Cumhuriyet Halk Partisi Belediye Başkan Adayı ve mevcut Belediye Başkanı Ülgür Gökhan, Barbaros Mahallesi Park Kahvesi’nde Barbaros Mahallelilerle bir araya geldi.
Gökhan’ın ‘Uğurlarımızdan biridir’ dediği buluşmada yaptığı konuşmalardan notlar: Barbaros’ta ikinci toplantımız. Türkmen’in kahveden başlamıştık. Barbaros Mahallesi, propagandayı yaptığımız ilk mahalle. Neden? Burayı Harmanlık^tan Barbaros Mahallesi’ne çevirdik. Hak ediyor. “Ayrıştırmayı Duymaktan ‘İllallah’ Dedik” “Hiç kimseyi ayırmadan, ötekileştirmeden tüm Çanakkale halkından oy istiyorum. Artık ‘illallah’ dedik, televizyonlarda ayrıştırmayı duymaktan. Türkiye’de miyiz? Başka ülkenin insanları ile mi yarışıyoruz? Enteresan bir seçim oldu. Sayın Binali Yıldırım da uyandı ama artık İstanbul Cumhuriyet Halk Partili. Yıllardır Belediye Başkanlığı yapıyorum, hiçbir hemşerim ayrıştırma yaptığımı söyleyemez. Oy vermeyenler de olacaktır. 1 Nisan sabahı hepsi benim hemşerimdir.” “Derdimle Dertlen” “Artık herkes bunaldı. Türkiye bunaldı. Pazara gidiyorum. Fiyatlar yüksek. Suratlar beş karış. 1 kilo ıspanak alınacak en ucuz nerede diye dolanıyor insanlar. Herkes çıkış yolu arıyor. Fakat biz televizyonda bunlardan hiç bahsetmiyoruz. İnsanlar ‘Derdimle dertlen, derdimle ilgili bir şey söyle’ diyor. Şaka gibi her şey pahalandı. Biz burada kalkıp itiş kakış içerisinde seçime gidiyoruz.” “Ülkeni Sevme Kardeşim Önce Halkını Sev” “’Ülkeyi seviyorum’ diyorlar ya. Ülkeni sevme sen kardeşim önce halkını sev. Onun için biz Çanakkale’de huzur, barış, kardeşlik diyoruz. Geçen seçimlerde 54 evleri soruyordunuz burada. Ne oldu? Şimdi oldu, sakinleri mutlu, huzurlu. Bunlar yapılır; evler, yollar, plajlar yapılır. Bunları yaptığın zaman burada yaşayan insanların huzuru, mutluluğu çok önemli.” “Yeniden, Yerelden Bir Hamleye İhtiyaç Var” “Sokakta ben gezerken seçilmişim gibi; ‘Başkanım iş’ diye önüme geçiyorlar. İşsizlik çok zor. Aile bile dağılır. Yıllardır iş bulamayan çocuklar, gençler var. Geçim darlığı kolay değil. Bunlar çok önemli konular. Biz bu kentte sorunların çözülmesi için hükümetten çözüm itiyoruz. Paralel olarak projelerimiz de var. Halk kart gibi uygulamalar var. Şimdi yeni bir hedefimiz var kooperatifleşme. Kadınlar, gençler üretim yapacak. Elde edilen ürünleri de tüketiciye ulaştıracağız. Bu ülkenin ekonomisi şu anda bitmiş durumda. Yeniden bir hamleye ihtiyaç var. Bunu yerelden de başlatmamış lazım.” “Namusumuza El Uzattılar” “Vekilim fabrikadan bahsetti. Katarlar 50 milyon dolar verecekmiş. Acaba o uçak, hibe edilen uçak kaç para? 50 milyon dolar Kılıçdaroğlu’nun dediği gibi bir hafta içinde bulunur. Konu daha büyük rakamlar. Burada bir silah fabrikasını kiralıyor. Evet doğru satmadı ama 25 yıllığına kiraladı. 50 milyon dolar karşılığında. Katar’a mecbur kaldık, son dostumuz Katar. 600 işçi eylem yaptı. Arkadaşlar, silah fabrikasına yabancı kimse sokulamaz. O bir sırdır. Silahların teknolojisi sırdır. Ne bahaneyle olursa olsun silah fabrikasını satamazsın, kiralayamazsın. Bütün teknolojik gelişmeleri Katar’ın bilgisine sundun. Nasıl yerlisin, millisin sen? Yarın başka bir ülkenin bu bilgilere ulaşamayacağından emin misin? Ama bunlar alışık. Bunlar kozmik odaya bile girdi. Kozmik oda bir devletin namusudur. Namusumuza el uzattılar. Şimdi de askeri, milli sırları Katar’ın önüne serdiler.” “Sümerbank’ı unutmayın, Tekel Şarap Fabrikası’nı unutmayın, Petkim’i unutmayın” “Telekom’u hatırlıyorsunuz değil mi? Özelleştirme adı altında Hariri’ye kiraladılar. Sonuç; Telekom’un mal varlıklarını sattılar. Nereden biliyorum? İki tanesini belediye olarak ben aldım. Bir tanesi havuzun orası diğeri Altın Yıllar Yaşam Merkezi’nin olduğu alan. Bu iki alanı Telekom’dan ben aldım. Devlet bankalarına borçlandı gitti o firma. Bizim bankalarımızın sırtında kaldı. Çanakkale’deki izleri unutmayın; Sümerbank’ı unutmayın, Tekel Şarap Fabrikası’nı unutmayın, Petkim’i unutmayın. Bizim orada istihdamımız vardı. Esnafımız fayda elde ediyordu. Ülkenin önemli tesisleriydi.” “İşte Kamu Kaynağı Böyle Kullanılır” “Bir kamu kaynağı ulu orta kullanılamaz. Kamu kaynağı halkındır, kutsaldır. 5 senedir sizin kaynaklarınızı kullandım. Nereye ne harcadığımın hesabını bir kitapçıkla veriyorum. Belediye ait alanları satıp yemiş miyim, üzerine ilave mi etmişim. İşte kamu kaynağı böyle kullanılır. Yemezsen, israf etmezsen zenginleşirsin.” “Kazanmak Değil Fark İstiyorum” “Eğer bir ülkede hukuk güvence vermiyorsa yabancı yatırımcı gelmez, hiçbir Türk de ekonomiye destek vermez. Vatandaş senden daha akıllı Sayın Damat. Sen de biliyorsun bizi kandırmaya çalışıyorsun Kanmıyoruz. Bu yerel seçimler bunun için çok önemlidir. Onlara bir ders vereceğiz. Ben seçimi kazanmak istemiyorum. Kazanmak kolay ben fark istiyorum.” “Sana Oy Verenlerin Ne Günahı Var?” “Bakanlar gelip gidiyor. ‘Seçin adayımızı şunları yapacağız’ diye sıralıyorlar. E peki seçmezse bu vatandaş? Biz bu vatanın evladı değil miyiz? Ben seçilirsem, sana oy verenlerin ne günahı var? Devletin imkanlarıyla gelip tarafçılık yapıyorsun. Bunu yapamazsın Sayın Bakan. Çanakkale halkı bunu yemez. Ben yıllardan beri kayaklarla yatırım yapıyorum. Nereden nereye geldik. Birçok yatırım da yaptık, güzel iş de. Hala yapıyor, yapmaya devam ediyor. Kaynaklarımızı doğru kullanıyoruz. Siz de bize güveniyorsunuz.”
“Ben Senden Daha Yakışıklıysam Ben Ne Yapayım?” “Hukukun üstünlüğünü koruyan adaleti savunan bir insanım. Afişlerimize taktılar. ‘Kaldırılsın’ dediler. İl, ilçe kurullarına gittik ‘hayır’ dediler. Sonunda YSK’dan izin aldık. İşi gücü bırakıp afişle mi uğraşıyorsunuz. Siz de asın kardeşim. Asıyorsunuz, biz bir şey diyor muyuz? Ama ben senden daha yakışıklıysam ben ne yapayım? Allah vergisi. Hanım da güzel ne yapayım? Allah neşemizi bozmasın. Gayret edeceğiz. İhtiyaç konusunda hemşerilerimizin de arkasındayız. Hep beraber bu kentte huzur içinde yaşayacağız. Yıllardan beri güveniyorsunuz. Yüzünüzü hiç kızartmadım.”
