Kuzey Ege’ye yerleşmek. Biz oradaki hayatı noktaladık. 2017 senesinde Ayvacık’ın Sazlı Köyüne yerleştik. 2 yıl orada yaşadık. Şu an dükkan sebebi ile buradayız. Çocuğumuz olursa hep köyde büyüsün diye dua ediyorduk. Öyle de oldu. Evimizin inşaatı başlarken ben hamile olduğumu öğrendim.
Roka Organik’in hikayesi nasıl başladı?
Hikayenin başlangıcı bebe bisküvisi bulamamızla başladı aslında. Çocuğumuz 6’ıncı ayda ek gıdaya başlayacak. Bebe bisküvisi ile kahvaltı hazırlamamız gerekiyor. Fakat mevcut olan bütün ürünlerin hepsi glikoz şurubu içeriyor veya katkı dolu. Kendim yapmaya çalışıyorum, onun içine koyacağım ürünü de bulamıyorum. Sonra İstanbul seyahatimiz oldu. Orada Gekoo diye organik ürünler satan ve Çengelköy’de yeri olan bir marka ile tanıştım. Sonra o bebe bisküvisi Geko ile bu iş ilerledi. Hem köyde otururken kargo çok büyük bir sorun oldu. Daha sonra artık kendi yerimiz olsun biz de başında olalım. İşi beraber yürütelim diye eşimle düşündük. Bu şekilde bu işe kafa yormaya başladık. Bir çok firma bizim nihai tüketici olarak kullandığımız firmalardı. Daha sonra araştırma işine girdik. Bir ürünü birçok firma yapabiliyor. İçinden en iyisini, en temiz yapanını, gerçekten güvenilir olanını bulmalıyız dedik. Eğer kullanmadığımız bir ürün ise firmalarla iletişime geçip onlardan numuneler istedik. Bu şekilde 1-2 ay sadece firmalarla görüşmelerimizi yaptık.
Çanakkale’de organik ürün satan dükkan eksikliğini görmeniz bu durumu nasıl etkiledi?
Cüneyt Baydar: Ben pazarlama, satış tarafına daha ilgili olduğum için buradaki açığı görüp, böyle bir girişim hem temiz gıda tüketmek adına hem de ticari anlamda da baktığınızda bir fırsat. Ufacık bir araştırma, eşe dosta sorduğunuzda bu eksikliği daha fazla hissettik. Çünkü herkes kargo delisi olmuş. Biz aslında daha az çeşit düşünüyorduk. Baktık ki buna başlarsak çeşidi fazla yapalım. En son bu hale geldi. Çanakkale’deki bu eksiklik bizi teşvik etti. Bizim düşüncemiz en fazla 10-15 firmaydı. Şu anda 40 firmanın üzerine çıktık. En son haline gelecek sayıda 70-75 firma ile çalışıyor olacağız. Yeri geldi ziyarete gittik firmaları. Üretim yerini, üretim sistemlerini inceledik.
Duygu Baydar: Zaman olarak da insanların organik ürün adına algısının çok yüksek olduğu bir zaman.
Ürünler nerelerden geliyor?
Cüneyt Baydar: Türkiye’nin her yerinden ürün geliyor. Rize, Urfa, Ordu, Konya, Antalya, Kırıkkale, İzmir, Kastamonu, İstanbul, Bursa. Mesele Siyez denilince akla Kastamonu gelir. Kastamonu'da bu işi en iyi yapan neresi varsa onun ürünü. Nar ekşisinde bu işi en iyi yapan Urfa’da bir firmaysa onu getiriyoruz. Mesela her yerde yumurta üretimi var. Bir çok yerde organik yumurta üretimi var ama tavuğu ne ile besliyor? Buğday veriyor mu? Tahıl veriyor mu? Baktığınızda tavuğun fizyolojisine aykırı. Yememesi lazım. Biz gittik onu bulduk. Kırmızı maraş biberi ile kadife çiçeği ile besleniyor. Böyle bir tavuğun yumurtasını biz getirdik İzmir’den.
İÇİMİZE SİNMEYEN ÜRÜNÜ ALMIYORUZ
Duygu Baydar: Kendimizin içine sinmeyen, güvenmediğimiz hiçbir ürünü biz dükkana sokmak istemiyoruz. Biz memnun kalmazsak, tadını bilmiyorsak, deneyimlemediğimiz bir şey ise gelen tüketiciye de onu anlatmamız zor oluyor. Gelip bizi gerçekten doktor gibi görenler oluyor. ‘Neye iyi gelir?’, ‘Benim şuram ağrıyor’ diyenler çok oluyor.
Cüneyt Baydar: Bu durum hem güzel hem değil. Güzel olması sana güveniyor, bir şey soruyor. Bir taraftan da çareyi dışarıda arıyorlar. Öyle bir tezat. Büyük bir sorumluluk. Onun için en doğalı. Temiz dediğimiz, temiz gıda, gerçekten düzgün üretim olan ürünü biz burada satışını yapıyoruz.
Duygu Baydar: Yüzde 100 organik olmayan ürünler de var. Tamamen her şey organik sertifikalı değil. Sertifikasız ürünler de doğal içerikli. Nedir bunlar? İçinde katkı yok, koruyucu yok. Reçel getiriyoruz, içinde şeker yok. Ya balla ya da elma suyu ile tatlandırılıyor. Kavanoz pastalar geliyor içinde şeker yok hurma suyu ile tatlandırılıyor. Unlar özel oluyor. Biz burada gerçekten çok özenerek ürünlerimizi getiriyoruz. Tadını bilmiyorsak da mutlaka öğrenip satışa sunuyoruz. Bal konusu bizim için hassa bir konu. Bal herkesin yaptığı bir şey haline geldi. Köyde de yaşadığımız içinİ bal, zeytinyağı, yumurta bu tarz ürünlerle ilgili yapılan yanlışları, bilerek yapılmış hilelerin hepsini biliyoruz. Şekerli su ile arıları beslemek olsun. Bal konusunda mesela böyle.
Dükkanınızda neler var?
Cüneyt Baydar: Bir tek kağıt ürünü yok bizde. Onun dışında deterjan grubu, temizlikler ürünleri. Mesela deterjanda elde bulaşık deterjanı. Hiçbir kimyasal yok. Bulaşık deterjanı için bulaşık deterjanı. Genel yüzey temizleyici. Çevre dostundan başka insan dostu. Baktığımız zaman son dönemde yaşanan amansız hastalıklarda birinci öncelikler gıdalar ve üzerimize giydiğimiz kıyafetler grubundaki soluduğumuz kimyasallar. Öyle bir çamaşır grubu deterjanı var ki parfümsüz. Çünkü gerçekten parfüme hassasiyeti olan insanlar var. Hatta bir tık öteye gidiyoruz. Bir markanın İtalya’da organik sertifikalı deterjan grubu var. Bu korkutmasın; organik; sertifikalı, İtalya’dan, deterjan fiyat nedir? İnanın konvansiyonel market ürünlerindeki fiyatlara o kadar yakın ki. En fazla oynasa oynasa yüzde 15 oynar ama ileride yaşayacağımız rahatsızlıkları düşündüğümüzde fazlasıyla değer. Kişisel bakımda da en çok tükettiğimiz şey deodorant. Öyle bir krem deodorant var ki yüzde 68’i organik yağlardan, yüzde 32’si doğal yağlardan üretilen bir krem deodorant.
Duygu Baydar: Süper gıda ürünler, bir de güzel gıda dediğimiz ürünler var. Hindistan cevizi, kakao gibi ürünleri, bazı baharat gruplarını yurt dışından alıyoruz. Onun dışındaki ürünlerin hepsi yerli üretim.Bir çoğu kadın girişimci, geneli de genç girişimci.
Geri dönüşler nasıl oldu peki?
Cüneyt Baydar: İlk açtığımızda o kadar çok kişi geldi ki ama alışveriş sayısı çok azdı. Çünkü fiyat kontrolü, ürün kontrolü ‘Acaba nedir?’ ‘Organik fiyat ne kadar yüksektir?’ İkinci turda üçüncü turda bakıyoruz ki ilk fiyatlara bakan insanlar ‘Ya fiyatlar da o kadar pahalı değilmiş. Gayet uygunmuş’ deyip alışverişe başlıyorlar. İş daha sonra bir tane organik ürün alıp gideyim değil de ev alışverişine dönüyor.
Duygu Baydar: Ne kadar organik beslensek de çamaşır suyu, kimyasal dolu bir deterjan ile temizlik yaptığınız zaman biz zaten yine bir şekilde zarar almış oluyoruz. Dolayısıyla kişisel bakım ürünlerine kadar detaylı ürün koymak istememizin sebebi buydu. Daha gıdada insanlar ancak alışkanlıklar edinebildi. Bu markaları kendileri kullanan tüketicilerimiz var. Kargo ile getirerek ya da bir şekilde gidip almış. İkincisi böyle bir yaşantı isteyip, fakat bu ürünlere ulaşamadığı için bir türlü temiz ürünleri bulamayanlar var. Üçüncüsü sadece duymuş ama o kadar çok bilgi kirliliği yaşamış ki güven kalmamış. Dördüncüsü hiç bu konuda bilgisi yok. Dükkanın dışından geçerken bile ‘Aman organik mi?’ diyen var. Çok aşırı bilgili tüketicilerimiz var. Bizim onlardan çok şeyler öğrendiğimiz, uzun süre sohbet ettiğimiz müşterilerimiz var.
‘İyi ki açtınız burasını’ diyorlar mı?
Cüneyt Baydar: En çok duyduğumuz şey bu, ‘İyi ki açtınız’
Duygu Baydar: Sadece iyi gıda ile beslenmenin ötesinde buraya çok fazla alerjik rahatsızlığı olan hem yetişkin hem çocuklar oluyor. Çölyak rahatsızlığı olan veya glüten hassasiyeti olanlar oluyor. O yüzden bir sürü glütensiz ürünlerimiz var. Şeker hastası olan yine de ‘Ben şekerli şeyler yemek istiyorum’ için getiriyoruz. Ketojenik beslenenler var, vejetaryen, vegan olanlar var, hamileler, sporcular bizim müşteri gruplarımızdan.
Çanakkale’den ürünleriniz var mı?
Duygu Baydar: Çok garip ama bir tek bal, süt bir de et grubu var. Bu konuda çok üzüntülüyüz. Gökçeada’nın mesela organik ada olduğunu düşünerek bir ziyarette bulunmuştuk. Keçi ürünlerinin olduğu, organik sertifikalı ürünlerin olduğu bir yer. Gerçekten hayal kırıklığı yaşadık. Onun haricin birçok ürünü bulabildik. Sebze ve meyve konusunda iyi tarım olsa bile etrafta neresi vardır diye düşündüğümüzde bu anlamda da Çanakkale sınırları içerisinde bulamadık. Yeni yeni birkaç yer duymaya başladık oraları ziyaret edeceğiz. Yine de çok zayıf burada. Çanakkale’nin bu kadar verimli toprakları olduğunu düşünürsek ve yeşillik anlamında da daha farklı şeyler görürüz diye düşündük. Sebze meyveyi geçtik üretim anlamında da öyle.
Cüneyt Baydar: Meyve sebzeyi neredeyse Aydın’dan getireceğiz. Çanakkale’de öyle bir oluşum yok. Ben onu bu çevrede bulmaya çalışıyorum bulamıyorum. Kimle konuşsak denilen şu, ‘Bırak organik olur mu? İlaçsız hiçbir şey olmaz’ Neden olmasın olur. Yapan yapıyor ama ne yazık ki iş maddi anlama gelince sağlık bir kenara atılıyor. Ben 1 lira ile 10 verimi nasıl elde ederim peşinde herkes. O da olmuyor. Yanlış bir seçim.
Duygu Baydar: Birçok yerde bulabiliyoruz. İstediğimiz biraz yakınımızda olsun. Tek eksiğimiz şu anda bu. Onun haricinde birçok ürünü bir şekilde bulabiliyoruz. Çok değişik ürünler de geliyor. Sadece bilinçli gelen tüketicilerinden öte kendimizin bir ödev gibi çalıştığımız ürünler oluyor. İçeriğini bilmemiz gerekiyor. Oturup ders çalışır gibi çalıştığımız ürünler var. Numune tadım yapmamızın ötesinde.
Cüneyt Baydar: Bir ürün hakkında emin değilsek eğer dükkana koymuyoruz. Her organik gerçekten sağlıklı diye Üretim prosesi bu işin neresinde araştırmak gerekiyor. Bunu ben zeytinyağı işi yaptığım için biliyorum. Organik zeytinyağı, organik tat ama bir bakıyorsunuz ki değerler yerlerde zeytinyağında. İnsana dair hiçbir şey kalmamış.
İŞİMİZE KOŞARAK GELİYORUZ
Duygu Baydar: Biz ikimiz de işimize koşarak geliyoruz. Normalde İstanbul’a gittiğimiz zamanda hemen adapte oluyorduk. İstanbul’dan hiç ayrılmamış gibi oluyorduk. Fakat en son gittiğimizde dükkandan sonra ilk defa orada turist duygusu oluştu. Bir aidiyet duygusu oluşmuş.
Cüneyt Baydar: Hayat öyle bir dedi ki ya şimdi ya hiç. Sana bir fırsat sunuyorum dedi. Seç bunları dedi. 2017 1 Nisan. Benim işe son veriş tarihim. Şaka gibi ben öyle diyorum. 2017 Mayıs Sazlı Köyüne yerleşme tarihimiz. Biz bir ayda evi toparladık. Bizim hayatımız bu.
EKONOMİ
17 Haziran 2019 - 15:39
Bebe bisküvisi ile başlayan serüven...
Yaklaşık 2 ay önce Mehmet Akif Ersoy Caddesinde, Çanakkale’nin ilk ve tek organik doğal ürünler dükkanı Roka Organik açıldı
EKONOMİ
17 Haziran 2019 - 15:39