Su ve Vicdan Nöbeti Koordinasyon Kurulu tarafından, Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum’un Kirazlı-Balaban mevkisindeki maden işletmesi hakkında geçtiğimiz günlerde yaptığı “süreci durdurduk” söylemine yönelik basın açıklaması yapıldı. Yapılan açıklamada yüksek bürokratların bir araya gelerek Biga Yarımadası’ndaki tüm metalik madencilik projelerinin ve tüm termik santrallerin ruhsatlarının iptal edilmesinin beklendiği belirtilerek, yöneticilerin halktan yana tavır aldıklarının görülmek istendiği dile getirildi.
CHP Çanakkale Milletvekili Özgür Ceylan’ın, Çevre ve Şehircilik Bakanlığının 2020 yılı bütçesinin görüşüldüğü Plan ve Bütçe Komisyonu’nda yaptığı konuşmada, Kirazlı Altın Madeni ile ilgili olarak “Çevreyi korumakla görevli Bakanlığınız, Çanakkale’de on binlerce ağacın kesilmesine seyirci kalmıştır” şeklindeki sözlerine Bakan Murat Kurum’dan, Alamos Gold firmasına ruhsat verilmeyeceği yanıtı gelmişti. Bakan Kurum, “Biz de doğamızı, çevremizi herkes gibi korumak istiyoruz. Bize bırakılmış emanetleri çocuklarımıza en iyi şekilde koruyarak aktarmak istiyoruz ki bu çerçevede zaten bu süreci de durdurduk” demişti. Bakan Kurum’un bu söylemi hakkında açıklamada bulunan Su ve Vicdan Nöbeti Koordinasyon Kurulu, dün saat 13:00’da Halk Bahçesi’nde basın açıklaması gerçekleştirdi. Kurul adına açıklamayı Prof. Dr. Murat Türkeş yaptı. Türkeş Bakan Kurum’un açıklamasını ve gelinen noktayı önemsediklerini belirterek şunları söyledi; “Çanakkale ve Biga Yarımadası'nda yaşayan tüm yurttaşlar olarak, Çevre ve Şehircilik, Tarım ve Orman ve Enerji bakanlıklarının sayın bakanlarının ya da konuyla ilgili en yüksek bürokratlarının ivedilikle bir araya gelerek, Çanakkale ve Kaz Dağı yörelerindeki -Kirazlı Balaban, Terziler-Serçiler ve Ağı Dağı'ndakiler öncelikli olmak üzere, havayı, suyu, toprağı zehirleyen, tarım ve orman ekosistemlerini, biyolojik çeşitliliği vb. yok eden, zehirleyen/zehirleyecek olan tüm metalik madencilik projelerinin ve yapılmak istenen tüm termik santrallerin var olan ruhsatlarının (izinler, protokoller, anlaşmalar, vb.) iptal edildiğini açıklayarak, halktan yana tavır aldıklarını göstermelerini bekliyoruz.”
“İyileştirilme ve onarılma çalışmalarına ivedilikle başlanmalıdır”
“Siyanürlü maden şirketinin Kirazlı Balaban’ı terk eder etmez, konuyla doğrudan ilgili kamu kurumları ve sivil toplum kuruluşlarının birlikte, bir orman ekosistemi katliamının yapıldığı bu alanın, bazı bölümlerinin yeniden ağaçlandırılması, özellikle henüz orman toprağının kazınmadığı bazı bölümlerindeyse doğal gençleştirme ya da yenilenmeye yönelik korumanın sağlanması, eğimli ve toprağı tümüyle kazınmış bölümlerin ise en uygun ya da doğaya daha fazla zarar vermeyecek olan ağaçlandırma ve bitkilendirme teknikleri kullanılarak, kesimlerden önceki ağaç ve çalı türlerini de dikkate alarak, erozyonu önleyecek ve Atik Hisar Barajı su toplama havzasını koruyarak yeniden güvenli hale getirecek biçimde iyileştirilmesi ve onarılması çalışmalarına ivedilikle başlanmalıdır. Su ve Vicdan Nöbeti Koordinasyon Kurulu ve bileşenleri böyle bir çalışmaya en başından başlayarak her türlü desteği verecektir. Dünya’nın ve Türkiye’nin en önemli doğal karbon yutakları olan ormanları kitlesel şekilde yok ederek gerçekleştirilmeye çalışılan Kirazlı Balaban ve benzeri madencilik projeleri, Türkiye’nin iklim değişikliği ve çölleşme ile mücadele hedefleri açısından da ciddi bir zıtlık hatta tutarsızlıktır. Bu noktada, iklim değişikliğinden en fazla etkilenen bir coğrafyada yer alan ülkemizin, gelecekte iklim değişikliği ve çölleşmeden çok daha ciddi boyutlarda etkilenmesinin beklendiğini de bu arada vurgulamak istiyoruz.''

“Doğa emperyalist şirketlere pazar alanı değildir” “İnsan yaşamı ve refahı ile milyonlarca canlı yaşamı tehdit eden metalik madencilik, termik santraller, HES’ler ve milyonlarca yılda oluşmuş geniş bir coğrafyayı değiştirecek ve geri döndürülmesi olanaksız olumsuz çevresel ve ekolojik yıkımlar ile çok sayıda afet ve risklere yol açması beklenen Kanal İstanbul ve benzeri yıkım projeleri geri çekilmelidir. Doğa emperyalist şirketlere pazar alanı değildir. Tarihi Hasankeyf; Karadeniz dereleri, Munzur’un suları, doğası, kültürleri yok edilmemelidir. Çanakkale’de yaşam için gerekli olan suyun tek bir damlasını dahi ‘vahşi madenciliğe’ vermeyeceğimizi bir kez daha dile getiriyoruz. Suyumuz, toprağımız, havamız yaşam içindir, yaşam adına sahip çıkmaya devam edeceğiz.”

“Doğa emperyalist şirketlere pazar alanı değildir” “İnsan yaşamı ve refahı ile milyonlarca canlı yaşamı tehdit eden metalik madencilik, termik santraller, HES’ler ve milyonlarca yılda oluşmuş geniş bir coğrafyayı değiştirecek ve geri döndürülmesi olanaksız olumsuz çevresel ve ekolojik yıkımlar ile çok sayıda afet ve risklere yol açması beklenen Kanal İstanbul ve benzeri yıkım projeleri geri çekilmelidir. Doğa emperyalist şirketlere pazar alanı değildir. Tarihi Hasankeyf; Karadeniz dereleri, Munzur’un suları, doğası, kültürleri yok edilmemelidir. Çanakkale’de yaşam için gerekli olan suyun tek bir damlasını dahi ‘vahşi madenciliğe’ vermeyeceğimizi bir kez daha dile getiriyoruz. Suyumuz, toprağımız, havamız yaşam içindir, yaşam adına sahip çıkmaya devam edeceğiz.”