Gökhan’ın ‘Uğurlarımızdan biridir’ dediği buluşmada yaptığı konuşmalardan notlar: Barbaros’ta ikinci toplantımız. Türkmen’in kahveden başlamıştık. Barbaros Mahallesi, propagandayı yaptığımız ilk mahalle. Neden? Burayı Harmanlık^tan Barbaros Mahallesi’ne çevirdik. Hak ediyor. “Ayrıştırmayı Duymaktan ‘İllallah’ Dedik” “Hiç kimseyi ayırmadan, ötekileştirmeden tüm Çanakkale halkından oy istiyorum. Artık ‘illallah’ dedik, televizyonlarda ayrıştırmayı duymaktan. Türkiye’de miyiz? Başka ülkenin insanları ile mi yarışıyoruz? Enteresan bir seçim oldu. Sayın Binali Yıldırım da uyandı ama artık İstanbul Cumhuriyet Halk Partili. Yıllardır Belediye Başkanlığı yapıyorum, hiçbir hemşerim ayrıştırma yaptığımı söyleyemez. Oy vermeyenler de olacaktır. 1 Nisan sabahı hepsi benim hemşerimdir.” “Derdimle Dertlen” “Artık herkes bunaldı. Türkiye bunaldı. Pazara gidiyorum. Fiyatlar yüksek. Suratlar beş karış. 1 kilo ıspanak alınacak en ucuz nerede diye dolanıyor insanlar. Herkes çıkış yolu arıyor. Fakat biz televizyonda bunlardan hiç bahsetmiyoruz. İnsanlar ‘Derdimle dertlen, derdimle ilgili bir şey söyle’ diyor. Şaka gibi her şey pahalandı. Biz burada kalkıp itiş kakış içerisinde seçime gidiyoruz.” “Ülkeni Sevme Kardeşim Önce Halkını Sev” “’Ülkeyi seviyorum’ diyorlar ya. Ülkeni sevme sen kardeşim önce halkını sev. Onun için biz Çanakkale’de huzur, barış, kardeşlik diyoruz. Geçen seçimlerde 54 evleri soruyordunuz burada. Ne oldu? Şimdi oldu, sakinleri mutlu, huzurlu. Bunlar yapılır; evler, yollar, plajlar yapılır. Bunları yaptığın zaman burada yaşayan insanların huzuru, mutluluğu çok önemli.” “Yeniden, Yerelden Bir Hamleye İhtiyaç Var” “Sokakta ben gezerken seçilmişim gibi; ‘Başkanım iş’ diye önüme geçiyorlar. İşsizlik çok zor. Aile bile dağılır. Yıllardır iş bulamayan çocuklar, gençler var. Geçim darlığı kolay değil. Bunlar çok önemli konular. Biz bu kentte sorunların çözülmesi için hükümetten çözüm itiyoruz. Paralel olarak projelerimiz de var. Halk kart gibi uygulamalar var. Şimdi yeni bir hedefimiz var kooperatifleşme. Kadınlar, gençler üretim yapacak. Elde edilen ürünleri de tüketiciye ulaştıracağız. Bu ülkenin ekonomisi şu anda bitmiş durumda. Yeniden bir hamleye ihtiyaç var. Bunu yerelden de başlatmamış lazım.” “Namusumuza El Uzattılar” “Vekilim fabrikadan bahsetti. Katarlar 50 milyon dolar verecekmiş. Acaba o uçak, hibe edilen uçak kaç para? 50 milyon dolar Kılıçdaroğlu’nun dediği gibi bir hafta içinde bulunur. Konu daha büyük rakamlar. Burada bir silah fabrikasını kiralıyor. Evet doğru satmadı ama 25 yıllığına kiraladı. 50 milyon dolar karşılığında. Katar’a mecbur kaldık, son dostumuz Katar. 