Gazeteler İl Sağlık Müdürlüğünde “taciz” skandalı diye esip gürlüyor. Manşet üstüne manşet atıyor. Bir kadın olarak “gerçekten taciz var mı” diye kendime sordum.
Ayşin Kanberklioğlu'nun savcılığa verdiği dilekçe gazetelerde yayınlandı isterseniz önce bir göz atalım sonra hikayeyi anlatayım.
Buyurun Ayşin hanımın savcılığa verdiği taciz dilekçesini birlikte okuyalım.
Yakınlaşırız, yemek yeriz,
senden hoşlanıyorum... “Şüpheli ile aynı iş yerinde çalışırız. Çanakkale İl Sağlık Müdürlüğü'nde ben Başkan Yardımcısı olarak, şüpheli de Başkan olarak görev yapmaktadır. Şüphelinin çeşitli zamanlarda bana yakın davrandığı oluyordu. Dilekçemde de belirttiğim üzere birçok kez çeşitli şekillerde bana iltifatlar ediyordu. Önceleri bunu nezaket olarak algıladım. Ancak İl Sağlık Müdürlüğü tarafından Küçükkuyu'da görevlendirilemem nedeniyle Küçükkuyu'ya gittiğimizde şüphelinin kendi görevi olmamasına rağmen özellikle Küçükkuyu'ya benimle birlikte gitmek istediğini belirtmiştir. Dosyanıza sunmuş olduğum İl Sağlık Müdürlüğü'nün yazısı ile o gün Küçükkuyu'da görevlendirme yapılan çalışanların isimleri arasında şüphelinin ismi yoktur. Ancak kendisinin Küçükkuyu'da bir işinin olup olmadığını bilmiyorum. Küçükkuyu'da işimiz bittikten sonra bizi Küçükkuyu'ya getiren arabaya bindiğimde şoförün olmadığını, şoför mahallinde şüphelinin olduğunu gördüm. Kendisine araçta ne işinin olduğunu sorduğumda 'ben bu araçla gideceğim. Sende bu araçla gel. Birlikte Ayvacık, Ezine'yi gezeriz, birlikte yemek yeriz, yakınlaşırız, senden hoşlanıyorum' şeklinde konuştu. Bu hastalığımı tetiklemiştir. Titreme ve yutma güçlüğü yaşamaya başladım. Heyecan ve sinirle gerçekleşen bu nöbet arabadan aşağı inip öğürmemle devam etti. Öğürdüğüm için de tükürmüş olabilirim. Ancak tamamen hastalıktan kaynaklıdır. İl Sağlık Müdürlüğü tarafından bu tükürme ile ilgili soruşturma açıldığını daha sonradan öğrendim ve soruşturma konusu olayla ilgili savunmamı verdim. Savunmamın bir suretini dosyaya sunuyorum. Şüpheli olaydan 6 gün sonra odamın kapısını açarak “naber nasılsın” şeklinde benimle iletişime geçmiştir. Söylendiği gibi benim O'na herhangi bir şekilde ne sözlü ne de davranış olarak bir hakaretim olmamıştır. Olsaydı bu şekilde benimle konuşmazdı. Şüpheli çeşitli zamanlarda beni sadece sözlü cinsel anlamda taciz etmiştir. Gerekli soruşturmanın yapılarak şüphelinin cezalandırılmasını istiyorum. Gerekli görülmesi halinde telefonumun iletişiminin tespitine rıza gösteriyorum. Kendisinden davacı ve şikayetçiyim” Gazeteler İl Sağlık Müdürlüğünde “taciz” skandalı diye esip gürlüyor. Manşet üstüne manşet atıyor. Bir kadın olarak “gerçekten taciz var mı” diye kendime sordum. Oysa ben de herkes gibi “vay edepsiz adam” deyip kalemimden kan damlatabilirdim ama bunu yapmayacağım. Benden böyle bir yazı bekleyenlere söyleyebileceğim tek şey “üzgünüm güzel okurlarımız…” Tabi böyle diyeceğim ama bu “taciz” meselesinin perde arkasını anlatacağım. Taciz neymiş, nasıl olmuş, asıl patlak nereden çıkmış hepsini öğreneceksiniz. Bilmek Kalem Gazetesi okurlarının en doğal hakkı. Açsınız biliyorum, bunu size vereceğim ve doyacaksınız. Hazır mısınız ? Bu hikayenin 2 değil
Tam 5 kahramanı var Bunu bir kenara not edin. İşte o kahramanlar.
hikayenin aslına Bir kere olay geçen hafta olmuş gibi haberlere yansıyor. Oysa mesele henüz yaz başında; hatta bahar aylarında yaşanıyor. Gazetelerde boy boy tefrika halinde verilen şikayet dilekçesi de o zamanlar veriliyor ama nedense bugün birileri tarafından sümenin altından çıkarılıp gazetelere servis ediliyor. Neden şimdi ? Bu sorunun yanıtını size vermeye çalışacağım. Biraz sabredin. Önce bu olay nasıl patlak verdi onu anlatayım. Günlerden bir gün İl Sağlık Müdürlüğü, Necet beyin başkanı olduğu birime ve Ayşin Hanım'ın başkan yardımcısı olduğu birime Küçükkuyu'da görevlendirme yapar. Haliyle Başkan Necet ve yardımcısı kadın (başka bir kadın, Ayşin hanım ile karıştırmayın) Toyota Corolla ile gidecektir. Adam başkan, elbette malın iyisine binecek. Başkan Necet'in yardımcısı ve yanındaki birkaç görevli kadın Toyota Coralla'ya biner. Hoop o sırada başka birimin başkan yardımcısı Ayşin hanım gelir ve “inin aşağı bu arabayla ben gideceğim, benim fıtığım var” der ve araçtakileri indirir. Kendisi Toyota Corallanın koltuğuna kurulur ve Küçükkuyu'ya o araç ile gider. Diğer araç ise ticari bir Doblo'dur. Neyse sağ salim Küçükkuyu'ya ulaşılır. İş güç neyse yapılır ve ardından geri dönüş için araçlara gidilir. Başkan Necet Bey
Toyota'ya biner ve beklemeye başlar Hoppalaaa, o da ne. Başkan Necet bey nereden çıktıysa çıkmış (o da görevli miydi yoksa mesai arkadaşları durumu anlatınca bizzat oraya gidip kontrolü ele almak mı istedi o kadarını öğrenemedim, beni affedin) ve Toyota Corolla'nın koltuğuna kasılmış bekliyor. Ayşin hanım Toyota'nın koltuğuna kurulmak için gelip karşısında Necet beyi görünce şok... “Hadi sıkıysa beni de indir” der gibi, bakıyor. Ayşin hanım sinirleniyor ve “in aşağı bu arabaya ben bineceğim” diye topuklarını yere vurur. Necet bey hiç oralı olmaz. Araçtan inmez anlayacağınız. Sonra Ayşin hanım arabaya tükürür, Necet beye beddua eder. Düne kadar İl Sağlık Müdürlüğünde gül gibi geçinip giden iki hekimin arasına kara kedi girmiş ipler gerilmiştir. Artık cin şişeden çıkmış ve kılıçlar çekilmiştir. Bakalım kim kimi yiyecek derken, Ayşin hanımın savcılığa verdiği taciz dilekçesi gazetelerde boy boy yer alır. Yeni gibi gösterilmeye çalışılan olay aslında bahar aylarının son günlerinde yaşanır. Geçen hafta değil yani. Gel zaman git zaman bu mesele İl Sağlık Müdürlüğünde soruşturmaya neden oluyor. Hikayenin en kudretli kahramanı, kurumun patronu Ali Taşçı soruşturmacı olarak iki kadın başkanını görevlendirir. Nurcan Yılmaz ve Sinem Topaloğlu. Soruşturmacıların ikisinin de Ayşin hanım ile arasının iyi olmadığı söyleniyor; ancak bunu doğrulatma imkanım yok. Sadece bu hikayede bir fikriniz olması için bu notu ekliyorum. Soruşturmanın sonucu Ayşin hanım, “Devlet malına zarar vermek, devlet kurumunu küçük düşürmek” falan derken disiplin cezası alıyor. Bunun üzerine bakanlık Ayşin hanımın sözleşmesini iptal ediyor; bir anlamda görevden alıyor. Görevden alının Ayşin hanım kadrosunun bulunduğu Çanakkale Devlet Hastanesine mecburi dönüş yapıyor. Taciz skandalı patlak verince İl Sağlık Müdürlüğü Başkanlarından biri olan Necet bey de istifa ediyor ve o da mecburi istikamet Devlet Hastanesindeki kadrosuna dönüyor. Demem o ki; kavgalı iki isim Devlet Hastanesine tayin olmuş da taciz orada yaşanmış değil. İl Sağlık Müdürlüğü çevrelerinde konuşulanlara göre soruşturmacı iki kadın başkan, (isimlerini hatırlayalım Nurcan Yılmaz ve Sinem Topaloğlu) muhtemeldir ki; patronun isteği doğrultusunda rapor hazırlamıştır. Patron isteseydi bu raporu yok sayabilir, değiştirin diyebilir. O da yetmez, soruşturmacıları değiştirebilir, yeni baştan bir rapor yazın diyebilir…anlayacağınız diyebilir…diyebilir ama demiyor ve raporu Sağlık Bakanlığına yolluyor. Bilmiyoruz ama muhtemelen üst yazısında da fikrini de belirtmiştir diye düşünüyorum. Ben meseleyi bütün çıplaklığı ile anlatmaya çalıştım. Sağlık camiası hikayenin bütün kahramanlarını çok yakından tanıyor. Taciz var mıdır yok mudur, bir intikam alma durumu yaşanıyor olabilir mi onun yorumunu size bırakıyorum. Merakımı bağışlayın ama bir kaç sorum olacaktı 1.Üç ay önce olmuş bir olayı gazetelere dün olmuş gibi kim, neden servis etti. 2.O gün Necet Barışlı Küçükkuyu için görevlendirilmiş miydi yoksa tahrik altında kalıp Ayşin hanıma bir ders vermek için mi Küçükkuyu'ya gitti.
senden hoşlanıyorum... “Şüpheli ile aynı iş yerinde çalışırız. Çanakkale İl Sağlık Müdürlüğü'nde ben Başkan Yardımcısı olarak, şüpheli de Başkan olarak görev yapmaktadır. Şüphelinin çeşitli zamanlarda bana yakın davrandığı oluyordu. Dilekçemde de belirttiğim üzere birçok kez çeşitli şekillerde bana iltifatlar ediyordu. Önceleri bunu nezaket olarak algıladım. Ancak İl Sağlık Müdürlüğü tarafından Küçükkuyu'da görevlendirilemem nedeniyle Küçükkuyu'ya gittiğimizde şüphelinin kendi görevi olmamasına rağmen özellikle Küçükkuyu'ya benimle birlikte gitmek istediğini belirtmiştir. Dosyanıza sunmuş olduğum İl Sağlık Müdürlüğü'nün yazısı ile o gün Küçükkuyu'da görevlendirme yapılan çalışanların isimleri arasında şüphelinin ismi yoktur. Ancak kendisinin Küçükkuyu'da bir işinin olup olmadığını bilmiyorum. Küçükkuyu'da işimiz bittikten sonra bizi Küçükkuyu'ya getiren arabaya bindiğimde şoförün olmadığını, şoför mahallinde şüphelinin olduğunu gördüm. Kendisine araçta ne işinin olduğunu sorduğumda 'ben bu araçla gideceğim. Sende bu araçla gel. Birlikte Ayvacık, Ezine'yi gezeriz, birlikte yemek yeriz, yakınlaşırız, senden hoşlanıyorum' şeklinde konuştu. Bu hastalığımı tetiklemiştir. Titreme ve yutma güçlüğü yaşamaya başladım. Heyecan ve sinirle gerçekleşen bu nöbet arabadan aşağı inip öğürmemle devam etti. Öğürdüğüm için de tükürmüş olabilirim. Ancak tamamen hastalıktan kaynaklıdır. İl Sağlık Müdürlüğü tarafından bu tükürme ile ilgili soruşturma açıldığını daha sonradan öğrendim ve soruşturma konusu olayla ilgili savunmamı verdim. Savunmamın bir suretini dosyaya sunuyorum. Şüpheli olaydan 6 gün sonra odamın kapısını açarak “naber nasılsın” şeklinde benimle iletişime geçmiştir. Söylendiği gibi benim O'na herhangi bir şekilde ne sözlü ne de davranış olarak bir hakaretim olmamıştır. Olsaydı bu şekilde benimle konuşmazdı. Şüpheli çeşitli zamanlarda beni sadece sözlü cinsel anlamda taciz etmiştir. Gerekli soruşturmanın yapılarak şüphelinin cezalandırılmasını istiyorum. Gerekli görülmesi halinde telefonumun iletişiminin tespitine rıza gösteriyorum. Kendisinden davacı ve şikayetçiyim” Gazeteler İl Sağlık Müdürlüğünde “taciz” skandalı diye esip gürlüyor. Manşet üstüne manşet atıyor. Bir kadın olarak “gerçekten taciz var mı” diye kendime sordum. Oysa ben de herkes gibi “vay edepsiz adam” deyip kalemimden kan damlatabilirdim ama bunu yapmayacağım. Benden böyle bir yazı bekleyenlere söyleyebileceğim tek şey “üzgünüm güzel okurlarımız…” Tabi böyle diyeceğim ama bu “taciz” meselesinin perde arkasını anlatacağım. Taciz neymiş, nasıl olmuş, asıl patlak nereden çıkmış hepsini öğreneceksiniz. Bilmek Kalem Gazetesi okurlarının en doğal hakkı. Açsınız biliyorum, bunu size vereceğim ve doyacaksınız. Hazır mısınız ? Bu hikayenin 2 değil
Tam 5 kahramanı var Bunu bir kenara not edin. İşte o kahramanlar.
- Ortada bir tacizci var. İddia o. Adı Necet Barışlı olsun. Sağlık İl Müdürlüğünün bir biriminde Başkanlık yapıyor olsun.
- Hikayenin ikinci kahramanı, biraz da başrol oyuncusu kadın. Adı Ayşin Kanberklioğlu. (bu ismi de ben uydurdum, böyle bir iyok aslında). Kendisi tıp hekimi. Taciz edildiğini söyleyen ve savcılığa dilekçe veren Ayşin hanım da (tacizcisi gibi, iddia ama onu belirteyim) İl Sağlık Müdürlüğünde Başkan Yardımcısı olsun ama gazetelerin yazdığı gibi Necet'in yardımcısı değil. O kısım biraz palavra olmuş. Ayşin hanım, olayın yaşandığı tarihte dul bir kadındır. Bekardır yani anlayacağınız (Şu anda evli olduğunu öğrendim, mutluluklar dilerim kendisine).
- Personel Hizmetleri, Destek Hizmetleri Başkanı Nurcan Yılmaz. Patronun önemli adamlarından biri ve aynı zamanda Ayşin Kanberklioğlu'nun soruşturmacısı.
- Halk Sağlığı Hizmetleri Başkanı Uzman Doktor Sinem Topaloğlu. Patronun yine yakın adamlarından biri, kendisi diğer soruşturmacıdır.
- Son kahramanımız elbette İl Sağlık Müdürü Dr. Ali Taşçı. Patron ne derse o olur kuralı her yerde olduğu gibi hiç kuşkusuz İl Sağlık Müdürlüğünde de aynı. Yani, patron her zaman haklıdır.
hikayenin aslına Bir kere olay geçen hafta olmuş gibi haberlere yansıyor. Oysa mesele henüz yaz başında; hatta bahar aylarında yaşanıyor. Gazetelerde boy boy tefrika halinde verilen şikayet dilekçesi de o zamanlar veriliyor ama nedense bugün birileri tarafından sümenin altından çıkarılıp gazetelere servis ediliyor. Neden şimdi ? Bu sorunun yanıtını size vermeye çalışacağım. Biraz sabredin. Önce bu olay nasıl patlak verdi onu anlatayım. Günlerden bir gün İl Sağlık Müdürlüğü, Necet beyin başkanı olduğu birime ve Ayşin Hanım'ın başkan yardımcısı olduğu birime Küçükkuyu'da görevlendirme yapar. Haliyle Başkan Necet ve yardımcısı kadın (başka bir kadın, Ayşin hanım ile karıştırmayın) Toyota Corolla ile gidecektir. Adam başkan, elbette malın iyisine binecek. Başkan Necet'in yardımcısı ve yanındaki birkaç görevli kadın Toyota Coralla'ya biner. Hoop o sırada başka birimin başkan yardımcısı Ayşin hanım gelir ve “inin aşağı bu arabayla ben gideceğim, benim fıtığım var” der ve araçtakileri indirir. Kendisi Toyota Corallanın koltuğuna kurulur ve Küçükkuyu'ya o araç ile gider. Diğer araç ise ticari bir Doblo'dur. Neyse sağ salim Küçükkuyu'ya ulaşılır. İş güç neyse yapılır ve ardından geri dönüş için araçlara gidilir. Başkan Necet Bey
Toyota'ya biner ve beklemeye başlar Hoppalaaa, o da ne. Başkan Necet bey nereden çıktıysa çıkmış (o da görevli miydi yoksa mesai arkadaşları durumu anlatınca bizzat oraya gidip kontrolü ele almak mı istedi o kadarını öğrenemedim, beni affedin) ve Toyota Corolla'nın koltuğuna kasılmış bekliyor. Ayşin hanım Toyota'nın koltuğuna kurulmak için gelip karşısında Necet beyi görünce şok... “Hadi sıkıysa beni de indir” der gibi, bakıyor. Ayşin hanım sinirleniyor ve “in aşağı bu arabaya ben bineceğim” diye topuklarını yere vurur. Necet bey hiç oralı olmaz. Araçtan inmez anlayacağınız. Sonra Ayşin hanım arabaya tükürür, Necet beye beddua eder. Düne kadar İl Sağlık Müdürlüğünde gül gibi geçinip giden iki hekimin arasına kara kedi girmiş ipler gerilmiştir. Artık cin şişeden çıkmış ve kılıçlar çekilmiştir. Bakalım kim kimi yiyecek derken, Ayşin hanımın savcılığa verdiği taciz dilekçesi gazetelerde boy boy yer alır. Yeni gibi gösterilmeye çalışılan olay aslında bahar aylarının son günlerinde yaşanır. Geçen hafta değil yani. Gel zaman git zaman bu mesele İl Sağlık Müdürlüğünde soruşturmaya neden oluyor. Hikayenin en kudretli kahramanı, kurumun patronu Ali Taşçı soruşturmacı olarak iki kadın başkanını görevlendirir. Nurcan Yılmaz ve Sinem Topaloğlu. Soruşturmacıların ikisinin de Ayşin hanım ile arasının iyi olmadığı söyleniyor; ancak bunu doğrulatma imkanım yok. Sadece bu hikayede bir fikriniz olması için bu notu ekliyorum. Soruşturmanın sonucu Ayşin hanım, “Devlet malına zarar vermek, devlet kurumunu küçük düşürmek” falan derken disiplin cezası alıyor. Bunun üzerine bakanlık Ayşin hanımın sözleşmesini iptal ediyor; bir anlamda görevden alıyor. Görevden alının Ayşin hanım kadrosunun bulunduğu Çanakkale Devlet Hastanesine mecburi dönüş yapıyor. Taciz skandalı patlak verince İl Sağlık Müdürlüğü Başkanlarından biri olan Necet bey de istifa ediyor ve o da mecburi istikamet Devlet Hastanesindeki kadrosuna dönüyor. Demem o ki; kavgalı iki isim Devlet Hastanesine tayin olmuş da taciz orada yaşanmış değil. İl Sağlık Müdürlüğü çevrelerinde konuşulanlara göre soruşturmacı iki kadın başkan, (isimlerini hatırlayalım Nurcan Yılmaz ve Sinem Topaloğlu) muhtemeldir ki; patronun isteği doğrultusunda rapor hazırlamıştır. Patron isteseydi bu raporu yok sayabilir, değiştirin diyebilir. O da yetmez, soruşturmacıları değiştirebilir, yeni baştan bir rapor yazın diyebilir…anlayacağınız diyebilir…diyebilir ama demiyor ve raporu Sağlık Bakanlığına yolluyor. Bilmiyoruz ama muhtemelen üst yazısında da fikrini de belirtmiştir diye düşünüyorum. Ben meseleyi bütün çıplaklığı ile anlatmaya çalıştım. Sağlık camiası hikayenin bütün kahramanlarını çok yakından tanıyor. Taciz var mıdır yok mudur, bir intikam alma durumu yaşanıyor olabilir mi onun yorumunu size bırakıyorum. Merakımı bağışlayın ama bir kaç sorum olacaktı 1.Üç ay önce olmuş bir olayı gazetelere dün olmuş gibi kim, neden servis etti. 2.O gün Necet Barışlı Küçükkuyu için görevlendirilmiş miydi yoksa tahrik altında kalıp Ayşin hanıma bir ders vermek için mi Küçükkuyu'ya gitti.
- Kurumun patronu Ali Taşçı başkanlarını ve başkan yardımcılarını bir birine kırdırıyor mu ?
- Necet Barışlı bu suçlamalar karşısında ne diyor ?
- Sondan bir önceki soruyu boş bıraktım; isteyen istediği soruyu yazabilir (demek ki 6.soru da var ama onu yazmıyorum, belki ileride olayların seyrine göre yazabilirim).