1932-1938 yılları arasında Troya’da yürütülen kazılar, kentin arkeolojik tarihinde yeni bir dönemin kapısını açtı. Amerikalı arkeolog Carl William Blegen’in öncülüğünde gerçekleştirilen bu çalışmalar, modern arkeolojinin bilimsel yöntemleriyle sistematik biçimde ilerledi.
Troya Kazı Arşivi’nde yer alan bir fotoğraf, bu dönemin unutulmaz simalarından birini gösteriyor: Halim Ağa. O yıllarda kazı alanının bekçiliğini üstlenen Halim Ağa, tüfeğiyle kazı evinin önünde nöbet tutarken görüntülenmişti. Sadece bir güvenlik görevlisi değil, aynı zamanda bölgenin tarihine tanıklık eden kişilerden biri oldu.
Carl W. Blegen, daha önce Schliemann ve Dörpfeld tarafından yapılan çalışmaları yeniden değerlendirerek Troya’nın katmanlı tarihini ayrıntılı biçimde inceledi. Özellikle Troya VI ve Troya VII tabakalarına odaklanan Blegen, burada ortaya çıkan surlar, yıkıntılar ve seramikler sayesinde kentin tarihsel gelişimini adım adım ortaya koydu. Bu bulgular, Troya Savaşı’nın gerçekten yaşanıp yaşanmadığına dair tartışmalara yeni boyutlar kattı.
Blegen’in en önemli katkılarından biri, Troya’nın yalnızca İlyada ve destanlarla sınırlı olmadığını, binlerce yıl boyunca farklı kültürlerin izlerini taşıyan çok katmanlı bir yerleşim olduğunu göstermesiydi. Onun titiz çalışmaları sayesinde Troya kronolojisi yeniden şekillendi ve Ege ile Anadolu arkeolojisi arasında güçlü bağlar kuruldu.
Kazılar sırasında çıkan eserler arasında çok sayıda seramik, günlük kullanım eşyası, mühür ve mimari kalıntı yer aldı. Bunlar, kentin hem savaş hem de barış dönemlerindeki yaşamına dair önemli ipuçları sundu. Ancak 1938 yılına gelindiğinde yaklaşan II. Dünya Savaşı nedeniyle çalışmalar durmak zorunda kaldı.
Bugün Troya kazı tarihine bakıldığında, Halim Ağa’nın nöbeti sembolik bir anlam taşıyor. Bir yanda Carl W. Blegen’in bilimsel titizliği, diğer yanda yöre insanlarının sahiplenişi ve koruyuculuğu… Bu birliktelik sayesinde Troya’nın binlerce yıllık mirası, günümüze ulaşacak şekilde güvence altına alınmış oldu.
Yorumlar
Kalan Karakter: