Ayvacık, Ezine, Lapseki, Biga ve Gökçeada’da binlerce dönüm alanın, 28 Şubat'ta Çanakkale İl Özel İdaresi tarafından jeotermal amaçlı arama ve işletmeye ihale edilmesine tepkiler sürüyor. İhaleye karşı bir araya gelen çevre örgütleri yaptıkları ortak açıklamada JES’lerin zararına değinerek ihalelerin iptal edilmesini istedi.
Ayvacık, Ezine, Lapseki, Biga, Bozcaada ve Gökçeada’da toplam 358 bin 668 dönümü kapsayan 17 adet farklı alanın, 28 Şubat’ta Çanakkale İl Özel İdaresi tarafından jeotermal amaçlı arama ve işletmeye ihale edilmesine karar verilmişti. İhalenin Bozcaada ayağının iptal edildiği duyurulsa da diğer ilçelerdeki ihalelerle ilgili bir gelişme olmadı. JES ihalelerine karşı çalışma başlatan çevre örgütleri, JES’lerin zararlarını sıralayarak, neden karşı olduklarına dair basın açıklamasında bulundular. Çevre örgütleri tarafından yapılan ortak açıklamada gerçekleştirilmek istenilen ihalelerin iptal edilmesi istendi. JES’lerin kurulacağı bölgelerde geri dönüşü olmayan zararların ortaya çıkabileceği belirten çevreciler; “Bu alanlarda JES’lerin kurulması ve bu amaçla arama sondajları yapılması, geri dönüşü mümkün olmayan zararlara yol açacaktır. Söz konusu alanlarda, Gülpınar’ın organik zeytini, Bozcaada’nın çavuş üzümü, Kösedere’nin domatesi, Tuzla’nın fasulyesi, Lapseki’nin kirazı, Ezine’nin peyniri gibi marka niteliği kazanmış ürünler üretilmektedir. Ayrıca Gökçeada hâlâ dünyanın ilk ve tek cittaslow (yavaş şehir) adasıdır. Çanakkale tarım üretiminin neredeyse yarısı Biga’da üretilmektedir” denildi.
Birçok zararı var
JES’lerin meydana getirdiği zararları sıralayan çevreciler; “Gaz çıkışı; santrallerde dışarıya buhar verilmektedir. Bu buharın içinde karbon dioksit ve hidrojen sülfür ile düşük konsantrasyonlarda metan, hidrojen, kükürt dioksit, amonyak ve partikül madde vardır. Bu gazlar havaya karışmakta ve hem insan sağlığı, hem de tarıma zarar vermektedir. Ayrıca JES’ler havaya değişen miktarlarda radon gazı karışmasına neden olurlar. Radyoaktif ve kanserojen olan radon gazı insan sağlığını ciddi biçimde tehdit etmektedir. Su kirliliği; Yeraltından çıkarılan sıcak su yeniden yeraltına verilmelidir, ancak JES firmaları daha düşük maliyetler nedeniyle sıcak suyu yakındaki dere ve arazilere dökmektedir. Bu da suların ve toprağın kirlenmesine, zehirlenmesine, ısınmasına, tuzlanmasına, bor ve arsenik artışına yol açmaktadır. Arazi çökmesi; Tesiste kullanılan akışkanın yer altına ya hiç ya da yeterli miktarda verilmemesi nedeniyle, yeraltında boşluk oluşmakta ve bu boşluklar zamanla çökmektedir. Depremin Tetiklenmesi; Yeraltından akışkan çekilmesi ve akışkanın yeniden geri basılmaması deprem hareketlerini tetiklemektedir. Su kullanımı; JES doğal su kaynaklarının rezervini aşırı tüketmektedir. Yıkıcı olaylar ve kazalar; Jeotermal faaliyetlerin çeşitli aşamalarında, kuyu püskürmesi, patlama, borularının yırtılması, türbin kusurları, yangın gibi etkenler çeşitli çevre felaketlerine yol açmaktadır” denildi.
“İptal edilmesini istiyoruz”
Yapılacak ihalenin iptal edilmesinin istendiği açıklamada; “Bu nedenlerle, bölgemizin tarım ve turizm faaliyetlerinin, yediğimiz gıdanın, içtiğimiz suyun, soluduğumuz havanın olumsuz etkilenmemesi için bölgemizde daha fazla jeotermal enerji santralı amaçlı arama ve işletme ruhsatı verilmemesi, Tuzla’daki mevcut santralların denetlenmesi ve 28 Şubat 2019 tarihinde Çanakkale İl Özel İdaresi tarafından yapılacak ihalenin iptal edilmesini istiyoruz” denildi.