600 işçi eylem yaptı. Arkadaşlar, silah fabrikasına yabancı kimse sokulamaz. O bir sırdır. Silahların teknolojisi sırdır. Ne bahaneyle olursa olsun silah fabrikasını satamazsın, kiralayamazsın. Bütün teknolojik gelişmeleri Katar’ın bilgisine sundun. Nasıl yerlisin, millisin sen? Yarın başka bir ülkenin bu bilgilere ulaşamayacağından emin misin? Ama bunlar alışık. Bunlar kozmik odaya bile girdi. Kozmik oda bir devletin namusudur. Namusumuza el uzattılar. Şimdi de askeri, milli sırları Katar’ın önüne serdiler.” “Sümerbank’ı unutmayın, Tekel Şarap Fabrikası’nı unutmayın, Petkim’i unutmayın” “Telekom’u hatırlıyorsunuz değil mi? Özelleştirme adı altında Hariri’ye kiraladılar. Sonuç; Telekom’un mal varlıklarını sattılar. Nereden biliyorum? İki tanesini belediye olarak ben aldım. Bir tanesi havuzun orası diğeri Altın Yıllar Yaşam Merkezi’nin olduğu alan. Bu iki alanı Telekom’dan ben aldım. Devlet bankalarına borçlandı gitti o firma. Bizim bankalarımızın sırtında kaldı. Çanakkale’deki izleri unutmayın; Sümerbank’ı unutmayın, Tekel Şarap Fabrikası’nı unutmayın, Petkim’i unutmayın. Bizim orada istihdamımız vardı. Esnafımız fayda elde ediyordu. Ülkenin önemli tesisleriydi.” “İşte Kamu Kaynağı Böyle Kullanılır” “Bir kamu kaynağı ulu orta kullanılamaz. Kamu kaynağı halkındır, kutsaldır. 5 senedir sizin kaynaklarınızı kullandım. Nereye ne harcadığımın hesabını bir kitapçıkla veriyorum. Belediye ait alanları satıp yemiş miyim, üzerine ilave mi etmişim. İşte kamu kaynağı böyle kullanılır. Yemezsen, israf etmezsen zenginleşirsin.” “Kazanmak Değil Fark İstiyorum” “Eğer bir ülkede hukuk güvence vermiyorsa yabancı yatırımcı gelmez, hiçbir Türk de ekonomiye destek vermez. Vatandaş senden daha akıllı Sayın Damat. Sen de biliyorsun bizi kandırmaya çalışıyorsun Kanmıyoruz. Bu yerel seçimler bunun için çok önemlidir. Onlara bir ders vereceğiz. Ben seçimi kazanmak istemiyorum. Kazanmak kolay ben fark istiyorum.” “Sana Oy Verenlerin Ne Günahı Var?” “Bakanlar gelip gidiyor. ‘Seçin adayımızı şunları yapacağız’ diye sıralıyorlar. E peki seçmezse bu vatandaş? Biz bu vatanın evladı değil miyiz? Ben seçilirsem, sana oy verenlerin ne günahı var? Devletin imkanlarıyla gelip tarafçılık yapıyorsun. Bunu yapamazsın Sayın Bakan. Çanakkale halkı bunu yemez. Ben yıllardan beri kayaklarla yatırım yapıyorum. Nereden nereye geldik. Birçok yatırım da yaptık, güzel iş de. Hala yapıyor, yapmaya devam ediyor. Kaynaklarımızı doğru kullanıyoruz. Siz de bize güveniyorsunuz.”
“Ben Senden Daha Yakışıklıysam Ben Ne Yapayım?” “Hukukun üstünlüğünü koruyan adaleti savunan bir insanım. Afişlerimize taktılar. ‘Kaldırılsın’ dediler. İl, ilçe kurullarına gittik ‘hayır’ dediler. Sonunda YSK’dan izin aldık. İşi gücü bırakıp afişle mi uğraşıyorsunuz. Siz de asın kardeşim. Asıyorsunuz, biz bir şey diyor muyuz? Ama ben senden daha yakışıklıysam ben ne yapayım? Allah vergisi. Hanım da güzel ne yapayım? Allah neşemizi bozmasın. Gayret edeceğiz. İhtiyaç konusunda hemşerilerimizin de arkasındayız. Hep beraber bu kentte huzur içinde yaşayacağız. Yıllardan beri güveniyorsunuz. Yüzünüzü hiç kızartmadım.”