Ayvacık, Ezine, Lapseki, Biga, Bozcaada ve Gökçeada’da toplam 358 bin 668 dönümü kapsayan 17 adet farklı alanın, 28 Şubat’ta Çanakkale İl Özel İdaresi tarafından jeotermal amaçlı arama ve işletmeye ihale edilmesine karar verilmişti. İhalenin Bozcaada ayağının iptal edildiği duyurulsa da diğer ilçelerdeki ihalelerle ilgili bir gelişme olmadı. JES ihalelerine karşı çalışma başlatan çevre örgütleri, JES’lerin zararlarını sıralayarak, neden karşı olduklarına dair basın açıklamasında bulundular. Çevre örgütleri tarafından yapılan ortak açıklamada gerçekleştirilmek istenilen ihalelerin iptal edilmesi istendi. JES’lerin kurulacağı bölgelerde geri dönüşü olmayan zararların ortaya çıkabileceği belirten çevreciler; “Bu alanlarda JES’lerin kurulması ve bu amaçla arama sondajları yapılması, geri dönüşü mümkün olmayan zararlara yol açacaktır. Söz konusu alanlarda, Gülpınar’ın organik zeytini, Bozcaada’nın çavuş üzümü, Kösedere’nin domatesi, Tuzla’nın fasulyesi, Lapseki’nin kirazı, Ezine’nin peyniri gibi marka niteliği kazanmış ürünler üretilmektedir. Ayrıca Gökçeada hâlâ dünyanın ilk ve tek cittaslow (yavaş şehir) adasıdır. Çanakkale tarım üretiminin neredeyse yarısı Biga’da üretilmektedir” denildi.
Birçok zararı var
JES’lerin meydana getirdiği zararları sıralayan çevreciler; “Gaz çıkışı; santrallerde dışarıya buhar verilmektedir. Bu buharın içinde karbon dioksit ve hidrojen sülfür ile düşük konsantrasyonlarda metan, hidrojen, kükürt dioksit, amonyak ve partikül madde vardır. Bu gazlar havaya karışmakta ve hem insan sağlığı, hem de tarıma zarar vermektedir. Ayrıca JES’ler havaya değişen miktarlarda radon gazı karışmasına neden olurlar. Radyoaktif ve kanserojen olan radon gazı insan sağlığını ciddi biçimde tehdit etmektedir. Su kirliliği; Yeraltından çıkarılan sıcak su yeniden yeraltına verilmelidir, ancak JES firmaları daha düşük maliyetler nedeniyle sıcak suyu yakındaki dere ve arazilere dökmektedir. Bu da suların ve toprağın kirlenmesine, zehirlenmesine, ısınmasına, tuzlanmasına, bor ve arsenik artışına yol açmaktadır. Arazi çökmesi; Tesiste kullanılan akışkanın yer altına ya hiç ya da yeterli miktarda verilmemesi nedeniyle, yeraltında boşluk oluşmakta ve bu boşluklar zamanla çökmektedir. Depremin Tetiklenmesi; Yeraltından akışkan çekilmesi ve akışkanın yeniden geri basılmaması deprem hareketlerini tetiklemektedir. Su kullanımı; JES doğal su kaynaklarının rezervini aşırı tüketmektedir. Yıkıcı olaylar ve kazalar; Jeotermal faaliyetlerin çeşitli aşamalarında, kuyu püskürmesi, patlama, borularının yırtılması, türbin kusurları, yangın gibi etkenler çeşitli çevre felaketlerine yol açmaktadır” denildi.
“İptal edilmesini istiyoruz”
Yapılacak ihalenin iptal edilmesinin istendiği açıklamada; “Bu nedenlerle, bölgemizin tarım ve turizm faaliyetlerinin, yediğimiz gıdanın, içtiğimiz suyun, soluduğumuz havanın olumsuz etkilenmemesi için bölgemizde daha fazla jeotermal enerji santralı amaçlı arama ve işletme ruhsatı verilmemesi, Tuzla’daki mevcut santralların denetlenmesi ve 28 Şubat 2019 tarihinde Çanakkale İl Özel İdaresi tarafından yapılacak ihalenin iptal edilmesini istiyoruz” denildi.